|
||
CHP, Nihayet ... | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Cumhuriyet Halk Partisi’nin beklediği gün, nihayet geldi. 8 yılda ülkeyi batırıp, halkı bitiren AKP iktidarına karşı, şimdi çok iyi bir fırsat doğdu. CHP ve halkımız, bu fırsatı çok iyi kullanmalıdır. Tabii, halkımız daha fazla ezilmek ve üzülmek istemiyorsa. Eskilerin güzel bir sözü var ; “Bir musibet, bin nasihatten hayırlıdır.” Yani bir “bela”, bin “ikaz”dan daha faydalıdır. DAVA KAPANIRKEN, CHP’NİN ÖNÜ AÇILDI Şimdi, gelelim esas konuya. Haklı olarak Atatürk’ün partisi olmakla övünen, ancak tek parti dönemi dışında kuruluşundan beri tek başına iktidar olamayan Cumhuriyet Halk Partisi’nin iki büyük kusuru oldu. Birincisi “Ben, Halk Partisi”yim dediği halde, bir türlü “Halkın Partisi” olamadı. İkincisi ise, partiyi kuşatan inatçı liderlerinden ve onun yandaşlarından bir türlü kurtulamadı. Bu iki olumsuzluğu kırmaya çalışan merhum Bülent Ecevit’e ise, askeri darbe ile partinin kapatılmasından sonra, bu imkan yeniden verilmedi. Eğer, Baykal böyle bir hata yapmasa ya da bu komplo ortaya çıkmasaydı, CHP sabitlenen oylarıyla ana Muhalefet Partisi olmaya devam edecek ve belki de bir süre sonra onu da kaybedip, siyaset sahnesinde sadece bir muhalefet partisi olarak kalabilecekti. KİM BU KILIÇDAROĞLU ? Kimileri, “Doğal gelişmeler değil, hızlı gelişen olaylar bir Kılıçdaroğlu ortaya çıkardı.” dese de, partide bir Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Ve, parti teşkilatlarının “Yeter artık!”, Deniz Baykal’ın da “Benden bu kadar.” demesinden sonra, o zaten ortaya çıkacaktı. Beklenen o zaman gelmeden çıkan bir olay, bu süreci hızlandırdı ve beklenen oluverdi. Kemal Kılıçdaroğlu Kürt kökenli ve vatansever bir halk adamı. Kürt kökenli ve Alevi olması, onun iktidarında halkımızın bir parçası olan bu kesimi halkımızla daha çok kaynaştıracak, suni ayrılıklar daha çabuk ve daha kolay ortadan kalkacaktır. O, Tunceli’li ama, söylenenin aksine Tunceli’de değil, ilçemizde doğmuş. 1937 yılında meydana gelen Dersim İsyanı’nda bölgedeki Kürtlerin dağıtılması üzerine, ailesi Tekirdağ/Saray’a gönderilmiş ve bizim köye, yani Küçükyoncalı’ya (Küçük Manika’ya) iskan edilmişler. 17 hane olarak bizim köyde kalan Kılıçdaroğlu ailesi ve yakınları, 1950 yılından sonra köyden ayrıldılar. Onların köydeki yaşantılarını çok iyi hatırlıyorum. 1948 doğumlu olan Kılıçdaroğlu’nun da, bizim köyde doğmuş olabileceğini tahmin ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun, düzgün bir geçmişi var. Hem bürokraside, hem de siyasette kendisini iyi yetiştirmiş. Hırçın, kavgacı ve küfürbaz değil. Ancak, birikimli, korkusuz ve mücadeleci. Parti içinde ciddi bir çıkar çatışması olmaz ve siyasi çevresi kendisine destek olursa, ülkeyi batağa sürükleyen AKP iktidarından halkı selamete çıkarabilecek tek lider olarak, o görülüyor. Genel Başkan seçiminde yaptığı konuşma, ondan beklenen bir konuşmaydı. Bu tür toplantılarda, her şeyi bir çırpıda anlatabilmek mümkün değil. Ne var ki, halk onun ne yapmak istediğini ve ne yapabileceğini, bu konuşmasından kolayca anladı. AKP DE, KORKU DAĞLARI SARDI Sırf, kısaltılmış haline “AK PARTİ” densin diye Adalet ve Kalkınma Partisi adını alan, ancak her tarafı “çamur”a bulayan AKP, yaklaşık 8 yılda bu ülkeyi yedi, yedirdi ve bitirdi. AKP, bu yıl ya da gelecek yıl yapılacak olan genel seçimde, Deniz Baykal’ı yine torbada keklik gibi görüyordu. CHP yi ana muhalefete itip, kendisini bir dönem daha tek başına iktidarda kalabilecek sanıyordu. O nedenle, Baykal’ın kaset olayında AKP’nin parmağı olduğuna, katiyen inanmam. Ne var ki, hesap tutmadı ve beklenmedik bir olay, AKP nin bütün hayallerini yıktı. AKP, 8 yıllık iktidarında bu ülkeye büyük kötülükler yaptı. 2002 ekonomik krizinden iyice bunalan Türk halkı, onu bir kurtuluş kapısı gibi gördü. AKP ye oy veren halkımız çok geçmeden, evinden kaçıp tecavüzcülerin ağına düşen, kurtulmak içinse sığındığı kişinin tecavüzüne maruz kalan bir genç kızın durumuna düşürüldü. AKP’NİN, ŞU YAPTIKLARINA BAKIN 8 yıla yaklaşan iktidarında AKP nin bu ülkeye ve halkına yaptığı kötülükleri, bu ülkede bilmeyen kalmadı. Alın, sadece bir kaçını. Halkın büyük saygı gösterip, geleceğinin temel güvencelerinden saydığı Orduyla ve Yargıyla başlattığı kavga, halen devam ediyor. Bu iki kurumu pasif ve kendine bağımlı hale getirmek için yaptığı Anayasa değişikliğini, tamamlamak üzere. AKP’ nin, askeri darbeden korunmak için sığındığı Avrupa Birliği, halkımız için hayal bile olamadı. Ama, bu konuda verilen ödünler bağımsızlığımızla beraber, her türlü gücümüzü kırdı. “Devlette devamlılık vardır. Vurun devletin sırtına.” diyerek, aldığı iç ve dış borçlar, AKP çekip gittiğinde bu millete kuruş kuruş ödetilecek. “Bu memlekete, ANAP gibi yolsuz bir iktidar bir daha gelmez.” derken, AKP nin yolsuzlukları, ANAP’ı mumla arattı. Ülkede tefessüh etmeyen bir tek kurum kalmadığı halde, bu iktidar döneminde bir tek kişi yolsuzluktan takibata uğramadı. Çünkü AKP, her yerde yolsuzları koruyucu, kollayıcı ve örtücü bir çalışma düzeni işletti. “Devletin zenginliği, milletin zenginliği demektir.” Ve bizim, 8 yıl önce zengin bir devletimiz vardı. “Özelleştirme” adı altında ve 8 yıl içinde devletin nesi var, nesi yoksa hepsi satıldı. Mesela ; Telekom, Tedaş, Petkim, Tekel, Taşucu Tersanesi, Merinos Halı Fabrikası, Taksan, Gerkonsan, Sümer Holding, Seka, THY nın bir bölümü, Etibank Bakır İşletmeleri, Bursa Gaz, Amasya Şeker Fabrikası, Eti Gümüş, Eti Krom İşletmeleri, Eti Elektrometalürji, Çayeli Bakır İşletmeleri, Kütahya Şeker Fabrikası, Ataköy Turizm, Ataköy Otelcilik, Ataköy Marina, Etibank Alüminyum, Kıbrıs THY, Adapazarı Şeker Fabrikası, Tüpraş, Ereğli Demir-Çelik, Başak Sigorta, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Sümerbank, Halk Bankası’nın bir bölümü, Başkent Elektrik ve Sakarya Elektrik’ten başka, daha bir çok ekonomik varlığımız artık yok. Çünkü, -çoğu yabancılara olmak üzere- AKP tarafından hepsi satıldı gitti. Paraları mı? Zaten yok fiyatına satılan bu varlıklarımızdan alınan paralar da “çar-çur” edildi, gitti. Ee, bunların bir gün elbette hesabı sorulacak. Öteki işlevi “Yüce Divan” olan Anayasa Mahkemesi’nin yapısının neden değiştirilmek ve üyelerinin neden AKP iktidarı tarafından seçilmek istendiğini şimdi anladınız mı? AKP, sadece bu günahları işlemekle kalmadı. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getirdi. 2002 yılında ülkemizde 6 olan “Dolar milyarderi”ne, 14 kişiyi ya da aileyi daha ekledi. Kendilerinin, ailelerinin ve çocuklarının elde ettikleri zenginlikleri ise, vurgunun cabası. İşsizlik, ülkede çığ gibi büyüyor. “Muhafazakar” olduğunu söyleyen ve halkın dini duygularını siyasi çıkarları için kullanan bu iktidar döneminde, ahlak iyice dibe vurdu. Bu yazdıklarımın hepsi, ama hepsi halkımız tarafından biliniyor. AKP nin 2007 seçimlerinde yeniden ve tek başına iktidar olması, 2002 de olduğu gibi yine halkın çaresizliğindendi. Çünkü, halkın karşısına güven veren bir parti ve güven veren bir lider bir türlü çıkmadı, çıkarılamadı. ARTIK ÖYLE DEĞİL VE ŞİMDİ TAM SIRASI Bu ülkenin ve halkın, AKP nin daha 4 yıllık iktidarına ve yapacağı kötülüklere tahammülü yok. Devletin olduğu gibi, milletin imkanları da artık tükendi. Uzun yıllardan beri iktidar olmak için çabalayan ve yukarıda açıklamaya çalıştığım sebeplerle iktidar olamayan Cumhuriyet Halk Partisi, önüne çıkan bu fırsatı artık kaçırmamalıdır. CHP nin beklediği gün, nihayet gelmiştir. Halkımız da, bu fırsatı desteklemeli ve kendisine zulmedenlere ve bu ülkeyi batağa sürükleyenlere, artık iyi bir ders vermelidir. CHP de, hizipçilik ve “sen-ben” dönemi artık kapanmalı, son kurultayda görev alanlar, partinin tarihi ve kaçırılmaz bir fırsatı yakaladığını unutmamalıdırlar. İktidarın “yalaka” medyasının eleştirileri dikkate, satılık kalemlerin “ukalalıkları” ciddiye alınmamalıdır. CHP ister bu yıl, isterse gelecek yıl olsun, yapılacak ilk genel seçimde ve tek başına iktidar olmalının bir yolunu mutlaka bulmalıdır. Yeniden ve iyi bir programla halkın karşısına çıkmalıdır. Ehil olmayan kişilerle partizanlaşan bürokrasi bundan arındırılmalı, bürokrasinin yandaş kadroları boşaltılıp iktidarın değil, devletin bürokrasisi oluşturulmalıdır. Kaybettiklerimiz geri alınmalı ve bu zarara sebep verenlere, zarar misliyle ödetilmelidir. Kısaca, halkın çektiği çilelere karşılık bir “Devr-i Sabık” mutlaka yaratılmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu, ve kadrosu, şimdi bütün bunları yapabilecek konumdadır. Tabii, halkımız AKP nin bu zulmünden daha fazla ezilmek ve üzülmek istemiyorsa... |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.