Saray, nihayet kabuğunu kırıyor. İlçede şimdi, merkez ve çevresini tanıtma ve kalkındırma amaçlı bir sivil toplum örgütü kuruluyor. Çalışmalarını, şimdilik dernek düzeyinde yürütecek olan kuruluş, bakın neler yapacak?
Saray, nihayet kabuğunu kırıyor. 87 yıllık Cumhuriyet döneminde devlete karşı bütün yükümlülüklerini yerine getiren ancak, devletten beklediği desteği hiçbir zaman göremeyen bu ilçe artık, “Bu memlekette, biz de varız. Devletini başının tacı yapan bu ilçe, bugüne kadar devletten beklediği yardım ve desteği hiç göremedi. Devletimize bağlılığımız hep sürecek, ama haklarımızı da isteyeceğiz. Örgütlenmemiz, gelişmiş ve daha güzel bir Saray ve kalkınmış bir Saray halkı için olacak.” diyen müteşebbisler, şimdi bu amaçla “İşverenler ve Yöneticiler Derneği” adıyla, Saray’ın en önemli sivil toplum örgütünü kuruyorlar. Kısa adı “SARİYDER” olan derneğin kurucuları arasında ilçemizin tanınmış simalarından işadamları Cengiz Serin, Ferhat Temur, Erhan Kesim, Seçkin Sezen, Bülent Bilecen, Kazım Çınar ve Metin Taşdelen bulunuyor. Derneğin, 26 esas ve bir geçici maddeden oluşan tüzüğüne göre amacı, özetle şöyle belirlenmiş. “Saray’ın içinde ve dışında yaşayan, ikamet eden, ticari ve sınai faaliyette bulunan yönetici ve iş veren sıfatını haiz ya da serbest meslek erbabı kişilerle, akademik kariyere sahip, bilim adamı sıfatını taşıyan kişileri bir araya getirerek ve Anayasanın ön gördüğü esaslara ve Atatürk ilkelerine bağlı kalarak, tüm Saraylıların sosyal ve ekonomik gelişmelerine katkıda bulunmak” Kuruluş işlemlerini tamamlamak üzere olan derneğin evrakı, Valilik düzeyinde incelenmekte olup, kuruluş kesinlik kazandığında hemen çalışmalara başlanacak. Hazırlanan tüzüğe göre dernek, amacının tahakkuku için her türlü araştırma ve başka faaliyetlerde bulunacak. Mesela; “Kurs, seminer, konferans ve panel gibi eğitici ve tanıtıcı faaliyetler düzenleyecek. Gerekli her türlü araç gereci temin edip ve her imkanı kullanıp, yayın yapabilecek. Gönüllü yardım ve bağış toplayabilecek ya da gelir getirici faaliyetlerde bulunabilecek. Zamanla ve imkanlar ölçüsünde iktisadi ve ticari işletmeler kurabilecek. Sosyal ve kültürel amaçlı tesisler kurup, işletebilecek. Her türlü sosyal etkinlikler düzenleyebilecek. İhtiyaç duyduğu kadar taşınır ve taşınmaz mal edinebilecek. Öteki derneklerle istişare amaçlı ilişkilerde bulunabilecek. Şartlar gerekli kıldığı takdirde Vakıfa dönüşebilecek. Hepsinden önemlisi, Saray halkının refah ve mutluluğu için devletin sunması gereken her türlü yardım ve katkının ilçeye ulaşması için gayret gösterecek ve bir sivil toplum kuruluşundan beklenen hizmet ve katkının oluşumu için her türlü çabayı da gösterecek.” DEVLETİN ÜVEY EVLADI ; SARAY Saray ilçemiz, gerek Cumhuriyet döneminde, gerekse daha öncesinde devletten beklediği ilgi ve yardımı hiç göremedi. Çerkezköy bölgesinde sanayi tesisleri kuruluncaya kadar, merkez ilçe halkı küçük ticari işlerle, köyleri halkı da çiftçilik yaparak ancak, çok zor şartlarda hayatlarını sürdürebildiler. Bütün sıkıntılarına rağmen Saraylılar, devletine karşı hadim ve sorumlu bir vatandaş olarak, yükümlülüklerini hep yerine getirdiler. Oy derdine düşen siyasi iktidarlar, vaatlerini yerine getirmeyince, halkımızdan bekledikleri ilgiyi göremediler. Bunun üzerine, ilçeye iyice sırt çevirdiler. Saray, hep bir “üvey evlat” muamelesi gördü. Mesela mevcut iktidar, 17 yıldan beri inşaatı yarım kalan bir Spor Salonu’nu bile tamamlayıp, bu halkın gençlerine sunamadı. Keza, 5 yıldan beri iskelet halinde bekleyen Öğretmenevi inşaatına, beş kuruş yardım yapmadı. Belediyemiz, yıllardan beri devletten hiçbir destek ve yardım alamıyor. Sanayi bölgesine yakınlığına rağmen işsizlik, burada da en büyük sorun olarak kendini gösteriyor. Dernek kurucuları ile yaptığım görüşmede, derneğin adının “İş verenler”olarak belirlenmesinin en önemli sebebi, işte bundan ileri geliyor. Verilen bilgiye göre dernek, çalışmaları sırasında Saray’da işsiz vatandaş kalmaması için büyük çaba harcayacak. Herkesden ve her kesimden, bu konuda yardım ve destek beklenecek. ÇALIŞMALAR, “ÇOK HAYIRLI BİR TEŞEBBÜS”E İŞARET EDİYOR Saray İşverenler ve Yöneticiler Derneği’nin, çok hayırlı ve faydalı işler ve hizmetler üreteceğine inanıyorum. Henüz resmiyet kazanmadığı halde, dernekte aktif rol oynayabilecek 80 den fazla kişi, kollarını sıvamış durumda. Başta kurucuları olmak üzere, hepsi bir şeyler yapabilmenin telaşında. Ne var ki, Türk müteşebbislerinin her işe şevkle başladığı, ancak sonunu getiremediği de bir gerçek. Saray’da ise, bu teşebbüsün beklendiğinden fazla ilgi göreceğini, kısa sürede güzel hizmetlerin ortaya konacağını umut ediyorum. Kurucularını tebrik ediyor, derneğe herkesin destek vermesini ve mutlaka başarılı olmasını diliyorum.
Hem Uçkur, Hem Siyaset Olmaz ! CHP lideri Deniz Baykal’ın bir gazetenin İnternet sitesinde yatak görüntülerinin yayınlanması, doğrusu beni hiç şaşırtmadı. Hele, bir zamanlar sekreterliğini yapan biriyle bu işi yapması, bana olağan bir olay gibi geldi. Kimi siyasilerin, kimi bürokratların ve kimi iş adamlarının sekreterleriyle bu tür ilişkiye girmeleri yalnız bizde değil, dünyanın bir çok yerinde, hem de sıkça görülüyordu. Bir zamanlar, bir ülkeyi ziyaret eden önemli devlet adamlarının misafir kaldıkları mekanlara kadın gönderildiği, bu tür ikramların dostlukları daha çok pekiştirdiği ve bu işlerin hariciyenin bilgisi ve teşviki ile yaptırıldığı söylenirdi. Mesela, Demokrat Parti döneminde Türkiye’yi ziyaret eden Endonezya Cumhurbaşkanı Sukarno’ya, Lüks Nermin lakaplı randevucu tarafından kadın temin edildiği, Zurnik adlı Pezo’nun da kadını Sukarno’nun oteline teslim ettiği günlerce konuşulmuştu. Sukarno, ülkesine döndüğünde belsoğukluğu denilen hastalığa yakalanınca işler karışmış, dedikodular böylece daha çirkin bir boyut kazanmıştı. TÜRKİYE, BU TÜR İLİŞKİLERİ KALDIRAMIYOR Türkiye’de siyasete soyunan kimselerin, maddi çıkar ilişkileri kadar, uçkur ilişkilerine de dikkat etmeleri gerekiyor. Ama ne yazık ki, bu dikkat gösterilmiyor. Gücü elinde bulunduranların önce keselerini doldurdukları, o bakımdan rahatlayınca da, kendilerini gönül işlerine kaptırdıkları, bazen işte böyle söbelendikleri görülüyor. Kimi söyleyenlerin aksine bu işler, “Çalıyor, ama iş yapıyor.”Ya da, “Ne olmuş yani? Adam, biraz çapkınlık yapmış.” denip, artık geçiştirilemiyor. Siyaset adamı, her halinden “emin” olunacak birileri olmalıdır. Söylemi ile eylemi, uyumlu olmalıdır. Bütün davranışlarıyla, siyaset yaptığı topluma örnek olmalıdır. Türk toplumunda aile kavramının, belki de bütün toplumlardan daha büyük bir önem var. Evlilik birliğinin temelinde, “sadakat” yatar. Hiç kimse, ailesinin iffetine yan gözle bakılmasını istemez. O zaman, kendisi de bakmamalıdır. CHP LİDERİ, ACABA İFTİRAYA MI UĞRADI? Bu yazının kaleme alındığı sırada, Deniz Baykal ve CHP’nin önde gelenleri olayın bir “komplo” olduğunu söylüyorlar. Ancak, “Böyle bir olay yaşanmamıştır.” demiyorlar. Olayın, CHP liderini yıpratmak için yapıldığı ve komplo olduğu muhakkak. Ama, ne yazık ki olmuş. CHP lideri ve partneri olan Milletvekili şeytana uymuşlar. Üstelik, ikisi de evli ve çoluk çocuk sahibi. Olaya “İftira” demek, mümkün olamıyor. “Küçük bir çapkınlık olayı” demek, hiç mümkün değil. “Başkaları da yapıyor. Deniz Baykal da yapsa ne olur?” demek de mümkün değil. Yani, işi neresinden tutarsanız tutun, hoş görülecek yanı yoktu. Bu kişiler, eşlerine nasıl hesap verirler, bilinemez. Ancak, CHP liderinin bu görevinden ayrılması, “şık” olurdu. Baykal da, onu yaptı. Deniz Baykal’ı biraz yakından tanıyan ve seven bir kişi olarak, doğru olanın bu olduğunu, olay küllendikten sonra eğer sağlığı da el verirse, bu ülkenin ve halkın ona ihtiyacı olduğunu belirtmek istiyorum. Ben, kasetin gerçek değil,düzmece ve montaj olmasını temenni ediyorum. İnşallah öyle çıkar. İŞTE, BAŞKA BİR KAÇ ÖRNEK ... Opera sanatçısı Ayhan Aydan’la gönül ilişkisi yaşayan Başbakan Adnan Menderes’in bu hareketi, Yassıada mahkemeleri sırasında kendisine sorulmuş, bu davadan ceza almasa da, itibarı oldukça zedelenmişti. CHP iktidarının İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, sanatçı Aynur Aydan’ın evinde görüntülenince ilişkiyi doğrulamış ve istifa etmek zorunda kalmıştı. Ankara eski Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un gönül ilişkisi bir kasetle ortaya çıkınca, tekrar seçilmesi garanti olan Belediye Başkanlığı adaylığından çekilmek zorunda kalmıştı. Başbakan Tansu Çiller’in Çevre Bakanı Hamdi Üçpınarlar da aynı hatayı yapmış, çapkınlığı Bakanlığını elinden alıp götürmüştü. Meclisin hırçın Milletvekili Kamer Genç de aynı yolda yakalanmış, oğlunun evinde bir kadınla görüntülenince, eve çiçekleri sulamak için geldiklerini söylemişti. Üzerinde herhangi bir görev bulunmayan Genç, olmayan koltuğunu böylece kurtarmıştı. Son olarak Halkın Yükselişi Partisi lideri İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk aynı kazaya uğramış, sekreteriyle yaşadığı iddia edilen aşk hikayesi, onun da yuvasını dağıtmıştı. Bu yanlış hareketi, hocayı hem siyasetten etmiş, hem de popülaritesini bitirmişti. Sözün kısası, “Hem uçkur, hem siyaset olmuyor.” Deniz Baykal, kendisinin ve partisinin daha fazla yıpratılmaması için istifa ederek, üzerine düşeni ve doğru olanı yaptı.
|