|
||
Bu Sene Seçim Var !.. | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Eskiden, işinde başarılı olamayanlara, “argo” tabir edilen sokak jargonunda “Çarşafladı” derlerdi. Düğün gecesi başarılı olamayan damada ise, “Çarşafa dolaştı” denirdi. Giriştiği bir işte başarı sağlayamayanlar için, aynı tabirlerin bu gün de kullanıldığını sıkça görebiliyoruz. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başarısızlığının tavan yapması, son olarak da el attığı bütün işleri yüzüne gözüne bulaştırması, iktidarın iyice “çarşafa dolaştığını” gösteriyor. 2001 ekonomik krizinden yararlanıp, 2002 seçimlerini tombaladan çıkar gibi kazanan, 2007 de ise, askerin e-muhtırası ile “mağdur” rolünü çok iyi oynayan iktidar, oy kaybına rağmen seçimi tekrar kazandı. Kazandı, ama millet o “mağdur” numaralarını artık yutmuyor. KÜRT AÇILIMI, ERMENİ AÇILIMI DERKEN ... Avrupa Birliği’nin gazına gelen iktidar, ayrılıkçı Kürtleri hoşnut etmek için başlattığı ve adına “Kürt açılımı” dediği senaryoyu iyi oynayamayınca, adını “Demokratik açılım” olarak değiştirdiyse de, hiçbir somut öneri getirmeden ipin ucunu kaçırdı ve bu memleketi dönüşü olmayan bir batağın içine çekiverdi. İktidar, aynı gazla bu defa Ermenilerle başlattığı “Ermeni açılımı”nı da, yüzüne gözüne bulaştırdı. Sadece Ermenilerin kazançlı çıkacağı bu açılım sebebiyle, hükümet sınırı açmayı kabul ettiği halde, Ermeniler hiçbir şartı kabul etmediler ve soykırım iddialarından da asla vazgeçmediler. Çarşafa tam anlamıyla dolanan iktidar, yediği şamarların etkisiyle yönünü iyice şaşırdı. Başbakan, bütün ayıplar sanki muhalefetinmiş gibi, var gücüyle muhalefete saldırdı. Eşine ender rastlanan son Meclis kavgası, hep bu şaşkınlığın ve perişanlığın tezahürü olarak ortaya çıktı. Aslına bakarsanız, demokrasilerde muhalefetin işi daha zordur. Canı yanan vatandaş, acısını ancak muhalefet yoluyla iktidara duyurabilir. Son yıllarda muhalefetin başarısız görülmesi, işte bu görevin gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanıyor. Vatandaş artık iyi biliyor ki, iyi muhalefet yapamayan bir parti, iyi bir iktidar da olamaz. Başbakanın, görevini yapmaya çalışan muhalefete ikide bir yüklenip, suçtan sıyırmaya çalışmasını anlamak mümkün değil. Sanki, güç muhalefetin elinde, sanki bütün bu yanlışları muhalefet yapıyor. Sanki, bu ülkeyi muhalefet yönetiyor ve muhalefet perişan etti vs. Eh, demek ki insan bir kere çarşafa dolaştı mı, hali işte böyle oluyor. “ORDU DÜŞMANLIĞI” DA NE DEMEK ? Halkımızın her dönemde en büyük güveni beslediği Türk Silahlı Kuvvetleri, bu iktidar döneminde büyük hakaretlere uğradı. Teğmeninden, hatta Astsubayından en üst komutanına kadar, bütün askerler istiskal edildi. Çeşitli suçlamalarla aşağılandı, tutuklandı. Bir kısmı, daha sonra “pardon” denilerek serbest bırakıldı. Bu kaba muameleye dayanamayıp, canına kıyanlar oldu. Ordunun, yurt savunmasıyla ilgili en gizli bölümlerine girildi. Türk ordusu, darbeci bir Ordu olarak tanıtılarak, dünyadaki gücü ve caydırıcı etkisi adeta örselendi. Bu yazının kaleme alındığı saatlerde, içlerinde iki eski Kuvvet Komutanıyla, iki eski Ordu Komutanı olmak üzere, 41 emekli ve muvazzaf subayın gözaltına alındıklarını öğrendik. Ayni saatlerde Genel Kurmay Başkanlığı’nda, görevdeki bütün Orgenerallerle, Oramirallerin toplandığı duyuruldu. Yarın ne olacağını bilemediğimiz için, Türkiye tam bir “kaos” ortamına girmiş durumda. Dış basında çıkan haberler, ülkemizin dışarıdan da iyi görünmediği yolunda. Siyasi iktidarın ve onun yürütme organı olan hükümetin, ülkeyi bu kaostan nasıl çıkaracağı, şimdi merakla izleniyor. Hiç kimsenin, suçu ve suçluyu övmeye hakkı yoktur. Ancak ortaya atılan iddialara ve delillere bakıldığında, somut hiçbir delile de rastlamak mümkün olamıyor. Herkesin ortak kanaati şu ki bütün bunlar, bizim gibi böyle güçlü bir Orduya sahip olamayan Avrupa ülkelerinin, bizi de kendilerine benzetme arzusunda yatıyor. İKTİDARIN ÖTEKİ HEDEFİ “YARGI” Sorumsuz ve başarısız icraatında, Yargıyı da Ordu kadar kendisi için engel gören iktidar, 7 yıldan beri çıkardığı ve değiştirdiği kanunlarla hep yargı engelini aşmaya çalıştı. Özellikle, kimi kanunların sonlarına eklenen alakasız bazı maddelerle, kanunlarda yapılan değişiklikleri takip etmek de zorlaşınca, iktidar istediği gibi hareket imkanı buldu. Bütün bunlar da yeterli olmayınca, iktidar bu defa Anayasayı değiştirmek istedi. Ancak, onu beceremedi. Yaptığı Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasına rağmen, çıkan sonuç hala tartışılıyor. Cumhurbaşkanı 5 yılda mı, yoksa 7 yılda mı seçilsin? Bu nasıl Anayasa değişikliği, bu nasıl halkoylaması? Anlamak mümkün değil. Yargıda oynanmak istenen son Erzincan, Erzurum olayları ise, toplum düzeninde iyice tehlikeli olmaya başladı. Ordusu ve yargısı sindirilmek istenen bir toplum, acaba kime güvenecekti? İktidar, bu ülkeyi nereye götürmek istiyordu? Şimdi herkes bu sorularla meşgul. Sözün kısası, AKP iktidarı Ordudan sonra, bütün Yargı kurumlarını da karşısına almış durumda. ŞİMDİ, DENKLEM ŞÖYLE ; Kürt açılımı, adı değişmesine rağmen bilinmeyenlerle dolu ve çözümsüz. Bu konuda kimi sanatçılara Dolmabahçe’de verilen yemek de işe yaramadı. Sanatçılar Kürt açılımıyla değil, kendi dertleriyle meşgul ve mahmuller. Zaten, böyle bir toplantıya “Ne alaka?” denebilirdi. Ermeni açılımıysa, imzalanan protokola rağmen Ermenilerce geçersiz sayılıyor. Islak imzalar daha kurumadan, protokol rafa kaldırıldı bile. Onun da bilinmeyenleri var. Tek bilineni, Azerbaycan’ın dostluğu kayboldu gitti. Avrupa Birliği katılım sürecinde ise, hiçbir ilerleme yok. İşler, tamamen askıya alınmış durumda. Ergenekon davasını çözmek, herhalde Göktürklere kaldı. Bu memlekette, Yargının bağımsız olduğuna artık hiç kimse inanmıyor. Hukukun üstünlüğü ise, sadece lafta var. Çünkü, onun da bilinmeyenleri çok. Ordu, yurt savunmasından ziyade, şimdi yeni iftiralardan korunmak ve bu sebeple kendisini savunmakla meşgul. İktidarın medya yalakaları, atılan kemikleri kapmamın ve yalamanın derdinde. Ortada öyle bir denklem var ki bilinmeyeni çok, ama çözümü yok. Ben, Matematik Öğretmeniyim. Biz, çok bilinmeyenli denklemlerde, bilinmeyenleri aza indirgeyerek çözer, sonra bulduklarımızdan yeni bilinenleri ortaya çıkarırdık. Denklem, böylece tümüyle çözülmüş olurdu. Doğrusunu isterseniz, iktidarın çarşafa dolaşması denklem kurmayı imkansız hale getirdiği gibi, kurulabilenleri de çözümsüz hale getirmiş durumda. ERKEN SEÇİM, TEK VE SON ÇARE
8 Nisan 2009 tarihinde yine bu köşede yayınlanan “AKP yi Ancak Erken Seçim Kurtarabilir” başlıklı yazımla, 16 Aralık 2009 tarihli yazımda yine erken seçimden bahsetmiş, bir erken seçimin iktidar için iyi bir kurtuluş yolu olabileceğini yazmıştım. Aslında, seçimin iktidar için değil, halkın kurtuluşu için iyi bir çare olacağını anlatmaya çalışmıştım. Eğer İsmet Paşa yaşasaydı, yine o meşhur sözünü söyler ve “Sizi, artık ben bile kurtaramam.” derdi. Şimdi, üstüne basarak bir kere daha söylüyorum. Seçimin bu yıl yapılması, iktidar için dolaştığı çarşaftan bir çıkış yolu olabilir. Onun için, buradan bir kere daha diyorum ki ; “Bu sene seçim var !..” İktidar sözcüleri de, “Seçim yok” deyip, seçimin olacağını zaten söylemiş oluyorlar. Şimdiden yapılan anketlerle gidişat gösteriyor ki, AKP’ nin artık tek başına iktidar olması mümkün görülmüyor. Muhalefetin kuracağı hükümetin, AKP’nin defterlerini karıştıracağı, böylece hesap verme gününün gelip çatacağı, Meclis raflarındaki şüpheli dosyalarının, sanık dosyası haline getirilip, kavga ettikleri yargının önüne getirileceği, bu memlekette kendisini ülkenin mutlak hakimi gibi görenlerin “gard”larının düşeceği ve o çözülemeyen denklemin bütün bilinmeyenlerinin bilinir hale geleceğini, halkımız yakında görebilecektir. Ne AKP’ye, ne de AKP’yi destekleyenlere karşı kişisel hiçbir husumetim yoktur. Çünkü, ben de AKP’ye oy verenlerdenim. Ne var ki, bu parti iktidarının ülkeye ve halkımıza verdiği zararlar, böyle küçük bir pencereden de olsa, beni bunları yazmaya ve söylemeye mecbur etti. Eğer halk, bütün bu olup bitenlerden hoşnut ise, herkes işinden ve aşından yani geçiminden memnun ise, iktidarın bütün bu yaptıkları ülkenin ve halkın yararına ise, ben hoşnut olmasam da oyum yine AKP’ye dir. Çünkü, “Elle gelen, düğün bayram” demişler. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.