301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
28 Ocak 2010 - Perşembe 10:48 Bu haber 1645 kez okundu
 
AKP, Yolsuzlukla Mücadele Edecekmiş Güldürmeyin Beni
Köşe Yazıları Haberi


    “Yolsuzluk” sözcüğü, devlet yönetimine  sonradan girdi. Tarih boyunca bütün toplumların kamuya ait hizmetlerinde usulsüzlüklerin olduğu ve bunların çoğunun masum olmayıp, bir çıkar karşılığı yapıldığı çok iyi biliniyor.
      Bizim tarihimize bakıldığında, Kanuni Süleyman döneminde Sadrazamlık yapan Rüstem Paşa’nın yolsuz işlerden edindiği servetin, Paşanın ölümünden sonra yapılan dökümüne göre, devlet bütçesine neredeyse denk olduğu görülüyor. Paşanın hem Sadrazam, hem de Padişahın damadı olması, kendisine bütün yolsuzluk kapılarını açıyor ve onu baştan çıkarabiliyor.
       Daha sonraki dönemlerde de, devlet katındaki yolsuzluklar, alınan tedbirlere rağmen hiç bitmiyor.
        “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” özdeyişinin yayılmasından sonra, devletten bir koltuk kapmak moda olunca, bu defa “En iyi yolsuzluk, acaba devletin hangi görevlerinde yapılır?” tartışması başlıyor. Bu durum tartışılırken bir de bakıyoruz, “Askeriyede zabit, Adliyede katip ol” sloganı ortaya çıkıyor ki, bu soru da böylece cevaplanmış oluyor.
       Osmanlıdan sonra, Cumhuriyet döneminde de devlet katındaki yolsuzluklar hızını  hiç kesmiyor. Bunlardan en çok dikkat çekeni, Gümrük Bakanı Suat Hayri Ürgüplü’nün 1947 yılında yaptığı  “Buğday ithali yolsuzluğu” oluyor. Bu suçlamadan mahkemeye verilen Ürgüplü yargılanıyor ve beraat ediyor. Fakat bir de bakıyoruz ki, Suat Hayri Bey, ölümünden sonra geriye muazzam bir servet bırakıyor. Mesela, İstanbul/Karaköy’deki o meşhur Selanik Pasajı da onlardan sadece biri. 
         ANAVATAN İKTİDARI, YOLSUZLUKTA REKOR KIRIYOR !..
      12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı için, yolsuzluk yaptığı konusunda bir çok sözler söylendi. Anayasa hükmü gereği ne o dönem içinde, ne de daha sonra, Komutan hakkında hiçbir işlem yapılamadı.
       Darbe döneminin hemen ardından tek başına iktidar olan Anavatan Partisi ise, merhum Turgut Özal’ın liderliğinde, yolsuzluk konusunda rekor üstüne rekor kırdı.
       1983 yılı sonundan 1990 başına kadar geçen  6 yıl içinde, devlet adeta talan edildi. Başta Özal ailesi, yakınları, Anavatan Partisi’nin Bakan ve Milletvekilleri, üst düzey bürokratları ve iktidara yakın olanlar, devletin altından girip, üstünden çıktılar. Yolsuzluklar o kadar ayağa düştü ki, Özal’ın kızı bir galericiden, “Jaguar” marka son model bir otomobili “rüşvet” olarak alırken yakalanınca, aracı iade etmek zorunda kaldı. Ama ne kendisinin, ne de ailesinin yüzü hiç kızarmadı.
      Devletin her kademesindeki çıkara dayalı yolsuz işlemlerin, başka bir söylemle hırsızlık ve talanın bir “yağmacılık” haline gelmesi üzerine korkuya kapılan ANAP iktidarı, 1990 Mart’ında “3628 numaralı Yolsuzlukla Mücadele Kanunu” adıyla bir kanun çıkararak, sözüm ona bir mücadele başlattı(!) Geçen tam 20 sene içinde yolsuzluklar ayyuka çıkarken, 2 ya da 3 kişi bu kanun kapsamında yargılanıp, kimileri “günah keçisi” yapılarak  haksız yere cezalandırılınca, kanun hükmünü yitirmiş oldu.
       Çünkü, “mücadele” için değil,  tamamen “göstermelik” olarak çıkarılan bu kanuna göre, mal beyanları kapalı zarfta “gizli” tutuluyor, kimin ne kadar malı olduğu, nasıl edindiği ve zamana göre mallarındaki artış miktarı bir türlü bilinemiyordu. Hala bilinemiyor. Yolsuzlukla mücadeleyi görüyor musunuz?
                                 AKP, ANAP’I  MUMLA  ARATIYOR !..
         2002 yılı sonlarında ANAP gibi tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), geçen 7 yıl içinde düştüğü “yolsuzluk batağı”nda, ANAP’ı mumla arattı. Tıpkı ANAP gibi  “muhafazakar”  bir misyon üstlenerek, din ve dince kutsal sayılan değerleri kendine siper yapan bu parti, İslam ahlakını yerle bir ettiği gibi, gelmiş geçmiş bütün iktidarları, hatta ANAP’ı bile arattı.
        3628 Numaralı Kanun halen yürürlükte olduğu halde, geçen 7 yıl içinde “bir tek kişi” hakkında, bu kanun uygulanmadı.  Sorgulama ve yargılama yapılmadı. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi, “yaparsa yapsınlar” diyor ve iktidar yandaşlarını koruyordu. İkincisi, yapılacak soruşturma ya da açılacak davalarla iktidar, devr-i saltanatlarında yolsuzluk görüntüsü vermek istemiyordu. İleride kendisini savunurken, “Bizim iktidarımızda, hiç kimse yolsuzluktan takibata uğramadı.” diyebilmek için bu tedbiri alıyordu.
                     MIZRAK,  ARTIK  ÇUVALA  SIĞMIYOR !..
      AKP iktidarı artık, ANAP’ın 1990 başlarındaki durumuna düşmüştür. Devlet katındaki yolsuzluklar, geçiştirilebilecek olmaktan çoktan çıkmıştır. Devletin hem malı, hem de parası talan edilmiş, bunun acısını halk her geçen gün hissetmeye başlamıştır. Yani, mızrak artık çuvala sığmıyor.
       Hesap vermekten korkan AKP, o sebeple bir dönem daha iktidarda kalmak için çırpınıyor. Köylüden beklediği oyu alamayan iktidar, kaldırdığı “Çiftçiye doğrudan destek” uygulamasını yeniden başlatmayı planlıyor. İktidarın, bu maksatla  tam 5,5 milyar lira ayırdığı söyleniyor.
      Bu demektir ki, 2010 da yani önümüzdeki Sonbaharda bir “erken seçim” var.
                           AKP,  ŞİMDİ  ANAP’IN  YOLUNDA
       Yolsuzlukların tavan yapması üzerine AKP, şimdi ANAP’ın 1990 yılında yaptığını yapmaya hazırlanıyor. Yani, yeni bir  “Yolsuzlukla Mücadele Kanunu” çıkarmayı planlıyor. Sözün kısası, “Tarih, tekerrür ediyor.”
       Bunun anlamı iktidar, sözüm ona kendi yandaşlarıyla mücadele edecek. Bir “nefis mücadelesi” yapacak. Başka bir söylemle, iktidar  günah çıkaracak ve böylece günahlarından arınacak (!) Ne olur, güldürmeyin beni.
        Bakanlar Kurulu’nun kabulüne göre, 4 Bakanın yürüteceği “Yolsuzlukla Mücadele Strateji Planı” gereği, yolsuzluk yapanları ihbar edenlere  “dürüstlük ödülü” verilecekmiş. Yolsuzları yargılamak için “Özel ihtisas Mahkemeleri” kurulacakmış. Mal Bildirimleri açıklanacakmış. Siyasi Parti gelirlerine denetim getirilecekmiş. Yolsuzluk suçuna bulaşanlar için yolsuzluk sicili tutulacakmış. Yolsuzlukla mücadele timleri kurulacakmış. Yolsuzluk konusu ders kitaplarına girecekmiş. Belediyelerin   imar, ruhsat ve benzeri işlemleri  daha sıkı bir denetim altına alınacakmış. mış... mış... Hepsi “Palavra”
         PEKİ, BUNLARI  ŞİMDİYE  KADAR  NEDEN  YAPMADINIZ?
       Devr-i iktidarınızda 7 yıldan beri, her türlü yolsuzluk zirve yaparken bu tedbirleri neden almadınız? 3628 numaralı Yolsuzlukla Mücadele Kanunu hala yürürlükte olduğuna göre, bu güne kadar bir tek kişiyi neden  yargılatmadınız?
        Eğer, “Şimdiye kadar hiçbir yolsuzluk suçu işlenmedi.” derseniz, o halde bu tedbirleri şimdi neden alıyorsunuz?
   SEÇİM, GEÇİNEMEYEN VE EZİLEN HALK İÇİN İYİ BİR FIRSAT
       İktidar, Sonbaharda yapmayı planladığı bir erken seçim için kollarını sıvadı. Baksanıza, Başbakan ve iktidarı, yine “mağduru” u oynamaya başladılar. 2003 te hazırlandığı iddia edilen “balyoz” adlı darbe planının, tam da bu seçimin arifesinde ortaya çıkarılması, katiyen tesadüfi değil. Ergenekon Davası’nın mahiyeti henüz çözülemediği gibi, seçimle iktidara gelen bir partiye, seçimden 2-3 ay sonra darbe yapmaya kalkmak da, hiç inandırıcı görünmüyor ve ciddiye alınacak bir plan  değil. Buna rağmen, böyle bir kozu kullanmaya kalkan iktidar, Türk Ordusunu alabildiğine yıpratıyor ve aşağılatıyor. Bu durum, asla kabul edilemez.
      Başbakan meydanlara çıkıp, mağdur rolünü oynamaya başladı bile. Ben, bir vatandaş olarak her zaman, demokrasiden ve halkın iradesinden yanayım. Herkes iyi bilsin ki, halkımızın başta geçim sorunu olmak üzere her türlü sorunu ağlayarak değil, seçim sandığında iktidara ders vererek çözülür.
     Sandığa atılan her oy’un, çok büyük bir kıymeti vardır. Ve sandık bir fırsattır. Bu oy’un kıymetini bilmeyen ve bu fırsatı kullanamayanların, gözyaşlarına sakın  aldanmayın. Çekin ipini gitsin.
                         Tekel İşçileri Haksız !..
             AKP iktidarını,  hatalarından ötürü bu köşede çok eleştirdim. Bütün eleştirilerim, haklıdır. Tekel işçilerinin 45 günden beri sürdürdükleri eylemde ise işçiler değil, iktidar haklıdır. Yani, yiğidi öldürürken hakkını teslim etmek gerekir. Ben de, şimdi öyle yapıyorum. Sebebinin izahı  ise, çok kısadır.
         Tekel ürünlerinin imalatı özelleştirilmiştir. Devletin, Tekel ürünleri üretimi için, artık işçiye ihtiyacı yoktur. O nedenle, halen görevde olan 8364 işçiye devletin ihtiyacı kalmamıştır. Devlet, işveren olarak bu kişilerin kıdem tazminatlarını ödeyip, hak edenlerin emekli işlemlerini yürütme kararı almıştır. Her birine 41 bin lira olmak üzere toplam 350 milyon lira ayırmıştır. İşçiler, mağdur edilmemiştir.
        Üniversite mezunu olan bir öğretmen, 25-30 yıl çalıştıktan sonra emekli olduğunda,  bu kadar tazminat alamıyor.
         O nedenle, Tekel işçilerinin eylemleri haksızdır, yersizdir. Devlet, onları haklı sebeple işlerinden çıkarıyor ve haklarını veriyor. Ağladıklarına inanmayın ve aldanmayın.
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 26.11.2024
Bugün
7 - 10
Çarşamba
8 - 11
Perşembe
9 - 12
Tekirdağ

Güncelleme: 26.11.2024
İmsak
06:33
Sabah
08:03
Öğle
13:02
İkindi
15:29
Akşam
17:51
Yatsı
19:16
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
34
33
0
1
11
12
2
Fenerbahçe
29
33
1
2
9
12
3
Samsunspor
26
25
3
2
8
13
4
Eyüpspor
22
19
3
4
6
13
5
Göztepe
21
23
3
3
6
12
6
Beşiktaş
21
21
3
3
6
12
7
Sivasspor
18
17
5
3
5
13
8
Başakşehir
16
17
4
4
4
12
9
Rizespor
16
12
6
1
5
12
10
Gaziantep FK
15
18
5
3
4
12
11
Kasımpasa
15
16
4
6
3
13
12
Konyaspor
15
15
6
3
4
13
13
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
14
Kayserispor
12
13
4
6
2
12
15
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
16
Alanyaspor
11
10
5
5
2
12
17
Bodrumspor
11
10
8
2
3
13
18
Hatayspor
7
11
7
4
1
12
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı