301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
12 Kasım 2009 - Perşembe 17:44 Bu haber 3363 kez okundu
 
İsmet Paşa, Atatürk e İhanet Etti !..
Köşe Yazıları Haberi


Bugüne kadar bilinenin aksine İsmet Paşa, Atatürk’e bir Anıtmezar yapılmasını hiç istememiş ve yapımını da ödenek yetersizliğini öne sürüp, hep savsaklamıştır. Ölümünden 6 yıl sonra başlayan mezar inşaatı, 9 yılda ve Celal Bayar’ın gayretiyle, ancak bitirilebilmiştir. İsmet Paşa’nın, paraların üzerinden Atatürk’ün resmini kaldırtması ise, ihanetin ilk perdesidir.

Türk Milleti’nin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük devlet adamı Atatürk’ü, ölümünün 71 nci yıldönümünde dün yine andık. Ve, her geçen yıl onun ne kadar büyük bir insan ve önemli bir lider olduğunu anlarken, ona her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuzu da görerek ve yaşayarak anlıyoruz.

Dünya milletleri, ülkelerini kurtaran kahramanlarını yetişen yeni nesillere örnek gösterip, başlarına taç yaparken biz, onun heykellerinin ve resimlerinin kaldırılmasını tartışıyoruz. Bunu yapmak için fırsat kollayanları sessizce seyrediyor, onlara her yerde söz hakkı veriyoruz.

ATATÜRK’Ü, ACABA NE KADAR TANIYORUZ ?

Tahminlerin aksine kanaatim o ki, fazlaca tanımıyoruz. Gazeteci Can Dündar’ın filmleştirdiği Atatürk’te, gerçek Atatürk değil. Okul çağında öğrendiklerimizle, eğitimci olarak bizden sonra gelenlere Atatürk hakkında öğrettiklerimiz, farklı şeyler değildi. Bunların yanlış olduğunu söyleyemem, ancak hepsinin doğru ve yeterli olmadığını, buradan açıkça söyleyebilirim.

Esas doğruları, Atatürk’ün doğumunun 100 ncü yıldönümünde öğrenmiş, ancak bunları yayınlamama o zaman izin verilmemişti.

Yayınlamak isteyip de, o zaman yayınlayamadıklarımı iki gün önce, Gazeteci Gürkan Hacır’ın noksan ve kısa notlar halinde yayınladığını görünce, bildiklerimin bir kısmını bu köşede ben de yazmaya karar verdim.

***

Yıl 1981, aylardan Ocak. Askeri yönetim, 4 aydan beri ülkede hakim. Bir General, İstanbul Milli Eğitim Müdürü olarak göreve getirildi. Geçmişteki başarılarıma ve sicilime bakılarak, beni de İstanbul Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü Genel Sekreteri olarak görevlendirdiler. Ayrıca, hemen kurulan Eğitim Vakfı’nın da İstanbul Müdürü olarak atandım. Kısa süre sonra İstanbul, eğitim hizmetleri yönünden üç bölgeye ayrıldı ve her bölgenin başına da, merkeze bağlı birer Kurmay Albay görevlendirildi.

Milli Güvenlik Konseyi’nin çıkardığı özel bir kanunla Atatürk, doğumunun 100 ncü yıldönümü olan aynı yıl, muhteşem törenlerle kutlanacaktı. Böylece, görevlerime yeni bir görev daha eklendi. Vali ve 1.Ordu Komutanı’nın eş Başkanlığında kurulan ve Üniversite Rektörleriyle, Fakülte Dekanları ve de üst bürokratlarla, halk temsilcilerinin oluşturduğu Kutlama Üst Kurulu’nun Genel Sekreteri.

Valilikte, İl Milli Eğitim Müdürlüğünde ve Florya Köşkü’nde tahsis edilen mekanlarda, kurduğum ekiplerle çalışmaya başladım. İlk görevimiz, yıl boyunca uygulanacak Kutlama Programı’nı hazırlamaktı. Hem de, kısa sürede.

ATATÜRK’Ü ARAŞTIRIYORUM

Programın hazırlanmaya başlandığı basın yoluyla kamuoyuna duyurulunca, katkıda bulunmak için çok sayıda değerli kişi başvurdu. Atatürk dönemini yaşamış, Atatürk’le yakından görüşmüş, toplantılarına katılmış ve çeşitli orijinal ve kıymetli belgelere sahip olan bu insanlar, çalışmalarımıza katkıda bulunmaya geldiler. Bu kişiler, anlattıklarını belgelerle de kanıtlayınca, kendilerinden çok istifade ettik. Zaten, devletin bütün arşivleri bize açılmıştı. Florya Köşkü’ndeki belgelerle bunları birleştirince, diğer etkinliklerle beraber beklenen programı iki ayda tamamladık. Senenin geri kalan aylarında da, başarıyla uyguladık.

BİR KİTAP DA, BENDEN...

Bu kadar bol kaynağı bulunca, bir kitap da ben yazdım. Eğitimcilere rehber amaçlı hazırladığım bu kitapta, Atatürk’ün daha önce yayınlanmamış olan “şeceresi” ni de çıkarıp, bu kitapta yayınladım. Tanınmış gazetecilerden rahmetli Avni Altıner, orijinal kaynak bulmada bana en çok yardım edenlerdendi. Altıner, Atatük’le sık görüşen ve dostluk kurmuş olan bir gazeteciydi. Altıner’e ve diğer yakın gözlemcilere göre İsmet Paşa, Atatürk’e ihanet etmişti.

Kitaba koymak istediğim en önemli bölüm, İsmet Paşa’nın Atatürk’e ihanetini içeren işte bu bölümdü. O bölümü tamamladıktan sonra, görüşünü almak üzere Milli Eğitim Müdürü olan Kemal Türen’e gösterdim.

Kemal Paşa, “Yazdıkların belgeli ve doğru, ama o bölümü yayınlama” deyip, ekledi. “İsmet Paşa, Atatürk’ün en yakın arkadaşı ve kadim dostu olarak biliniyor.Yanlış anlaşılma olur.” dedi.

AVNİ ALTINER ANLATIYOR

Gazeteciliğin yanı sıra, bir sürede liselerde Edebiyat öğretmenliği yapmış olan Avni Altıner, hemen her gün yanıma geliyordu. Avni Hoca, 890 sayfalık “Her Yönüyle Atatürk” adlı kitabın da yazarıydı. Bir gün telaş ve heyecanla geldi ve, “Size, yeni bir bilgi vereceğim.” deyip, devam etti.

“Atatürk, 10 Kasım günü Saat 9’u 5 geçe değil, daha erken saatte ve Saat tam 7.00 de vefat etti. Ancak, daha sonra yapılacak anmalarda bu saat çok erken bulunduğu için, mesai başlama saati uygun görüldü. Ve, 9’a 5 dakika eklenerek, ölüm anının Saat 9’u 5 geçe olarak duyurulması uygun görüldü. Ölüm raporunu imzalayanların da uygun bulması üzerine, bu saat ölüm saati olarak ilan edildi.”

Bu, çok ilginç bir açıklamaydı. Ancak, resmi rapor öyle demediği için biz onu her yıl, Saat 9 u 5 geçerken çalan sirenlerle anmaya başlıyoruz.

Gerek Kutlama Programı’nın hazırlanması, gerekse uygulanması sırasında, Atatürk’ü ve İsmet Paşa’yı çok yakından tanıyan insanlar, önemli ve kayda değer bilgiler verdiler.

“İSMET PAŞA, ATATÜRK’Ü SEVMİYOR !”

Öne sürülen iddialardan biri de buydu. Anlatılanlara göre İsmet Paşa, Atatürk’ün dehasını ve liderliğini kabul ediyor, ancak onun dirayetine erişemediği için, gizli bir kıskançlık hissine kapılmaktan kendisini alamıyordu.

Bunun henüz farkında olmayan Atatürk, gerek savaş sırasında, gerekse daha sonraki ayrılıklarında kendisine yazdığı mektuplarda ve çektiği telgraflarda ona hep “İsmet Paşa Hazretleri” ya da “Kardeşim İsmet” diye hitap ettiyse de, İsmet Paşa, kıskançlığının yarattığı ihtirastan kendisini kurtaramamış ve o sinsi soğukluğu, üzerinden bir türlü atamamıştı.

ATATÜRK, NİHAYET İŞİN FARKINDA

Atatürk, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, yani 1 Kasım 1923 günü İsmet Paşa’yı Başbakan olarak atamış, daha sonra ikinci defa olarak 6 Mart 1924 de, üçüncü olarak 4 Mart 1925 de, dördüncü olarak 1 Kasım 1927 de, beşinci olarak 27 Eylül 1930 da, altıncı olarak 4 Mayıs 1931 de ve yedinci olarak da, 1 Mart 1935 de hükümeti kurmaya memur etmiş, yani kendisine tam yedi defa Başbakan olarak görev vermişti.

Atatürk’ün bu tükenmeyen teveccühüne rağmen İsmet Paşa, onun yerinde olma hırsından ve tutkusundan bir türlü vazgeçememişti. O sebeple fikir ayrılıkları başlayınca Atatürk, 25 Ekim 1937 günü onu Başbakanlıktan azletmiş, sofrasından uzaklaştırmış ve hükümeti kurma görevini, Celal Bayar’a vermişti.

ATATÜRK AĞIR HASTA,

İSMET PAŞA’NIN GÖZÜ İSE, ONUN KOLTUĞUNDA

İsmet Paşa Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra, Atatürk uzunca bir süre onunla görüşmemişti. İsmet Paşa’nın korkusu, Atatürk’ün ani vefatı halinde, yerine bir başkasını göstermesiydi. İsmet Paşa, sırf bu maksatla Atatürk’le birkaç defa görüşmek istemiş ancak, Dolmabahçe’den Ankara’ya gelen cevaplar hep olumsuz olmuştu.

Atatürk’ün yakın çevresindeki Umumi Katip Hasan Rıza Soyak, Şükrü Kaya, Tevfik Rüştü Aras ve daha birkaç önemli kişi, İsmet Paşa’nın Atatürk’ün yerine geçmesini katiyen istemiyorlardı. Hatta, onun Atatürk’ü son defa olsun görmek için yaptığı başvuruya, “Sakın gelme, size suikast yapabilirler.” diyerek geri çevirmişlerdi.

10 KASIM 1938, PERŞEMBE SAAT 7.00, ATATÜRK ÖLÜYOR

Atatürk’ün ölüm haberi, genci yaşlısı, çoluk çocuk bütün Türk Milletini büyük üzüntüye sevk ediyor. Evlerde, iş yerlerinde sokaklarda, herkes ağlıyor. Hazırlanan katafalk’ta onu son defa görmek isteyenler, Dolmabahçe’ye koşuyorlar. Cenaze, 9 gün bekletildikten sonra, 19 Kasım günü buradan çıkarılarak, önce Sarayburnu’ndan Haydarpaşa’ya, oradan da Ankara’ya yollanıyor. Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkarılışı sırasında meydana gelen izdihamda, tam 19 kişi hayatını kaybediyor.

Cenaze daha Ankara’ya gelmeden, 11 Kasım günü Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor ve İsmet Paşa, Meclisin bütün oylarını alıp, “beklenenin aksine” 348 oyla Cumhurbaşkanı seçiliyor.

ATATÜRK’ÜN CENAZESİ KAYIP

Atatürk”ün, Ankara’ya getirilen naşı, ortadan kayboluyor. 1939 Mart ayı başında ortaya çıkarılan cenaze, Etnografya Müzesi’ne konuyor. Cenazenin 3,5 ay süreyle Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Antropoloji Bölümü’ndeki bir dolapta saklandığı söylense de, bunun doğruluğu hala kanıtlanmış değil.

ŞU İHANETE BAKIN !..

Cumhurbaşkanı İsmet Paşa, paraların üzerinden Atatürk’ün resmini kaldırtıp, kendi resmini koymakla işe başlıyor. Kamuoyundaki bütün çabalara rağmen, kendisine bir Anıtmezar yapılması işini, sürekli köstekliyor. Nihayet 1944 yılında, yani ölümünden 6 yıl sonra Anıtkabir’in yapımına başlanıyor. Aynı tarihte temeli atılan diğer kamu binaları bir bir bitirilirken, para yetersizliği öne sürülüyor ve Anıtkabir 1950 yılına kadar bir türlü bitirilemiyor. Engelleyense, hep İsmet Paşa’dır.

1950 yılında seçimi kaybeden İsmet Paşa Cumhurbaşkanlığını da kaybedince, yerine gelen Celal Bayar Anıtkabir inşaatını tamamlıyor ve Atatürk 1953 yılında bir mezara kavuşuyor.

TİMSAHIN GÖZ YAŞLARI

Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet Paşa”nın yayınladığı ve “Vatan Sana Minnettardır.” cümlesi ile biten beyanı, samimi değildir. Büyük önder vasiyetnamesinde, İsmet Paşa’nın çocuklarının tahsil masraflarını bile düşünüp, terekesinden karşılanmasını istediği halde, İsmet Paşa ona bir Anıtmezar yapılmasında bile, işi hep yokuşa sürmüştür.

Bütün bu olup bitenler karşısında İsmet Paşa, 1973 yılında Atatürk’ün mezarının bahçesine gömülmeyi, katiyen hak etmemiştir. Celal Bayar Atatürk’e, İsmet Paşa’dan daha bağlıdır ve samimidir. Atatürk’ün manevi hatırasının korunması için, o meşhur 5816 numaralı kanunu, Celal Bayar çıkarmıştır.

Lozan Anlaşması’nda başarı İsmet Paşa’nın değil, tamamen Atatürk’ündür. Çünkü, görüşmenin her safhasında İsmet Paşa bütün talimatları, hep Atatürk’ten almıştır. Bir ara, geri çekilmeyi bile.

İsmet Paşa’yı, 1965 yılında iki metre yakınından gördüm. Bu sırada yaptığı konuşmayı da, sonuna kadar dinledim. Onun, Atatürk’e olan bağlılık ve samimiyetinin derecesini ise, onu çok iyi tanıyanlardan öğrendim. Tanıyanların ortak kararı, ”İsmet Paşa, Atatürk’ün manevi hatırasına ihanet etmiştir.”

Benim bu yazıdaki amacıma gelince, kitapların ve başka kaynakların yazmadığı bu küçük ayrıntıları, Gözlem Gazetesi okuyucuları ile paylaşmaktır.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör:
 
Etiketler:
Yorumlar
Saray Gözlem Gazetesi
Ulusal Gazeteler
Alıntı Yazarlar
Tekirdağ

Güncelleme: 26.11.2024
Bugün
7 - 10
Çarşamba
8 - 11
Perşembe
9 - 12
Tekirdağ

Güncelleme: 26.11.2024
İmsak
06:33
Sabah
08:03
Öğle
13:02
İkindi
15:29
Akşam
17:51
Yatsı
19:16
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
34
33
0
1
11
12
2
Fenerbahçe
29
33
1
2
9
12
3
Samsunspor
26
25
3
2
8
13
4
Eyüpspor
22
19
3
4
6
13
5
Göztepe
21
23
3
3
6
12
6
Beşiktaş
21
21
3
3
6
12
7
Sivasspor
18
17
5
3
5
13
8
Başakşehir
16
17
4
4
4
12
9
Rizespor
16
12
6
1
5
12
10
Gaziantep FK
15
18
5
3
4
12
11
Kasımpasa
15
16
4
6
3
13
12
Konyaspor
15
15
6
3
4
13
13
Antalyaspor
14
15
6
2
4
12
14
Kayserispor
12
13
4
6
2
12
15
Trabzonspor
12
12
3
6
2
11
16
Alanyaspor
11
10
5
5
2
12
17
Bodrumspor
11
10
8
2
3
13
18
Hatayspor
7
11
7
4
1
12
19
A.Demirspor
2
9
9
2
0
11
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı