Moved Permanently

Başta Kürt ve Ermeni açılımları olmak üzere, yapmak istediği her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran AKP iktidarı, şimdi kaçıp kurtulmanın derdinde. Tayyip Erdoğan ise, bu iktidar macerasını hafif sıyrıklarla atlatmamın peşinde.Türk halkına gelince, o hesap gününün gelmesini bekliyor.

7 yıldan beri tek başına iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, bu süre içinde ne adaleti, ne da kalkınmayı beceremeyince, yolunu iyice şaşırmış durumda. Başbakanın, “Önümüzdeki seçimde, son defa aday olacağım.” demesinin altındaki gerçek, işte bundan ileri geliyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün süresini 5 yıla indirmekle, onu Çankaya’dan indirmek de aynı anlama geliyor. Çünkü, Başbakan Erdoğan’ın başka bir amacı, 2012 senesinde köşke çıkmak, tüm sorumluluklardan kaçıp, bir dönem de Cumhurbaşkanlığı yapmak.

“Neden olmasın?” derseniz, haklısınız. Önümüzde, Turgut Özal ve Süleyman Demirel örnekleri var. Üstelik, Tayyip Erdoğan’ın ki artık ülkeye hizmet değil, tam anlamıyla başarısız olduğu siyasetten kaçıp, kurtulmaktır.

ERDOĞAN, SİYASETTEN NEDEN KAÇIYOR?

Kurulduktan bir yıl sonra tek başına iktidar olan AKP, tam bir başarı sarhoşluğu yaşadı. Çünkü, tıpkı 1983 seçimlerini kazanan Turgut Özal gibi, o da böyle bir başarı beklemiyordu.

Asker korkusundan Avrupa Birliğine sıkı sıkı sarılan AKP iktidarı, ABD yi de ihmal etmedi. İşsiz ve aşsız halkın iş bulma ve dünyaya açılma hayalleriyle umut bağladığı Avrupa Birliği, AKP iktidarı için tam bir umut kapısı olmuştu. Onlar da, Türkiye’nin birliğe alınmayacağını çok iyi biliyorlardı. Ancak, iç ve dış tehditlerden korunmak ve halkı oyalamak için, AB nin ipine iyice sarıldılar.

Bunu fırsat bilen Avrupa Birliği de, AKP iktidarına istediğini yaptırdı ve dilediği kanunları bir bir çıkarttı. Muhalefet partilerininse laf üretmekten başka bir eylemi görülmeyince, olan Türk halkına ve TC devletine oldu. Ancak bu başarısız durum,Tayyip Erdoğan’ı siyasetten soğuttu ve kaçma noktasına getirdi.

KAÇIŞ SEBEBİ, YALNIZ BU DEĞİL

Recep Tayyip Erdoğan’ı, siyasetten soğutan başka sebepler de var.Yakın geçmişte dillerine doladıkları ve eyleme geçirmek istedikleri “Kürt açılımı” tepki alınca adını değiştirdiler, ama değişen hiçbir şey olmadı. Kim ne derse desin ABD ve AB nin desteklediği bu eylem, Türkiye’yi bölme noktasına getirdi. Bu durum, başta DTP olmak üzere kandırılan Kürt vatandaşları ve terör örgütünü iyice umutlandırdı ve daha çok azdırdı.

Bugün iktidar, bu konuda tam bir kararsızlığa saplanmış durumda. Bölücülere verdikleri onca umuttan sonra geri de dönülemeyince, şimdi ne yapacağını bilemiyor ve kara kara düşünüyor.

Yine dış güçlerin isteğiyle Ermenilere verilen tavizler ve özellikle dost ve soydaş Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinin Ermeniler tarafından işgal edilmesinden sonra kapanan sınır kapısının tekrar açılma kararı, Tayyip Erdoğan’ı dış siyasette de iyice köşeye sıkıştırdı.

YA HALKIN GEÇİM SIKINTISI

Küresel ekonomik kriz bahanesiyle işinden olan, iş kapılarının kapanması sebebiyle okuyan gençlerin bile işsiz kalması, Tayyip Erdoğan’ı ekonomide de başarısızlığa ve umutsuzluğa sürüklüyor.

İktidar, gün aşırı ortaya attığı değişik konularla gerçek gündemi değiştirmeye çalışırken, bu oyalama da artık işe yaramıyor. Özellikle, asker üzerinde oynanmak istenen oyunlar, halkı ciddi biçimde rahatsız ediyor. Türkiye’nin en büyük güç kaynağı olan Silahlı Kuvvetlerin polemiklerin içine çekilmesi ve itilip kakılması, halkımızı son derece endişelendiriyor.

Sözün kısası, neresinden tutarsanız tutun, iktidar tam bir yol ayrımında. Bunu çok iyi bilen Tayyip Erdoğan, kaçıp kurtulmanın derdinde.

AKP nin bırakıp gitmesi belki kendisini kurtarabilir. Ancak, bu ülkeye yaptığı kötülükler öyle kolay kolay giderilemez. En yolsuz iktidar olarak tarihe geçen ANAP iktidarını bile yolsuzlukta sollayan AKP’nin, hesap vermeden kaçıp gitmesi ise, asla düşünülemez.

Bence onlar, şimdi bunun hesabını yapmalılar.