|
||
| Müftülüğün, Ayaspaşa Camii Bahçesine Taşınmasına Engel Yok | ||
| Köşe Yazıları Haberi | ||
|
Okuyucularımın hatırlayacağı üzere, geçen yıl (10 Eylül 2008’de) yayınlanan bir yazımda, İlçe Müftülüğümüzün Kaymakamlık binasının giriş katında bir arşiv odasından başka iki odaya sıkıştırıldığını, odalardan birinde Müftünün, diğerinde ise bir memurun oturabildiğini, ikiden fazla ziyaretçinin gelmesi halinde ziyaretçilerin ayakta kaldıklarını, din görevlilerinin Müftülükte toplanmasının ya da istişare için bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını, yer darlığı sebebiyle Müftülüğün büyük sıkıntı içinde olduğunu yazmıştım.
Müftülüğü, bu sıkıntıdan kurtarabilmek için Ayaspaşa Camii bahçesinde olup, Sağlık Ocağı’nın boşalttığı ve halen boş tutulan tek katlı binanın, İlçemiz Müftülüğüne verilmesinin çok yerinde olacağını ifade etmiştim.
Esasen bir çok Müftülüğe ait hizmet birimlerinin Cami müştemilatında bulunduğunu, bunun hizmetin amacına ve havasına uygun düştüğünü, aynı imkan ilçemizde de bulunduğu cihetle, bu imkanın kullanılmasının uygun olacağını anlatmaya çalışmıştım. BİNANIN KARIŞANI ÇOK, AMA NAKİLE HERKES TARAFTAR Geçen yıl konuyu, önce İlçemiz Kaymakamı ile konuştum. Kaymakam Karadeniz, Müftülüğün bu binaya taşınmasında sakınca olmadığını, ancak binanın İl Sağlık Müdürlüğüne tahsisli olduğunu, o nedenle İl Sağlık Müdürü’ne sormak gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, Tekirdağ İl Sağlık Müdürü Dr. Uğur Çağlayan’la konuştum. Sağlık Müdürü Çağlayan teklife sıcak baktığını, binayı uygulanması muhtemel Aile Hekimliği için boş tuttuklarını, ancak halen ülkemizde 33 İlde uygulanan Aile Hekimliği’nin, Tekirdağ’da uygulanmasının uzak bir ihtimal olduğunu ve o nedenle binanın Müftülüğe verilebileceğini söyledi. Dr.Çağlayan, tahsis konusunda kendilerinin yetkili olmadığını, binanın mülkiyetinin İl Özel İdaresine ait olması sebebiyle, Özel İdare ile konuşmak gerektiğini beyan etti. Bu defa Tekirdağ İl Özel İdare Müdürü (Genel Sekreter) Mustafa Yel ile konuştum. Genel Sekreter, binayı bildiğini ve gördüğünü, mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu, bu isteği de yakından bildiğini söyledikten sonra, İl Sağlık Müdürlüğü’nün uygun görmesi halinde, Saray Müftülüğü’nün bu binaya taşınmasının kendileri için hiçbir sakıncasının olmadığını anlattı. Yel, konuyu, yeni atanan Vali ile de konuşacağını ve bu konuda Vali’yi bilgilendireceğini sözlerine ekledi. Son olarak da durumu, ilçemiz Sağlık Grup Başkanı Dr. Ergün Önay ile konuştum. Dr. Önay, buranın Aile Hekimliği için çok uygun olmadığını, esasen Aile Hekimliği uygulamasının ilimizde ve ilçemizde ne zaman başlayacağının bilinmediğini ifade ettikten sonra, Müftülüğün buraya taşınmasının kendileri için de herhangi bir sakıncasının bulunmadığını belirtti. İlçemiz Kaymakamı Zeki Kaya, görevine daha yeni başladı. İlk haftayı, sel felaketin yaralarını sarmakla geçiren Kaymakam, bu konuda henüz bilgili değil. Ancak Kaymakamın, yer darlığından zor durumda olup, kendisine ait bir birimin daha ferah bir mekana taşınmasını uygun göreceğinden kuşkumuz yok. BİNA, 2 YILDAN BERİ BOŞ DURUYOR Binanın, yaklaşık iki yıldan beri boş tutulması dikkat çekiyor. Geçerken yaptığım bir ziyarette, içinde nerede çalıştıkları bilinmeyen bazı işçiler barınıyordu. Yani, bina korsan kullanılıyordu. Ve, her tarafı pislik içindeydi. Şimdi, yeni Kaymakamımızdan konuyu gündemine alıp, bu sorunu çözmesini bekliyoruz. Önümüz kış mevsimi olduğu için takibi hızlandırıp, bu naklin bir an önce yapılmasını arzu ediyoruz. Başımızın Belası ; Kürt ve Ermeni Açılımı Bizim lügatımızda, belirgin anlamı olan ve kullanılabilir bir “Açılım” sözcüğü yok. Sözcük daha çok, Astronomi’de ve eskiden “inhiraf” yani “sapma” anlamında kullanılıyordu.CHP nin seçim öncesinde çarşaf giyen kadınlara yönelmesi sırasında “çarşaf açılımı” olarak kullanılan sözcük, AKP tarafından önce Kürt açılımı, daha sonra Demokratik açılım derken, şimdi de Ermeni açılımı olarak kullanılmaya başlandı. Kanaatim o ki, bunu kullananlar sözcüğün kastettiği “sapma”yı hedefliyorsa, kullanım doğrudur. Çünkü, ülkemizde son olup bitenlere bakılırsa ortada doğruluk değil, hakikaten bir sapma, yani sapkınlık var. KÜRTLER BÖLÜNMEK İSTİYOR, İKTİDAR NE YAPMAK İSTİYOR? Artık, İlköğretim öğrencileri de biliyor ki, Kürt vatandaşlarımız örgütlü olarak bölünmek istiyor. Belki hepsi buna taraftar değil, ama bu kadar teröre, bu kadar ayrımcılığa ve bu kadar gösteriye rağmen, onlardan hiçbir karşı gösteri ya da tepki görülmedi, görülmüyor. PKK terör örgütü, eylemlerine aynen devam ediyor. Teröristleri dağdan indirmek için daha önce çıkarılan “pişmanlık ve eve dönüş” yasaları, hiçbir işe yaramadı. Örgütün siyasi temsilcileri devletten aldıkları maaşlarla, sadece bölünmek için çaba harcıyorlar. Bu kişiler, geçen hafta Irak’a giderek, Kürt liderlerle ve Kürt gruplarıyla görüştüler. Gelecek için ciddi zemin hazırlanıyor. Başka bir söylemle, bağımsız Kürdistan devletinin kuruluş hazırlıkları yapılıyor. Böylece, sular iyice ısınıyor. Bölücüler, ABD ve AB’den de destek görünce, hedeflerine adım adım ilerliyorlar. AKP iktidarı ise, bölücülüğe karşı kesin tavır koymak yerine, taviz üstüne taviz veriyor. MHP lideri, bu bölünmeye kesin olarak karşı ve çok öfkeli. Başbakansa, CHP liderini ikna etmenin derdinde. Adına “Kürt açılımı” denilen bu bölünme isteğine karşı, hükümete ve siyasi iktidara, bu küçük pencereden 4 soru soruyorum.1. Türkiye’nin, bölünmesinden yana mısınız? Doğu ve güneydoğudaki topraklarımızın bir kısmını Kürtlere terk edip, bağımsız bir “Kürt devleti” oluşumuna izin verecek misiniz?2. Bunu yapmadan önce, genel ya da dolaylı bir af çıkarıp teröristleri, bu arada bölücü başı’nı da af edecek misiniz?3. Kürtler, etnik kimlikleri uğruna her şeyi göze alırken, siz “Türk” kimliğini ortadan kaldırmayı mı düşünüyorsunuz? Başka bir söylemle, Türk olmaktan vazgeçip, Türk vatandaşlığını mı getireceksiniz?4. Bir adına da “Demokratik açılım” dediğiniz “Kürt açılımı” söylemindeki esas maksadınızı, hedefinizi ya da projenizi, tam olarak ne zaman açıklayacaksınız?“ERMENİ AÇILIMI” DA, AYRI BİR DERT Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Ermenistan, Azerbaycan’daki Dağlık Karabağ’ı işgal edince, Iğdır’daki sınır kapımızı Ermenilere kapattık. Siyasi ve ticari ilişkilerimizi dondurduk. Bundan biz değil, Ermeniler zarar gördü. Buna rağmen Ermeniler, Dağlık Karabağ’dan çekilmedikleri gibi, yıllardan beri sürdürdükleri “Tarihi Ermeni soykırımı” iddialarından ve toprak taleplerinden vazgeçmediler. Ülkemizdeki Ağrı dağını da milli sembol alıp, Anayasalarına bile koydular. Ermeni lobileri, başta ABD olmak üzere, Avrupa ülkelerinde ve dünyanın dört bir yanında aleyhimize hep fırıldak çevirdiler. “Asala” adlı Ermeni terör örgütü, bir çok dış görevlimizi şehit etti. Velhasıl Ermeniler, düşmanlıklarından bir adım geri atmadılar. Avrupa Birliği’ne boş yere umut bağlayan AKP iktidarı, ABD ve AB nin isteğiyle bu kere başımıza, bir de “Ermeni açılımı” gailesini çıkardı. Yani, Ermenilerin isteklerini yerine getirmek ve öncelikle sınırı açıp, onları dünya ile tecrit edilmekten kurtarmak için kollarını sıvadı. Cumhurbaşkanı, maç bahanesiyle Ermenilerin ayaklarına kadar gitti. Ayrıca, Ermenistan Cumhurbaşkanı’nı da, Ekim ayında Kayseri’de yapılacak milli maça davet etti. Başbakan Tayyip Erdoğan ise, “Ermenistan, Dağlık Karabağ’dan çekilmedikçe, sınır kapısını katiyen açmayız.” dedi. Üstelik, Azerbaycan Meclisi’nde de bunu tekrarlayıp, Azerilerin istemedikleri hiç bir eylemde bulunmayacaklarını, onların yüzüne karşı söyledi, vaat etti. Peki, bütün bunlara rağmen durum nedir? Ermeni Cumhurbaşkanı, “Türklerle yapacağımız anlaşmalar, bizim Dağlık Karabağ’dan çekilmemizi gerektirmeyecek. Kimseye böyle bir sözümüz yok.” diyor. Ermeniler, soykırım iddialarından asla vazgeçmiyor. Toprak talepleri de cabası. Şimdi, bu pencereden siyasi iktidara ve hükümete bu defa 5 soru soruyorum. 1 . Ermeniler, Dağlık Karabağ’dan çekilmezse, sınır kapısını açacak mısınız?2. Ermenilerin sözde soykırım iddiaları, hep böyle sürüp gidecek mi? Sürüp giderse, yine sınır kapısını açacak mısınız? Ermenilerden özür dileyen hainler, bu toprakların nimetlerinden yararlanmaya devam edecek mi?3. Ağrı dağı, Ermenilerin neden milli sembolü? Yunanlılar da Ayasofya’yı milli sembol yapmak isterlerse, nasıl karşılarsınız?4. Türkiye için Ermenistan mı, yoksa Azerbaycan mı daha önemli?5. Ermeni soykırımı hakkında yasa çıkaran ve “soykırım olmadı” diyenleri yargılayıp mahkum eden İsviçre’yi, bu açılımda neden “arabulucu” yaptınız? Tarafsız başka bir ülke bulamadınız mı?Bu soruları ben değil, vatandaşlarımız soruyor. Bense, sadece aracıyım. Değerli okurlarım, Başbakan bu açılımda kararlı olduklarını ifade ediyor ve “Geri dönüş yok.” diyor. Ancak, AKP iktidarının ülkenin ulusal bütünlüğüne zarar verecek bir iradede bulunacağını, asla tahmin edemiyorum. Böyle bir durum sadece ülkemizin değil, onların da felaketi olur. Devlet Bahçeli’nin çırpınmalarının, boşuna olmadığını çok iyi bilelim. |
||
|
||
| Etiketler: |
|
02-05-2024
SARAY’DA BAZI CADDE VE SOKAKLARDA TEK YÖN UYGULAMASI 
Güncelleme: 03.05.2024
Güncelleme: 03.05.2024
Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
Anasayfa