|
||
Kimi Genç Kızlarımız, Hiç de Masum Değil ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Hatırlayacağınız üzere, geçtiğimiz Mart Ayı’nın başında, İstanbul-Etiler’deki bir çöp kutusunun içinde, bir genç kızın parçalanmış ve başı gövdesinden ayrılmış cesedi bulundu. Bir lisenin son sınıfında okuyan 17 yaşındaki bu genç kız, İstanbul’un tanınmış ailelerinden birinin oğlu ile arkadaşlık kurmuş ve okul dışındaki zamanını, hep bu gençle geçiriyormuş.Arkadaşı da kendisi gibi lise öğrencisi olan bu genç kıza, verilmiş bir evlilik sözü olmamasına rağmen, onlar her türlü birlikteliklerini ailelerinin de bilgileri dahilinde sürdürmüşler.Ve bir gün kıskançlık ya da kızın ret cevabı üzerine, malum cinayet işleniyor. Hem de genç kız, hunharca öldürülüp parçalandıktan sonra, cesedi bir çöp kutusuna atılıyor. Cinayeti, kızın erkek arkadaşının işlediği, ailesinin de buna yardımcı olduğu ve katil
genci sakladığı, kuşku götürmeyen iddialar arasında. Çünkü, zanlı genç
ortadan kaybolduğu gibi, gencin anne-babasının üzerinde kan izleri
bulunuyor ve baba tutuklanıyor. Olayın oluş şekli ve hukuki yanı, artık adaleti ilgilendiriyor. Bizi ve kamuoyunu ilgilendiren ve herkese ibret olması gereken yanına gelince bu olay, toplumdaki ahlak anlayışının giderek yozlaştığının, çok önemli bir kanıtıdır. Henüz buluğ çağındaki kızlarına, ailelerin gösterdiği hoş görü ve daha sonra yaşanan pişmanlıklar, tam bir ibret belgesidir. Bütün bunlara rağmen, yapılan bu yanlışların bir türlü düzeltilememesi, artık hepimizi düşündürmesi gerekiyor. KIZ -ERKEK İLİŞKİLERİ, İYİCE YOZLAŞTI Son
20 yıl içinde, ülkemizdeki kadın-erkek ilişkilerinde ve daha çok genç
kız ve genç erkeklerin ilişkilerinde, büyük bir bozulma ve çözülme var.
Buna, eski tabirle tam bir “tefessüh”, yani kokuşma da
diyebiliriz. Yurt içi ve yurt dışı ulaşım ve iletişim imkanlarının
artması, insanlar arasındaki ekonomik dengesizlikler, Müslüman olmayan
ülkelerdeki çarpık aile ilişkilerinin örnek alınması, bizim ahlaki
değerlerimizi de ters-yüz etti. Namus anlayışımızı da değiştiren bu çarpık ilişkiler, Türk toplumunda ne yazık ki hoşgörüyle
karşılanmaya başladı. Bu anlayışa adeta gönüllü katılan kimi
ana-babalar, çocukları üzerindeki denetimi, iyice elden kaçırdılar.
Kolayca istismar edilen cinsel özgürlük anlayışı da topluma egemen
olmaya başlayınca, “ayıp” kavramı yavaş yavaş ortadan
kalktı. Ve, eskiden namus uğruna işlenen cinayetlerin yerini, artık
hoşgörü ve serbestliğin sebep olduğu cinayetler almaya başladı. GÖZÜMLE GÖRDÜĞÜM REZİLLİKLER İstanbul
Milli Eğitim Müdürü iken, bazı öğrencilerin barlara gittiklerine ve
uyuşturucu kullandıklarına dair söylentiler basında haber olunca bir
akşam, lüks semtlerdeki barları dolaşmak istedim. Bir
deri ceket giyip, başıma da bir kasket taktıktan sonra, birilerini
arıyormuş gibi önce Etilerdeki barları dolaştım. Hemen hepsinde
müşterilerin çoğunluğu, 15-20 yaş arasında ve öğrenci konumundaki
gençlerdi. Kızlı-erkekli gençler, loş ışıkların altında birbirine
sarılmış, kucak kucağa ve adeta sızmış durumdaydılar. Barları,
denetleme gibi bir yetkim yoktu. Nitekim, bar sahiplerine herhangi bir
ikazım olmadı. Çünkü onlar, kazançlarının peşindeydi. Okulların da,
öğrencilere okulda yapacakları telkinlerden başka, okul dışında
yapabilecekleri bir şey yoktu. Durumu, Emniyete bildirdim. Emniyet
yetkilileri, bu durumu bildiklerini, dikkatle takip edip, bar
sahiplerini uyardıklarını ve 18 yaşın altındaki gençleri kabul edenler
hakkında yasal işlem yaptıklarını söyledikleri halde, ne yazık ki zaman
içinde fazlaca bir şeyin değişmediğini gördüm. KIZ ÇOCUĞU OLAN ANA-BABALAR, SÖZÜM SİZE Özellikle kız çocuğu olan kimi ana-babaları, bu pencereden uyarıyorum. Kız çocuklarınızla, gerektiği gibi ve yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz. Kimlerle arkadaşlık ettiklerini araştırmıyor ve sormuyorsunuz. Okul çıkışlarında ve hafta sonlarında kimlerle ve nerelerde dolaştıklarını bilmiyorsunuz. Adına “flört”
denilen kız-erkek arkadaşlığı, bizim toplumumuzda yanlış algılanıyor ve
suiistimal ediliyor. Bu arkadaşlığı ileri götüren ve böylece evlilikte
aranan bazı değerlerini kaybeden genç kızlara, o sebeple “masum” demek mümkün olmuyor. İyi biliniz ki, kimi genç kızların yaptığı bu hatada, ana-babalarının da payı pek büyüktür. Gençlik
dürtüleri ve heyecanları, gençlere ne yazık ki bu hataları yaptırıyor.
Bunu önlemenin çaresi, özellikle kız çocuklarına telkinde bulunmak ve
onları takip etmekle mümkün olacaktır. Etilerde, parçalanmış cesedi çöp kutusunda bulunan genç kız için İstanbul Emniyet Müdürü’nün söylediği, “Kızlarını takip etselerdi.” sözünde, haklılık vardır. SARAY İÇİN DE, BURADAN DİKKAT ÇEKİYORUM !.. İki yıl önce İlçemiz Ayaspaşa Camii’nin İmam-Hatibi bana aynen, “Bazı
günler Sabah Namazına gelirken, Cami bahçesinde bazı genç kız ve
erkekleri uygun olmayan durumlarda görüyorum. Bu durumu, acaba
köşenizde dile getirir misiniz?” deyince, cevabım şöyle olmuştu. “Böyle bir iddiayı, gözümle görmeden yazamam.” Ve, geçtiğimiz Pazartesi günü hem de güpe gündüz, İlçemiz Meslek Yüksek Okulu ile yanındaki binanın
aralığında bir genç kızla erkek arkadaşını görünce, doğrusu gözlerime
inanamadım ve irkildim. Meğer, Ayaspaşa Camii İmam Hatibi çok haklıymış. Neyi, nasıl gördüğümü burada anlatamam, siz tahmin ediniz. Arabamı, yakınlarına park edip, gençleri dikkatle
ve uzunca bir süre izledikten sonra, genç kızın Meslek Yüksek Okuluna
girdiğini, delikanlının ise, sokak arasında kaybolduğunu gördüm. Barda
gördüğüm öğrencilere nasıl bir şey yapamadı isem, Meslek Yüksek Okulu
yönetiminin de, bu konuda herhangi bir şey yapabileceğini pek
düşünemiyorum. O halde, ne yapmak lazımdı? Tabii ki, bu gençlere ve özellikle genç kızlara, yakınları ve aileleri tarafından yapılacak ciddi telkinlerin yanı sıra, çevrenin de bir tepkisi olmalıydı ve olmalıdır. Mesela, Yüksek Okulun değerli Müdürü Doç.Dr.Murat Deveci’nin, bu konuda okul yönetimi olarak, yine de bazı yapabileceklerinin olabileceğini düşünmek istiyorum. Sayın Müdürün, eğer konuyla ilgili daha önce alınmış tedbirleri varsa, iletmesi halinde, kamuoyunu bilgilendirme bakımından bu sütunlarda yer verebilirim. *** Sevgili okurlar; hiç
kimsenin namus bekçiliğini yapmak gibi bir düşüncem yoktur. Gençlerin,
mutlu evliliklerini gölgeleyen, toplumun ahlak anlayışını yozlaştıran
ve gençleri cinayet işlemeye kadar götüren bu çarpık ilişkileri, Türk
toplumu kabul edemez ve etmemelidir. İşte, ben onu anlatmaya
çalışıyorum. Bu tür anlayış ve davranışlar, yüce dinimize de aykırıdır. “Kızını dövmeyen, dizini döver.”
sözü boşuna söylenmemiştir. Ve bu söz, ana-babalar içindir. Bu gençler,
nasıl ki kendi aile bireylerinin iffetine göz dikenleri hoş görmüyorsa,
başkalarının iffetine de saygılı olmak zorundadırlar. Son sözüm, genç kızlarımızadır. Bir genç kız isterse, bir Ordu askerin içinde bile, namusunu pekala koruyabilir. Erkeklerin her sözünü doğru sanmayın. Çoğu, sizi kandırmak ve elde etmek içindir. Daha ne diyeyim ki? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.