|
||
ERMENİ AZGINLIĞI BİTMİYOR Açmayın Bu Kapıyı ! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Her
yıl 24 Nisan geldiğinde, gözler Ermenilere çevriliyor. Başta
ağababaları ABD olmak üzere, sırt verdiği ülkelere güvenen bu şımarık
düşmanımız, ”soykırım” diyor, başka bir şey demiyor. Yani, dedikleri şu; “Bugünkü
Türkiye Cumhuriyeti devletine bu toprakları bırakan Osmanlı
İmparatorluğu, 1915 yılında Ermenileri, öz vatanları olan bu
topraklardan hem sürgün etti, hem de 1,5 milyon kadarını öldürerek, “soykırım”
yaptı. Osmanlı’nın mirasına konan bu devlet, o nedenle ve öncelikle bu
soykırımı tanımalı, daha sonra da, topraklarımızı geri vermelidir.” Ermenilerin bu iddiaları gerek
Amerika’da, gerekse Avrupa’da Ermeni lobilerinin faaliyetleri üzerine,
bir çok ülke tarafından benimsendi. Bu ülkeler ayrıca,
parlamentolarından çıkardıkları kararlarla, bu iddiayı resmen kabul
ettiler. Hemen
ifade edelim ki, üçüncü ülkelerin böyle kararlar almalarını
milletlerarası hukukla bağdaştırmak mümkün olmasa da ya da bu kararlar
için “ne alaka?”
dense de, bu kararlar maalesef alındı. Böylece, Osmanlı’nın mirasçısı
olan Türklerin Ermeni soykırımı yaptığı iddiası, kabul ve beyan edildi.
O kadar ki, bunun aksini söyleyenler hakkında, kimi Avrupa ülkeleri
dava açtı ve hapis cezası bile verdi. Ermenilerin
şimdi ikinci hedefi, Doğu Anadolu’dan toprak alıp, ülkelerine katmak.
Bu mümkün olmadığı takdirde, bedelini Türklere tazminat olarak ödetmek. ERMENİSTAN’IN ETİ NE, BUTU NE? 1990
yılında SSCB den ayrılıp bağımsızlığına kavuşan Ermenistan, kuzeyinde
Gürcistan, güneyinde İran, doğusunda Azerbaycan ve batısında Türkiye
ile sınırı olan ve Trakya’dan biraz büyük, yani 29.800 km2 lik bir
alana sahip, küçük bir ülke. 2006 sayımına göre, 2.092.980 kişilik bir
nüfusa sahip. Ermenistan dışında yaşayan ve adlarına “Ermeni diasporası”
denilen Ermeni topluluklarından bir milyonu ABD de, bir milyon kadarı
Rusya’da, 450 bin kadarı Fransa’da, 300 bin kadarı İran’da, 70 bin
kadarı da Türkiye’de olmak üzere, diğerleriyle birlikte dünyada toplam
6 milyon kadar Ermeni’nin varlığı kabul ediliyor. Ermenistan’ın
ekonomik durumu, son derece kötü. Komşularından, Azerbaycan ve
Gürcistan’la kavgalı. Gürcistan, Karadeniz’e çıkmasına izin vermiyor.
İran’ın ise, Ermenistan’a çok uzak olan Basra Körfezi dışında açık
denizlerle bağlantısı yok. Ermenistan’ın ayrıca, Rusya ile sınır
komşuluğu yok. Oysa, Türkiye ile Var, ama Ermenilerde yaklaşık bir asırdan beri bitmeyen ve gittikçe artış gösteren bir de Türkiye düşmanlığı var. Baksanıza, Türk düşmanı bir Ermeni gazetecinin öldürülmesi üzerine, Türkiye ayağa kalktı, katil lanetlendi ve “Hepimiz Ermeni’yiz.”
sloganlarıyla, ortalık inledi. Hatta, Ermenilerden özür dileyenler bile
oldu. Ancak, onlar bizim bayrağımızı çiğnemeye ve yakmaya hala devam
ediyorlar. ERMENİSTAN, SALDIRGAN, NANKÖR VE KÖTÜ BİR KOMŞU Ermenistan,
1992 yılında sebepsiz ve haksız yere komşusu Azerbaycan’a saldırarak,
ülkenin Dağlık Karabağ bölgesini işgal etti. Bölgedeki Hocalı
Kasabası’nda ve bir gecede, tam 1300 Azeri Türkünü, çoluk çocuk demeden
katletti. Dünyanın seyirci kaldığı bu olayda, Azerbaycan’ın
topraklarının beşte birini, böylece zorla aldı ve 17 yıldan beri
Azerbaycan’dan çıkmıyor. Bunun üzerine Türkiye de tepki olarak, Iğdır İl merkezine Bu olaydan sonra Ermenistan, dünyaya açılan en önemli kapısını kaybettiği gibi, ticari yönden de büyük kayıplara uğradı. Ne var ki, “Sizin komşunuz, bizimse soydaşımız ve dostumuz olan Azerbaycan’ın işgalinden vazgeçin, biz de sınırı açalım.” biçimindeki çağrılarımızın hiç birine uymadığı gibi, hayali “soykırım” iddialarından ve toprak talebinden de, bir adım geri atmadı. ABD BASTIRIYOR, AB BASTIRIYOR. “SINIRI AÇIN” Soykırım
iddialarından asla vazgeçmeyen Ermeniler, her yıl 24 Nisan’ın gelmesini
iple çekiyor ve Türkiye’yi dünya kamuoyuna, adeta bir“cani insanlar topluluğu” olarak anlatmaya devam ediyor. Nitekim, ABD’ deki son Başkanlık seçimleri öncesinde Ermeni lobisi, Obama’ya bunu kabul ettirmesini başardı. Obama’nın
Nisan ayı başında Türkiye’ye yaptığı ziyaretin bir amacı da, zaten
buydu. Obama, kapalı kapılar arkasında Türk yetkililere bu konuda
gizlice direktifini verirken, sınır kapısının açılmasını ise, alenen
istedi. TÜRKİYE, “İKİ ARADA, BİR DEREDE” Türkiye zor durumdaydı. Kadim dostu Azerbaycan, sınır kapısının açılmasını katiyen istemiyor, çok güvendiği Türkiye’den, kapının açılmasının, Ermenilerin Dağlık Karabağ’ı terk etmesi şartına bağlanmasını istiyordu. Başbakan
Tayyip Erdoğan da yaptığı açıklamada, bu şartı ileri sürüyordu. Ancak
gelen haberler, Başbakanın bundan vazgeçtiğini ve Obama’nın isteğine
uyarak, sınırın şimdi, kayıtsız şartsız açılacağını gösteriyordu. Başbakanın,
sözünden dönmesinin iki nedeni vardı. Birincisi, Başbakan Danimarka
Başbakanının NATO Genel Sekreteri seçilmesine üç sebeple karşı çıkmış,
kendisine verilen şifahi sözler üzerine, itirazını kaldırmıştı. Ancak,
verilen sözlerin hiç biri yerine getirilmemiş yani Erdoğan, dolayısıyla
Türkiye ciddiye alınmamıştı. Demek oluyor ki, Başbakan bu olayda da ciddiye alınmıyordu. İkincisi, Başbakan Obama’nın (ABD’nin) sözünden çıkamıyordu. Çünkü o, her zamanki gibi mağdurdan ve haklıdan değil, güçlüden yanaydı. Ve bütün bunları bilen Ermenistan Cumhurbaşkanı, geçen hafta İran’a yaptığı seyahatte, büyük bir güvenle ve cüretle “Ekim’e kadar bu sınır kapısı açılacak, ancak biz soykırım iddiamızdan, asla vazgeçmeyeceğiz.” diyerek, Türkiye’ye adeta meydan okuyordu. OBAMA’NIN “BÜYÜK FELAKET” DEMESİ, DAHA KÖTÜ Türkiye ziyaretinde kendisine her konuda söz verilen Amerikan Cumhurbaşkanı’nın, bu 24 Nisan’da “soykırım” sözcüğünü kullanıp, kullanmayacağı çok merak edildi. Ve Obama, beklenenin aksine “soykırım” demedi, ama “Osmanlı İmparatorluğu son döneminde, Ermenilere büyük bir felaket yaşattı.” deyiverdi. Şimdi biz, soykırım demediği için seviniyoruz. Ancak, büyük felaket söylemi, uluslararası hukukta soykırım yerine geçmese de, gerçek anlamı, soykırımdan daha kötüydü. Bu da gösteriyor ki, ne Ermeniler bu iddialarından vazgeçiyor, ne de dost bildiklerimiz, onları desteklemekten asla vazgeçmiyorlardı. AZERBAYCAN’I, YABANA ATAMAYIZ !.. Azerbaycan
ülkesi ve halkı, bizim gerçek dostumuz ve soydaşımız. Onun dostluğuna
ve doğal imkanlarına ihtiyacımız var. Ondan vazgeçemeyiz ve onu
Rusya’nın kucağına atamayız. *** Değerli
okuyucularım, buraya kadar anlatmaya çalıştıklarım, hepinizin
bildiklerinden ibarettir. Benim, esas anlatmak istediğim şudur. Türkiye
şimdi, bir diplomasi açmazı ile karşı karşıyadır. Bir tarafta kadim
dostu ve soydaşı Azerbaycan, öte yanda ise, onun hasmı olan Ermenistan’ı destekleyen
ve Türkiye’nin vazgeçemediği bir Amerika var. Üstelik, Amerika’nın
desteklediği Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgal ettiği gibi,
Türkiye’den de toprak istiyor ve Türkiye’yi “soykırım” yapmakla suçluyor. Bu
denklem, çözümü zor bir denklemdir. Türkiye, hangi tarafı kazanmak
istese, öteki tarafı kaybediyor. Oysa o, haklı olarak her iki tarafı da
kazanmak istiyor. Bu mümkün olmadığı takdirde, bu defa kendisi de
kaybedecektir. ERMENİ DÜŞMANLIĞI BİTMEDEN SINIRI AÇMAK, TÜRK HALKINA VE AZERBAYCAN DOSTLUĞUNA İHANETTİR Şu
sıralarda Türkiye’nin ve Türkiye’yi yönetenlerin işi çok zor.
Türkiye’nin şimdi çok akıllı bir diplomasi izleyerek, her iki tarafı da
kaybetmemesi gerekiyor. Oysa Başbakan, ne kendi Meclis gurubuna, ne
Muhalefete, ne de Dış İşlerine danışmadan, her konuda kararı kendi
veriyor. Bu, çok yanlıştır. Bu konuda, halkımızın arzusu şöyledir. 1. Ermenistan, haksız yere işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmeden ve hayali soykırım iddialarıyla, toprak talebinden vazgeçmeden, Türkiye-Ermenistan sınır kapısı KATİYEN, ama KATİYEN açılmamalıdır. 2. Türkiye, dost bildiğimiz ve her isteğini yerine getirdiğimiz ABD’ ni, bu maksatla Ermenistan’a baskı yapması için mutlaka zorlamalıdır. 3. Böylece, Türk-Ermeni düşmanlığı, artık tarihe gömülmelidir. İki yıl sonra iktidardan gideceği anlaşılan AKP, Kıbrıs’ta yaptığı hataları, burada yapmamalıdır. Ve, bu “Obama Kazığı”, yenmemelidir. Başbakan ve iktidarı, ABD ve AB’ ye yaranmak için bunların aksini kabul ettiği takdirde hem Türk halkına, hem de Azerbaycan dostluğuna “ihanet” etmiş sayılacaktır. Muhalefet de, yattığı kış uykusundan artık uyanmalıdır. Türkiye, şimdi bıçak sırtında. Ancak, bu sorunun çözümü için, önemli bir fırsatı da eline geçirmiş durumda. Konuya, “vatansever” bir anlayışla yaklaştığına inanmak istediğimiz AKP iktidarı eğer aksini yaparsa, “ihanet” ya da “hıyanet” yakıştırması, ona az bile gelir. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.