|
||
Dinimizi Nasıl Yozlaştırdılar | ||
SARAY Haberi | ||
Allah’ın, Müslümanlara bahşettiği son din olan mübarek İslam Dini’nin, bu iktidar döneminde nasıl yozlaştırıldığını ve nasıl sömürüldüğünü, önceki Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, şöyle anlatıyor. Değerli okuyucularım, İlkokulu köyümde okumuştum. Mezun olduğum sene, babam beni köy camiinde açılan Kur’an Kursu’na gönderdi. İlkokul 4’cü ve 5’nci sınıfta okuduğumuz Din Dersi’nde verilen bilgilere ilaveten, Kur’an Kursu’nda bize, yüzünden Arapça okumayı da öğretmek istediler. Ortaöğretime başlayınca, kurs yarıda kaldı. Ne var ki, ilahiyatçı olmamakla birlikte İmam Hatip Liseleri’nde öğretmenlik yapmaya başlayınca, dinimi ve diyanetimi orada öğrenmiştim. Burada demek isterim ki, öğretmen olarak çalıştığım o dönemlerde siyasi iktidarlar, din ticareti yapar gibi siyaset yapmıyorlardı ya da çok az yapıyorlardı. Bu iktidar döneminde, işin suyunu çıkarırcasına üzerine gittiler ve din istismarını, siyasetlerine tam bir dayanak yaptılar. İşin hala farkına varamayan bu halk da, “dine hizmet ediliyor” zannına kapılarak, bu din istismarcılarına destek verdi ve vermeye devam ediyor. Ne var ki, bu yüce dini Allah yolunda değil de, siyaset ve çıkar yolunda kullananlar halkı kandırsalar da, yüce Yaradan’ı acaba kandırabilecekler mi? İşte, merak edilen ve insanı düşündüren bu. ALİ BARDAKOĞLU, NE DİYOR? Ali Bardakoğlu, bir ilahiyat Profesörü. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından araştırılarak seçilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirilmiş. Bu görev için ehil ve yeterli. Geniş ve önemli bir teşkilat olan Diyanet teşkilatını denetimi altına almış ve hem Müslüman halka, hem de yüce dinimize hizmet edebilmek için kollarını sıvamış. Halkın, “caka” dediği gösteriş peşinde değil. Gezmelere de öyle çok meraklı değil. Teşkilatına tahsis edilen paraları, çok iyi kullanmanın ve israfın önlenmesinin derdinde. Öyle, bir milyonluk zırhlı Mercedes arabalara binmeye de meraklı değil. İktidardakilerin, kendi isteklerine göre dini açıklamalar yapmıyor. Dinimizin emrettiklerini anlatmaya çalışıyor. Bu haliyle, iktidar onu giderek sevmiyor ve ondan kurtulmak istiyor. Yardımcısı olan bugünkü Başkan “İktidarın her isteğine evet” diyeceğini söyleyince, onun yerine Diyanet İşleri Başkanı yapılıyor. Bardakoğlu’nun binmediği milyonluk Mercedes arabaya, o biniyor. Şimdiki Başkan Mehmet Görmez’i de, bir vesileyle bu sütunlarda konuk etmiştim. Onu bir kenara koyup, giden Başkan Ali Bardakoğlu’nun son yaptığı açıklamaya bir bakalım. Prof. Bardakoğlu, aynen şöyle diyor; “İnsanları, deccal diye hedef gösteren, kerameti kendinden menkul, zihinleri bulandıran bir dinin yolundan mı gideceğiz? Yoksa, İslam Dini’nin açık seçik duru yolundan mı gideceğiz? 15 Temmuz, Türkiye’yi böyle bir yol ayrımına getirdi.” Bardakoğlu, devam ediyor; “Mehdici, Mesihçi yapılanmalar, enfeksiyon alanı oluşturuyor. Bu şartlar oluştuğunda, uluslararası gizli hesaplara girişiliyor. Mehdici, Mesihçi hareketler, İslam düşüncesinin enfeksiyon alanıdır. Bunlar, insanları peşinden sürükleyip, vahim olaylar ve ciddi tehlikeler üretebilir. Merdiven altlarında ve kapalı kapılar arkasında verilen dini eğitim sorun üretiyor. İlahiyat Fakülteleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı, merdiven altı bilgilere karşı iyi mücadele etmiyor. 15 Temmuz’u hazırlayan en önemli etkenlerden biri, kulaktan kulağa yayılan şifahi inançlardır. Diyanet’in daha dikkatli ve uyarıcı olması gerekiyordu. Sadece FETÖ değil, Türkiye’deki dini cemaatlerin hepsinin dikkatle izlenmesi gerekir. Bu durumdan çok kaygılıyım. Dini cemaatler, diyanet, siyaset ve eğitim alanına kaydığı takdirde, benzer sapmalar yaşanacaktır. 14 asırlık İslam tarihi boyunca hep böyle oldu. Uyduda, din adı altında istismar yayını yapan TV kanalları var. Anadolu’da yayın yapan Televizyon kanalları var. Bunların her biri sorunludur. Tüyler ürpertici dini telkinler yapıyorlar. İnsanların zihin dünyası alt üst oluyor. Ekranlarda sahte bal satanlar, bunlar kadar tehlikeli değil. Ramazan ayındaki dini programlar tam bir fecaat. Onları seyrederken, kahroluyorum. Türkiye’de çok satan dini kitaplar vahim durumda. Mesela, en çok satan 20 kitap var. 20’si de zihinleri alıp, başka taraflara savuruyor. Dinde eleştiri, doğru bilgi, rasyonalite olmadığı vakit, dini bağlılıklar insanları hayattan, dünyadan, akıldan ve izandan koparıyor. Yuva ve Anaokullarında çocuklara ölçülü dindarlık telkini yapılmalı, din eğitimi açık, şeffaf ve denetimli olmalıdır. 15 Temmuz olayından sonra, en fazla dini değerlerimiz zarar gördü. O sebeple, bir yol ayrımındayız. Geleceğe sağlıklı bir miras, bir nesil bırakamıyoruz.” Değerli okuyucularım; Ali Bardakoğlu, boş konuşan bir kişi değil. Söylediklerine hak vermemek elde değil. Televizyonlar yanlış, yanlı ve zararlı dini yayınlarla dolu. Zararlı dini yayınlardan başka sahte ilaçlar, peynir ekmek gibi satılıyor. “İdrisiye” adı altında muska satışları bile gırla. “FM (Fatih Medreseleri” adı altında yayın yapan TV kanalı, medreselerin açılmasını ısrarla istiyor. Yayıncıların, sahtecilerin ve satıcıların hepsi iktidara ve liderlerine toz kondurmuyor. Bardakoğlu’nun dediği gibi, herkes mehdi olma peşinde. Tuncer Çiftçi adlı şarlatan, Mehdi olabilmek için Gonca TV diye özel kanal açmış. Lüks içinde yaşıyor ve dua satıyor. Adnan Hoca lakaplı Adnan Oktar, yarı çıplak ve boyalı genç kızları ve erkekleri kurduğu TV kanalında göbek attırıyor. O da, mehdi olmak istiyor. Bu yüce din, giderek yozlaştırılıyor. Değerli okuyucularım ; Sözün kısası, görünen köy kılavuz istemiyor. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.