Moved Permanently

        Halkı, düpedüz kandırıyor. Seçim meydanlarında, iktidara karşı “muhalefet” yapıyormuş gibi davranıyor, öfkeli gibi konuşuyor. Kimi halk kitleleri ona inanıyor. İnananların çoğu, kendini “Ülkücü” olarak tanıtanlar. Yani, hedeflerinin Türklüğe ve Türk halkına hizmet olduğunu söyleyip, böyle bir idealin peşinde koşanlar. Onun “ikiyüzlü” olduğunu, bir türlü anlamıyorlar.

    Oysa, kendisine inanan bu insanların oylarını toplayan bu Devlet Bahçeli, söylediklerinin hepsini inkar eder gibi, hemen iktidarın tarafına geçiyor.

                     MARİFETLERİ(!) SAYMAKLA BİTMİYOR!

     Onun başarısızlığı ve kaypaklığı, merhum Bülent Ecevit’le kurduğu hükümette de belli olmuştu.

    O günkü iktidarı erken seçime sürükleyip, partisinin de baraj altında kalmasına ve bugünkü iktidarın oluşmasına, yine o sebep olmuştu.  O gün, bu gün görüldü ki o, bir muhalefet lideri gibi değil, hap AKP iktidarından yana göründü.

     Ona, “AKP’nin stepnesi, ve krikosu” dediler aldırmadı. “İktidar yandaşı değil, muhalefet lideri gibi ol” dediler. Yine aldırmadı. Partisinin içinden çıkan muhalifler, onu ısrarla ikaz ettiler ve yine aldırmadı. “O halde, kongreye gidelim dediler.” kabul etmedi.

     Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ ve Sinan Ogan  gibi, aklı başında partililer ona, ” Partiye zarar veriyorsun. Bırak artık, bu işi biraz da biz yürütelim. Partimizi, iktidara taşıyalım.” Dediler, ama ona da yanaşmadı. Onları partiden attırmakla tehdit etti ve kimilerini attırdı da.

     7 Haziran seçimlerinde, partisinin kazandığı  80 Milletvekili’ni,  kısa bir süre sonra yapılan seçimde 40’a düşürdü. Oyların yarısını kaybetti. Bu uyarıdan da, bir ders çıkarmadı ve her olup bitene gözünü kapayıp, kulaklarını tıkadı..

      Onu ikaz eden ilçe teşkilatlarını lağvetti. İlçe temsilcilerini, durduk yere görevlerinden aldı. Sağlığı bozuldu, ameliyat oldu yine aklı başına gelmedi ve AKP’ye destek olmaktan, bir türlü vazgeçmedi.

                              BAŞKANLIKTAN SANA NE?

       Partisinin ve teşkilatların, onu istememesine ve artık gitmesini istemelerine rağmen, partiyi bırakmadı. Kaybettiği mahkemeleri de dinlemedi. Mahkeme kararlarını uygulamadı. Yargıyı eline geçiren iktidardan hep “adli yardım” aldı ve böylece, kendisini devirecek kongreleri yaptırmadı.

    AKP’de, ona desteğini hiç esirgemedi. Ona karşı diyet borcunu hep ödedi. Ankara’yla ilintisi olmayan Sivas/Gemerek, Kastamonu/Tosya Mahkemelerinden kararlar çıkartıp,  ona hep destek verdi.

      Nasıl destek vermesin ki, 7 Haziran seçiminde iktidarı kaybeden AKP, onun sayesinde yeniden iktidar oldu. Onun sayesinde yeniden Meclis Başkanlığını aldı. Onun sayesinde, bütün engelleri aştı ve aşıyor da.

     O şimdi de, durduk yere Başkanlık Sistemi’nin gelmesini isteyerek, yine AKP’ye destek veriyor. Onun bu tavrına karşı AKP yeniden kolları sıvayıp, Başkanlığı getirmek istiyor.

     Ey ahali ! Nedir bu Devlet Bahçeli’den çektiklerimiz?  Ey ülkücüler ! Onu, bu haliyle  başınızda daha tutacak mısınız?

                                 BAŞKANLIK, GELİR Mİ?

     Gelirse, tamamen bu Devlet Bahçeli sayesinde gelir. Çünkü, Bahçeli, bu konuda  Anayasa’da yapılacak bir değişikliğe oy verecektir.

    Yani, 330 oyu o sağlayacaktır. 330 oyu bulan AKP, halkoylamasına gidecek, bu millet de başına gelecekleri düşünmeden, Başkanlık Sistemi’ne “Evet” diyecek ve olanlar olacaktır.

    “Bu millet” dediğimiz, % 50 civarında bir kesimdir. Başka oyları ve oyunları da hesaba katarsak ve özellikle Devlet Bahçeli’yi göz önüne alırsak, gelecek yıl Başkanlık tamamdır.

      Kendimi değil, çocuklarımın  ve ülkemin geleceğini düşünüyorum. Huzurlu, mutlu ve çağdaş bir dünyada yaşamak varken, bu ülkenin karanlığa gömülmesinden korkuyorum ve endişeleniyorum.

     Eh…ne yapalım? ”Arayan, Mevla’sını da bulur, belasını da…”