|
||
Türkiye de Rejim Değişikliği Olur mu | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Gidişat, onu gösteriyor. İktidarın, “din eksenli” söylemleri, uygulamaları ve şer’iat özlemi, böyle bir arayışın içinde olduğunu kanıtlamaya yetiyor. “Halkta da böyle bir temayül olmalı ki, iktidar buna cesaret edebiliyor.”demektir. Olursa, bu çok tehlikeli bir girişim olur. Kaybedeceğimiz bu eski günleri, kandille ararız. Geri dönüşü olmayan böyle bir yola girmekle, sarp bir ormanda, pusulasız biçimde yolumuzu şaşırmış/kaybetmiş gibi oluruz. Değerli okuyucularım; Merhum Osman Bölükbaşı, “Ticaretin bütün yönlerini araştırdım. En kazançlı ticaretin, din ticareti olduğunu gördüm.” diye boşuna dememiş. Çünkü, çok partili siyasete geçilen 1950’li yılların başından beri, mukaddes dinimiz, siyasete esaslı bir malzeme yapıldı. Bölükbaşı’nın dediği gibi, tam bir siyasi ticaret metaı oldu. Adnan Menderes’ten sonra gelen sağ iktidarlar, özellikle merhum Necmettin Erbakan’ın kurduğu partiler, tamamen din eksenliydi ve bu kutsal dinimizi olabildiğince sömürdüler. Erbakan’ın yetiştirdiklerinden olan şimdiki siyasilerin kurduğu ve ilk seçimde iktidara gelen bu parti de, “din odaklı” faaliyetlerinden ötürü, daha doğrusu “laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” için kapatılma noktasına geldiyse de, huyundan vazgeçmedi. Hatta, daha da ileri giderek, Türkiye’yi bir “Rejim değiştirme” noktasına getirdi. Kapatma davasını açan Yargıtay Başsavcısı mütalaasında; “Onlar, ılımlı İslam Devleti adı altında, bir“Şer’iat Devleti kurmak istiyorlar.” diyerek, partinin iktidarda olmasının, bu tehlikeyi daha da artırdığını söylüyordu. ALIN SİZE, KİMİ ÖRNEKLER İktidarın mayasını oluşturan önceki partinin lideri, şer’iat düzenini savunan tarikat liderlerini Başbakanlıkta toplayıp, onlara yemek verdi ve büyük yakınlık gösterdi. Verilen tepkilere ise, hiç aldırış etmedi. Partinin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve Başbakanı yargılandığı mahkemede, “Referansım İslam” dedi ve ceza aldı. Parti, iktidara geldi. Kısa süre sonra, laik devlet düzenine aykırı davranışlarından ötürü kapatma davasıyla karşılaştı. Yüksek mahkeme kapatmadıysa da onu, “dini faaliyetlere odak” olarak gösterdi ve yüksek para cezası verdi. Onlar, özellikle seçim dönemlerindeki propaganda faaliyetlerinde, hep siyasi söylemleri kullandılar. Hatta, partinin lideri bir seçim meydanında kutsal kitabımızı çıktığı sahnede eline alarak, halkımızın çok duyarlı olduğu dinimizi kullandığına dair çok somut örnekler verdi. İktidar partisinin bir Milletvekili, “Benim liderim, Allah’ın bütün vasıflarını taşıyor.” diyerek, hiç korkmadan Allah’a “şirk” koştu. Partinin lideriyse, bu saçmalığı kabullenir gibi, hiç sesini çıkarmadı. İktidar partisi, bütün dini cemaatlerle kol kola yürüdü. Onların faaliyetlerine büyük kolaylıklar gösterdi. En sonunda birisiyle kavgalı olup, onun darbe girişimine maruz kaldı. Kimi televizyon kanallarında, dini içerikli ve din sömürüsü amaçlı yayınlara izin verdi ve hala veriyor. Bu yayınlarla, laiklik ilkesi kasten hırpalandı, hırpalanıyor. O kadar ki, bir meczup çıkıp kendisini “Mehdi” ilan ediyor ve halka “Dua” satıyor. Kendini, ermişlerden sayıp, halkı inandırıyor ve kandırıyor. Dua ve muska satan, başkaları da var. Bir başkası çıkıp, dini söylemlerle program yapıyor, yaptığı şarkılı-türkülü çalgılı programlara genç ve güzel kızları yarı çıplak vaziyette çıkarıp, onları dans ettiriyor. Konuşmalarıyla, onlara adeta sulanıyor. Başörtüsü, dini bir zorunlulukmuş gibi halka telkin ediliyor, her kademedeki devlet dairelerinde çalışan bayan memurların da, başörtülü olması zorunlu kılınıyor. Dini eylemler ve söylemler Meclis çatısı dahil, devlet dairelerinde ve her yerde, bir referans olarak kabul ediliyor. Ülkenin temelini atan kahramanlar, laik düzeni getirdikleri için “dinsiz” gibi gösteriliyor ve onları halkın gözünden düşürmeye çalışıyorlar. Bir televizyon kanalı “Fatih Medreseleri” adıyla laikliğe aykırı yayınlar yapıyor. Dini kılıklı ve kisveli bu kişiler, geçmişteki bu medreselerin, bir an önce açılmasını istiyorlar. Şeyhlerin, müritlerin, dervişlerin ve dini sömürenlerin mekan edindiği tekke ve zaviyelerin yeniden açılması için, girişimler ve planlar yapıldığı söyleniyor. Kendini tarihçi olarak tanıtan ve kırmızı fes giyerek televizyonlara çıkan bir kişi, laikliğe düşman gibi davranıyor. Tarihi gerçekleri çarpıtıyor. “Keşke, Yunanlılar galip gelseydi de, şer’iat gitmeseydi.” diyor. Bu cesareti kimden aldığını da, belli ediyor. Ve bu kişi, Cumhurbaşkanı’nın sofrasında, onunla yan yana oturtuluyor. Devlet adamlarının, Cuma namazlarına alayişli gidişleri, Padişahların “Cuma selamlıkları” gibi, yandaş televizyon kanallarında gösteriliyor. 9 yıl öğretmen olarak görev yaptığım ve karşı olmadığım İmam Hatip Okulları’nın sayısı giderek artırıldı ve artırılıyor. Okullar, alenen İmam-Hatipleştiriliyor. İhtiyaç karşılandığı için, bu okullardan artık din görevlisi yetiştirilmiyor, kafa değişikliği yapılıyor. Modern çağın gereklerine uygun hareket edilmiyor. Batı medeniyeti yerine, Ortadoğu’nun şer’iat zihniyeti örnek ve model alınıyor. Ülkenin yönü garb’a değil, şark’a doğru çevriliyor. PEKİ, ŞER’AT GELEBİLİR Mİ? Değerli okuyucularım; Başta dost bildiğimiz Birleşik Amerika olmak üzere batılı ülkeler, Türkiye’ye öncelikle “Ilımlı İslam”ın gelmesini ve ülkenin bir “Din devleti” ne dönmesini, ısrarla istiyor ve merakla bekliyorlar. Ortadoğu’da, laikliği seçen güçlü bir İslam devletinin olmasını, katiyen istemiyorlar. Şer’iat düzeninin gelmesini savunanlar da, işte bundan cesaret alıyorlar. Oysa Türkiye, yaşadığı “laik düzen” sayesinde bu günlere geldi. Tekrar geri dönmesi, ülkenin yakın bir geçmişte yok olması ya da Ortaçağın karanlıklarına gömülüp, halkının perişan olmasıdır. Durduk yere, Başkanlık denemesi, bunun başlangıcı olacaktır. Türk halkının, geçmişe ve o karanlık günlere dönmesi, artık beklenemez. Ancak, beyinleri kolay yıkanabilen insanlar ve onların yetiştirdikleri var. İktidarın bütün yanlışlarına, yolsuz ve başarısız icraatına rağmen hala tek başına hükümet olması ve sürekli seçim kazanması, insanı düşündürüyor. Yazımın başına döner de, “Türkiye’de bir rejim değişikliği, olur mu?” diye sorarsak, eceline susayanlar, bir cami duvarı bulurlar elbette! |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.