Her Eylül geldiğinde bir hüzün kaplar içimi… Bazı geçmiş olayları anımsayıp ''daha dün gibi '' deriz. Bazıları ise tarihin denizlerinde kaybolmuşlardır. Hatırlamak bile istemeyiz ,
12 Eylül 1980
Bir çok kişi o dönemi unutmuş olabilir.Ama biz unutmadık , unutmayacağız.
Ne unuturuz … Ne unuttururuz … Ne de affederiz … Türkiye darbelere , askeri müdahalelere , muhtıralara , siyasal idam ve cinayetlere alışık bir ülke. Kaç tanesini yaşadık, gördük . Hepsi ''ÇOK ACIYDI '' Hepsi derin ve hazin izler bırakarak geldi geçti. Kimileri ders çıkardı yaşananlardan , kimileri ise doğru bildiğini okumaya devam etti.
Yakın çağdaş tarihimizin ''KEPAZE'' sayfalarını oluşturan bu kopuşlar herhalde TÜRKİYE'NİN '' DEMOKRASİ '' ve ''HUKUK'' yolunda ödemek zorunda olduğu bedellerdi.
12 Eylül 1980 Bu sözcük bana hep '' İNSANIN DAYANDIĞINA DAĞLAR BİLE DAYANMAZ .'' özleyişini çağrıştırır. Hatta benim ve benim gibi 12 Eylül mağduru olanların yaşadıkları bunu bile çağrıştırmaz , çağrıştıramayacak yoğunluktadır.Çünkü ; '' ACI '' ve '' AŞAĞILANMANIN '' değil dağların insanların bile dayanamayacağı acıları vardır. İşte 12 Eylül , 12 Eylül işkenceleri, sıkı yönetim mahkemeleri o uçta duruyor. Engerek yılına gibiydi. 12 Eylül akıtıyordu zehrini insanların damarlarına. O günkü koşullara hala bir ad bulabilmiş değilim. Neydi o koşulların adı acaba ? Toplama kampı mı ? Ceza evi mi ? Yoksa tutsaklar alanı mı?
O günkü koşulların adı neydi bilemiyorum ama o alanlarda tam 113 günüm geçti. Darbeciler tarafından meslekten atılarak da 10 yılım gitti.
12 Eylül 1980 darbesi Amerika'dan icazet alarak ülkenin yönetimine el koyan Evrensel paşa ve arkadaşları kendilerini KADİR-İ MUTLAK ( tek otorite ) olarak ilan ettiler. Yasama , yargı ve yürütme erklerini kendilerine topladılar. Atatürkçülük maskesi altında olmadık rezillikler yaptılar . Kimdi bunlar ? Bilmeyenler için söyleyelim , bilenlere de anımsatalım bu beşibiryerdeleri. 1 . Genel Kurmay Başkanı Or General Kenan EVREN
2. Kara K. Komutanı '' '' Nurettin ERSİN
3. Hava K. '' '' '' Tahsin ŞAHİNKAYA
4. Deniz K. '' Amiral Nejat TÜMER
5. Jandarma Genel '' General Sedat CELASUN İŞTE BEŞİBİRYERDELER… Anti komünizm hislerine tutulmuş cuntacılar. ''SOL''u buldozer gibi ezip geçtiler ve bu dünyadan göçüp gittiler. Taşıyamayacakları günahlarıyla gittiler , geriye bıraktıkları enkaz kaldı.
SEVGİLİ GENÇLER ;
Sinemalarda , televizyonlarda '' NAZİ '' filmlerini izlemişsinizdir. 12 Eylül mağduru olanların yaşadıkları o NAZİ filmlerine bile benzemez. 12 Eylül işkence haneleri , sıkı yönetim mahkemeleri 12 Eylül darbesinin en korkunç yüzüdür. Oralarda yapılan işkencelerin , edilen küfürlerin hiç birisini yazamıyorum buraya. Hem terbiyem müsaade etmiyor , hem de duyduğu zaman çocuklarımızın terbiyesi bozulabilir. Bunlar yazılacak şeyler değil. Ama bunlar yaşandı. Çok yoğun biçimde yaşandı. Daha kötüsü ; Nazi subaylarından daha kötü , daha beter ''İŞKENCECİLER '' bütün bu yaptıklarının hesabını vermemiş olarak aramızda dolaşıyorlar , işlerini hallettikten sonra Türkiye'nin her yerine dağıldılar. Kendi insanlarına işkence yapanlara yaptıklarının hesabı sorulmadı. Sorulamadı… O günün en büyük sol siyasal partisi SHP(Sosyal Demokrat Halkçı Parti ) idi. Sol hareketler SHP'nin güçlü olması için çaba harcadı.Seçimlerde desteklediler. 1987 yerel seçimlerinden önce SHP genel başkanı rahmetli Erdal İNÖNÜ '' DARBECİLERDEN HESAP SORUCAĞIZ '' dedi . Tüm işkence mağdurları ve ilericiler SHP'de kümelendiler.SHP yerelde tüm yönetimleri aldı. Yerelde iktidar oldu. Bu kez Erdal İNÖNÜ ; '' genelde iktidar olalım o zaman hesap sorucağız '' dedi. 1991'de genel seçimlerde koalisyon kurarak (Doğru yol - SHP) iktidar oldular . Tüm ilericiler ve işkence mağdurları hesap sorulmasını beklediler . Bırakın hesap sormayı darbecilere '' AF '' çıkardılar. Onu da bırakalım. SİVAS MADIMAK HOTEL' inde 35 aydınımızın gericilerce yakılmasını seyrettiler.
12 Eylül darbesinden sonra hissettik , yaşadık ve gördük ki bu darbelerden en çok öğretmenler ve gençler zarar gördü. Siyasilere bir şey olmadığını gördük. Onlar , yani işkenceciler içimizde ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.Onlar belki komşumuzdur , belki bir market işleticisidir.Belki yemek yediğimiz bir lokantanın sahibidir.Belki çalıştığınız fabrikanın müdürüdür.BELKİ HER YERDELER. Ama biz onların kim olduğunu bilmiyoruz.
Biliyor musunuz ? İşkencede bir çocuğu öldürmüş birisini seviyor olabilirsiniz . İşkencecinin biriyle evlide olabilirsiniz.Sizin dedeniz işkence seanslarını yönetmiş de olabilir. Ama bunu bilmiyorsunuz. Çünkü bunu sormadık sordurtmadılar. O en önemli soruyu '' SİZ 12 EYLÜL'DE NEREDEYDİNİZ ? '' Hasan öğretmen ve onun gibi işkence görenlerin çocukları babalarının 12 Eylülde nerede olduğunu çok iyi biliyorlar.Ama işkence yapanların çocukları daha babalarının , dedelerinin nerede olduğunu bilmiyorlar. İşkence yapanların çocukları daha babalarına , dedelerine soramadılar ; '' BABA - DEDE SEN 12 EYLÜL'DE NEREDEYDİN? ''
Sevgili Gençler Lütfen babalarınıza , dedelerinize şu en önemli soruyu sorun ;
''BABA - DEDE SEN 12 EYLÜL'DE NEREDEYDİN ''
Sevgili gençler, sizler de babalarınızın ve dedelerinizin nerde olduğunu biliniz!...
KAVACIKLI HASAN ÖĞRETMEN
|