Avrupa'yı gezenler bilirler, parkların ne kadar önemli olduğunu. Parklardaki ağaçların güzelliğini ve yeşilin hakim olduğu bir dünyayı düşünün. Televizyonlardan izliyoruz, parklar kimi şehirlerde, şehri ikiye ayırmış gibi, ancak şehrin iki yakasını bir araya getirerek, bölgede ayrı güzellik yaratmıştır. İki yakanın arasında bir de akarsu varsa, işte o zaman görmek gerekir oluşan manzarayı. Kimi şehirlerde ise akarsu yoksa, bir de bakarsınız suni bir göl şehrin merkezine yerleştirilmiş, çevre yine ağaçlarla donatılmıştır. Hatta bazılarında, tabii ya da sonradan oluşturulan ormanlar bile vardır. Parklar ve ağaçların yokluğu, günümüzde sanayileşmiş kentlerle birlikte, yok olmaya mahkum edilmiştir. Özellikle ormanların yok edilmesi ile birlikte, her tarafta beton yığınların oluşması nedeniyle yok edilen yeşillik, parkların da o özelliğini ve güzelliğini bitirmiş gibi. Kentlerin sanayileşmesi ile birlikte insanlar, çeşitli nedenlerle göç ederek daha büyük şehirlerde yaşam mücadelesine başladılar. Bu hızlı şehirleşme “şehir kültürü”nü de beraberinde getirse de, yok olan yeşil doğayı mumla aratıyor. Büyük şehirler, insanların bir yandan geçimlerini sağlamaları için iş imkanları sağlarken, öte yandan onların doğadan ve doğallıktan uzaklaşmalarına neden oluyor. Buna çare bulmak adına şehirlerin en merkezi yerlerine yeşil alanlar/ parklar kurulsa da, ilçemizde halen park kültürünün oluşmamasının, en büyük eksikliğimiz olduğu görüyoruz. Var olan parklarımızda, bakımsızlık sebebiyle doğal hayat can çekişme noktasına gelmiştir. Şimdi, toplum olarak kendimizi haklı gösterip, parkların bu duruma neden düştüğünün ve kimler tarafından düşürüldüğünün, yani suçlunun arayışı içindeyiz. Parklar, yani büyük şehirlerde birer akciğer işlevi gören bu yeşil alanlar, insanların şehir merkezinde doğayı hissedebilecekleri yegane yerler olarak, yıllar içinde daha çok önem kazandı. Parkların, büyükşehirlerde insanların nefes almalarını, stres dolu şehir hayatından bir nebze uzaklaşmalarını sağlayacak önemli buluşma noktaları haline getirilmesi bir türlü yapılamıyor. Parklar, şehirlerin aynası gibidir ve o şehir hakkında önemli bilgiler verir. Bu parklardan birinde oturup gözlemleyerek geçireceğiniz birkaç saat, size o şehre ve sakinlerine dair ipuçları da sunar ve şehri daha iyi tanımanızı sağlar. Parklar, şehirlerde insanların rahat nefes almalarını sağlar. Şehrin içinde yer almasına rağmen onlar gürültüden, karmaşadan, düzensizlikten uzaktır. Parklar, şehir dışına çıkamayan insanların imdadına koşar. Büyük şehirlerde yaşayan insanların psikolojileri, az gürültülü olan diğer şehirlerde yaşayan insanlara göre daha kolay bozulabildiği için, parkların getireceği toplumsal birliktelikler, buralarda daha güzel yaşanır. Parklar, dış dünyada böyledir ve hepsi bu amaçla kullanılmaktadır. Oysa bizim ülkemizin birçok bölgelerinde olduğu gibi, ilçemiz de de manzara orta da. Tekraren ifade edelim ki Parklar, aynı zamanda sosyal alanlar olarak da oldukça sık kullanılan yerlerdir. Çocukların ve ailelerin sosyalleşmeleri için en uygun alanlar arasında yer almaktadır. Parklar, şehirde yaşayan her türden insana hitap ettiği için zengini, fakiri, genci, yaşlısı toplumsal anlamda eşitliğin doğal olarak yaşandığı mekanlardan biridir, diyebiliriz.
İLÇEMİZDEKİ PARKLARIN DURUMU Saray, merkezi 24 bin nüfuslu bir ilçe. Coğrafi yapısı itibariyle, ormanlarla çevrili güzel bir ilçe konumunda. Ancak tabiat güzelliğinin yeterli olmadığı gibi, var olan güzelliği de yok etme çabası sürerken, suni bir doğal hayat yaratmak için bile, hiç bir mücadelenin yapılmadığını görüyoruz. Yerel yöneticilerin diğer hizmetler de olduğu gibi, parkların da düzensizliği ve bakımsızlığı konusunda ilgileri pek zayıf. İlçe içinde yer alan parklar mimarisiyle, ağaçlarıyla ve kendine has özellikleriyle, ilçemize gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekerken, yerel yöneticilerin bunları biraz daha güzelleştirmek için gayret göstermeyip görmezden gelmelerini, gözlerinin iyi görmediğine bağlıyoruz.
|