Padişahın biri: – Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim, demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana. Ama kral hepsine bir cevap buluyormuş. – Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü. – Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii! – Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar! – Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii! – Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü! – Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir. Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş. – Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!
BİR BİLGİYE SORMUŞLAR:
“Nasıl insan oluruz?” “Üç adım atlama gibi.” diyerek devam etmiş bilge: “En başta, sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir, insanlığa attığın ilk adım budur… Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun.” Her konuda duyarlı olmayı öğrenmek bizi insan yapan en önemli özelliğimizdir. Bunu öğrendiğimizde aslında çok büyük bir değişim yaşamış oluruz. www.gencogrenci.gencgelisim.com
TEMBELLİK EDECEĞİNE ÇİFT SÜR Nasreddin Hoca sabah namazını kıldırmış evine gelmiş, Hanımına : - "Hatun, ben azcık divanda uzanıp, sonra kalkıp çift sürmeye gideceğim, bir saat kadar sonra beni kaldır." Demiş. Bir saat sonra Hanımı arada bir Hocaya seslenmiş. Bakmış hoca tembellik ediyor : - "Efendi" demiş, "bugünkü uyuşukluğunla kaplumbağalar bile seni geçti." Hoca hareketlenmiş, hazırlanmış, tarlaya varmış. İşe koyulmuş. Çift sürerken pulluğun önünde bir kaplumbağa görmüş. Kımıldamadan öylece durup duruyor. Devam etse kaplumbağayı canlı canlı toprağa gömecek. Seslenmiş : - "Hey kaplumbağa" demiş, "bakıyorum buraya benden evvel gelmeyi becermişsin; Amma, öyle tembellik edeceğine bana bak da çift sürmesini öğren !"
|