Savaş olmaz eğer sen istersen. Eğer sen istersen tozu dumana katarsın, Çaresiz dert, çözümsüz hastalık kalmaz. Silinmeyen derin izler bırakırsın eğer sen istersen? görüyorum ki istemiyorsun. Gününün yarısını dedikodu ve chat yapmakla, diğer yarısını da magazin programlarını izlemekle geçiriyorsun. Sence hakkını veriyor musun aldığın oksijenin. Sence yakışıyor mu bu sana. "Ben tek başıma ne yapabilirim ki?" diyorsun, sürekli aşağılıyorsun kendini. Bunu yapma ve unutma! dünyayı daima bir kişi değiştirmiştir. Tarih kitaplarında yazan doğru değil! parayı lidyalılar bulmadı. Parayı bir tane zavallı lidyalı buldu ve dünyayı değiştirdi. Yazıyı da sümerler bulmadı aslında. Belki de sümüklü bir sümerli buldu yazıyı ? dünyayı hep bir kişi değiştirdi. Sana, bana benzeyen bir kişi. Şimdi bi daha düşün! kendini düşün! sen de bir kişisin, tıpkı Einstein gibi, Newton gibi, hatta Fatih gibi, Kanuni gibi, Atatürk gibi bir kişisin. Seni engelleyen ne peki? Hani sen ezelden beridir hür yaşamıştın, hani kükremiş sel gibiydin, bendini çiğner aşardın, enginlere sığmazdın hani? hani sana zincir vuracak bir çılgın tanımıyordun. Ne oldu? sana ne oldu? Kendi kendine zincirler vurdun! "Ben tek başıma ne yapabilirim ki?" dedin, diyorsun! hadi kendine gel, yeniden hatırla ve sonsuza kadar unutma! Sen "o"sun! Sen dünyanın en akıllı insanısın!
DELİK DEŞİK OLMUŞ
Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Askerlerden birisi, en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye siperden çıkaramayacağı gibi bir ateş altındaydılar. Asker teğmenine koştu hemen: "komutanım, bir koşu arkadaşımı alıp geleyim mi?" "delirdin mi?" der gibi baktı teğmen. "Gitmeye değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın! Ama asker o kadar ısrar etti ki, teğmen izin vermek zorunda kaldı. "Peki, dene bakalım!" asker yoğun ateş altında fırladı siperden ve mucize eseri, arkadaşının yanına kadar gitti, yaralı arkadaşını sırtlandığı gibi taşıdı. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, koşup yaralıya bir göz attı ve nefes nefese bir kenara yıkılmış askere döndü: "Sana hayatını tehlikeye atmaya değmez, dememiş miydim! bu zaten ölmüş." "değdi komutanım, değdi!" dedi asker. "Nasıl değdi, arkadaşın zaten ölmüş, görmüyor musun?" "yine de değdi komutanım, çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu ve onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için. sonra hıçkırarak, arkadaşının son sözlerini tekrarladı: "geleceğini biliyordum!" Kaynak: Ders Alınacak Hikayeler Kalın Sağlıcakla.
SAHURU DA YEMEZSENİZ
Nasreddin Hoca'nın, ailece oruç tutmayan bir komşusu varmış. Ama adam hep sahur yemeği hazırlattırır, çocuklarını da sahura kaldırır, hep beraber yerlermiş. Sonunda karısı dayanamamış. Hocaya danışmaya gitmiş; - "Bizde ne kocam, ne ben ne de çocuklardan oruç tutan kimse yok. Kocam ısrarla bana güzel yemekler yaptırıyor, hep beraber sahurda yiyoruz. Oruç tutmadığımıza göre ne diye her gece sahura kalkalım ?" - "Öyle konuşma hanım" demiş Hoca , "namaz kılmıyorsunuz, oruç tutmuyorsunuz, sahur da yemezseniz Müslümanlığınız nasıl belli olacak !"
|