Dört mum yavaşça yanıyordu. Ortam çok yumuşaktı ve konuştukları duyuluyordu. İlki söyledi: ''Ben barışım!" Artık kimse benim yanık kalmamı sağlamıyor, sanıyorum söneceğim. " Alevi hızla azaldı ve bütünüyle söndü. İkincisi söyledi: ''Ben inancım!" Neredeyse herkes benim artık gerekli olmadığımı düşünüyor, O nedenle daha fazla yanık kalmama hiç gerek yok.'' Konuşmayı bitirdiği zaman, bir rüzgar hafifçe esti ve onu söndürdü. Üzgünce üçüncü mum sırası gelince konuştu: "Ben sevgiyim!" Yanık kalmak için artık gücüm kalmadı. insanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı. kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular. " Ve hiç zaman yitirmeden söndü. Ansızın... Bir çocuk odaya girer ve üç mumun yanmadığını görür. "Neden yanmıyorsunuz sizin sonuna kadar yanmanız gerekir. " Bunu söyleyerek, çocuk ağlamaya başlar. Ardından dördüncü mum söyler: "Korkma ben hala yanıkken diğer mumları yeniden yakabiliriz. "Çünkü ben umudum!"
İYİ NİYET
Devesiyle çölde gezen bedevinin bir tanesi, dinlenmek için devesini durdurduğunda, o günü için ve ülkesi için hiç bir şeyin ters gitmemesi adına allah'a dua ediyormuş. Bir anda karşısında kendisine doğru yaklaşan bir adam görmüş. İyi niyetinden olsa gerek, adamla ilgili kotu bir şey düşünmemiş. Susuzluktan dudakları kuruyan adam, bedeviden su istemiş. Bedevi devesindeki çıkışında kalan son suyunu çıkarıp adama uzatmış. Suyu içen adam bedeviyi hızla iterek, deveyi aldığı gibi kaçmaya başlamış. Bedevi adamın arkasından sakin bir ses tonuyla su şekilde seslenmiş: -Tamam deve senin olsun ama senden bir ricam var. Sakin deveyi benden alıp kaçtığını kimseye anlatma, demiş. Bu tuhaf isteğe şaşıran adam duraklamış ve bedeviye nedenini sormus. Gayet iyi niyetli bir bicimde bedevi: -Eğer anlatırsan, bu her yere yayılır ve insanlar bir daha çölde muhtaç birine yardim etmezler, demiş...
KAZAN DOĞURDU
Kasabada tefeci bir adam varmış. Başı sıkışan birine para verirse getirdiği güne göre faizini hesaplayıp alırmış. Günün birinde bir komşusu bu tefeciden büyük kazanını emanet istemiş. Almış. İşini görmüş. İade ederken de içine bir küçük kazan koymuş. Sahibi emin olmak için sormuş. - "Bu tencere ne?" Komşusu; "Senin kazan doğurdu" deyince hemen sahiplenip tencereyi almış. Birkaç zaman sonra komşusu yine büyük kazanı emanet istemiş ve almış. Kazanın sahibi aradan on - on beş gün geçtiği halde kazanının geri gelmediğini görünce, kazanını istemiş. - "Kazan öldü" diye bir cevap almış. Hiddetlenmiş. Mahkemeye kadıya başvurmuş. O sıralarda N. Hoca , Kadı'lık görevi yapmakta imiş. Davalı ve Davacıyı dinledikten sonra : - "Senin kazan, doğuran kazan olduğuna göre ölmesi de gerekir," diye hükmetmiş. Adam hiddetle: - "Hiç kazan ölür mü kadı efendi ?" deyince: Kadı N. Hocamız cevabı yapıştırmış; - " Doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne neden inanamıyorsun ? ..."
|