Moved Permanently

    Değerli okuyucularım;  Rus uçağının düşürülmesi ve pilotunun öldürülmesi, yağmurdan önceki fırtınaydı. Dönemin Başbakan’ının, “Emri ben verdim. Gerekirse yine emir veririm.” gibi, laflar edip Ruslara meydan okuması, erken öten horoza benzedi. Horozun başı tehlikeye girerken, Rusya ile Türkiye iyice papaz oldular.

    Bu durumdan Rusya da zarar gördüyse de, esas zararı biz gördük. İkili ilişkiler tamamen bozulurken, ekonomik zararlar, en çok bizim hanemize yazıldı. İhracatla birlikte, turizm faaliyetleri de dibe vurdu. Büyük zarar ettik.

    Adamın adını “Celal” koydular diye herkesle celallenmeye başlayınca, değiştirip “Mülayim” yapmışlar ve önünü, ancak o zaman alabilmişler.

      Doğru olan şu ki, insan yutamayacağı lokmayı ağzına almamalıdır. Rus Devlet Başkanı ile bizim Cumhurbaşkanı’nın buluşması çok iyi oldu. Bu yazımın kaleme alındığı sırada, görüşmenin neticesi henüz belli olmamasına karşın, iyi bir netice alınacağa benziyor.

      Putin’in ayağına kadar gitmek ve özür diler gibi alttan almak hoş olmasa da, Atatürk’ün “Yurtta ve dünyada barış” ilkesine çok uygundur.

                                       SURİYE MESELESİ

     Bu buluşmada, Suriye konusunun da ele alınacağı anlaşılıyor. Tayyip Bey her ne kadar, “Suriye, Esadsız olmalı” dese de, Rusya katiyen öyle düşünmüyor. Bu durumda Suriye “Esadlı” olacak ve Tayyip Bey, eninde sonunda bunu kabul edecektir. Etmelidir de.

     Ve Tayyip Bey, bundan sonra büyük lokmalar yutsa da, büyük laflar söylemeyecektir.  Çünkü, her şeyden önce ülkemizin itibarı ve çıkarı söz konusudur.

     Suriye’nin eski haline dönmesinin, bizim için sayılamayacak faydaları vardır. Nasıl mı? İşte kısaca;

      Suriyeliler geri döneceği için, şimdiye kadar yapılan 30 milyar liraya yakın harcamalar, bundan sonra ortadan kalkacak. Türkiye’nin iç huzuru ve  güvenliği sağlanacak, evrensel mülteci sorunu azalacak, iş bulmakta güçlük çeken vatandaşlarımız biraz olsun ferahlayacak ve halkımız huzur bulacaktır.

      Hükümet, bunları bilmiyor mu? Tabii ki biliyor.  Bu durumda, aksini neden düşünsün?

              Darbe Başarılı Olsaydı!

    Dün akşam bir TV kanalında, 45 yıllık Fethullahçı Latif Erdoğan adlı kişiyi dinledim. Program, gece yarısına kadar sürdü.

     Adam, “İtirafçı” olup, içindekileri boşalttı. Ne kadar doğru söylediğini bilemeyiz, ancak söyledikleri korkunçtu.

     En fazla dikkatimi çekense, “Darbe başarılı olsaydı, Fethullah Gülen Amerika’dan gelecek ve kendisini Halife olarak ilan edecekti.” demesiydi.

     İtirafına devam ederek, “Bu arada, kendisini kabul etmediği takdirde, İran’ın dini liderine de biat ettirmek için, İran’a savaş açabilirdi.” dedi.

     Görüyor musunuz, tehlike ne kadar büyükmüş!

     İtirafçı böylece, Fethullah Gülen’in son ve 117’nci İslam Halifesi olan Abdülmecit Efendi’den sonra,  118’ci Halife olmak istediğini söylemek istiyordu.