Moved Permanently

    Onun adını bilmeyen yok, “Bonzai”. Sentetik bir uyuşturucu. Bulunması da, satışı kadar kolay. Özellikle, yeni yetişen nesil, bu illete çok meraklı. Yüksek öğrenim gençliği arasında sıkça kullanıldığı söylenen bu madde, daha sonra Ortaöğretim’e de sıçradı. İlkokul çağındaki kimi öğrencilerin kullandığı söylense de, bebeklere henüz  bulaşmadı.       

    Şakası bir yana, bu illet ortalığı kasıp kavuruyor. Küçük bir kasaba görünümündeki ilçemizde bile, satışı ve kullanımı her geçen gün artıyor.

   Kimi aileler, çocuklarının bu illete yakalanmasını gizleseler de, kimileri çare bulabilmek için yakınıyorlar ve çocuklarını tedavi ettirmek için çırpınıyorlar.

                          EMNİYETLE KONUŞTUM

    Bu pisliğin ortadan kaldırılması için, Kaymakamlık ve özellikle İlçe Emniyet Müdürlüğü duyarsız kalmadı.

   Geçtiğimiz yıl, Saray İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün tertibiyle, kamu yöneticilerinin de katıldığı, halka açık aydınlatıcı bir konferans düzenlendi.

   Bu illet hakkında, katılanlara ve halka bilgi verildi. Önlenmesi için yapılan çalışmalar anlatıldı. Emniyet Birimlerinin olayın üstüne gittiği ve satıcıların ısrarlı bir biçimde takip edildikleri anlatıldı. Ancak, bütün söylenenlerin sözde kaldığı görüldü.

    Görüldü ki, satıcılar eylemlerine devam ederken, alıcılar da kafa bularak, bu illete daha sıkı sarıldılar.

  Bendeniz de, iki önceki  İlçe Emniyet Müdürü ve halefi olan Müdür ile etraflı bir biçimde bu konuyu konuştum.

   Müdürler, bu illetin ve özellikle satıcıların takibinin, yakalanmalarının, haklarında yasal işlem yapılmasının, görevlerinin önünde geldiğini ve savaşlarının aralıksız sürdüğünü söylediler.

    Bu derde bulaşanların kimi aileleriyle ve kimi kendileriyle de görüştüm. Kullananlar, başladıklarına pişman olduklarını ve bırakmak istediklerini söylediyse de, değişen bir şey olmadı ve kullanmaya devam ettiler.

    Halkın sağlığını korumak, devletin öncelikli görevidir. Kamu düzenini sağlamak da, mülki idarenin dolayısıyla Emniyetin öncelikli görevidir.

    Kamu otoritesi, “Biz, bu konuda her türlü tedbiri alıyoruz.” dese de, almadıkları, bu illeti satanların rahat hareket ettikleri, haklarında yapılan yasal işlemlerin hiçbir şekilde caydırıcı olmadığı ve marifetlerine (!) devam ettikleri anlaşılıyor.

                            TAKİBİ, ÇOK MU ZOR?

   Değerli okuyucularım; Bu illetin yayılmasının takibi ve önlenmesi hiç de zor değil. Çünkü, satıcıları kolayca bulunabiliyor. Ne var ki, yakalandıklarında; “Biz, satıcı değil, içiciyiz.” diyorlar ve Emniyet  ya da Adalet, bunlara inanıyor.

  İçici olan satmaz, sadece alır. Bunlarsa satıyorlar, yani bunun ticaretini yapıp, bol para kazanıyorlar. Halkın zehirlenmesi ve sağlığını kaybetmesi, onların umurunda bile değil.

   O halde, bu kişilerin sözlerine neden itibar ediliyor? Bu kişilere karşı, neden caydırıcı bir tedbir uygulanmıyor?

        KAYMAKAMLIK VE İLÇE EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

   Bu illetin def edilmesinin tek sorumlusu ve yetkilisi, İlçe Kaymakamlığı ve onun emrindeki ilçe Emniyet Müdürlüğü’dür.

    Biri diğerine bağlı bu iki birimin, görevini gereği gibi yaptığı söylenemez. Halkın inancı ve düşüncesi böyle.

      Halk, bu illetten feryat ediyor. Halk, bunu önleyecek bir otorite arıyor. İlçemize geçen yıl atanan, ancak hizmetiyle sesini fazlaca duyuramayan Kaymakam Alp Arslan’ın, bu felaketin üstüne  süratle gitmesi, yeni atanan İlçe Emniyet Müdürü Ekrem Çiçek’in  de, yapılacak öncelikli  işlerinin içine bu konuyu alması  ve bu illetin artık kökünün kazınması gerektiğini, halkımız ısrarla söylüyor ve bunu yetkililerden bekliyor.

   Bu illeti ortadan kaldıramadıkları takdirde,  buna gücü yetecek başka yöneticilerin bulunabileceğini, halkın umudunu kaybetmemesi gerektiğini, buradan ifade edebilirim.