Moved Permanently

      Değerli okuyucularım, kısa sürede postalanan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Vize işi tamam. En geç, Haziran ayı sonunda halkımız Avrupa’ya vizesiz gidecek.” Demişti.

      Konuşan, koskocaman Başbakan’dı. Sözüne inanmak gerekirdi, biz de inandık.

      Haziran ayı geldi çattı ve geçmek üzere. Vize için hiçbir olumlu hareket yok. Üstelik, İngiltere Başbakanı, gerçeği söyledi ve dedi ki, “Türkiye Milattan Sonra ancak 3000 yılında Avrupa Birliği’ne girebilir.”

     Demek oluyor ki, vizesiz girişler de, tam bir hayalden ve eski Başbakanın kandırmacasından ibaret.

                             VİZE NEDEN VERMİYORLAR?

      Türk halkının, Avrupa’ya vizesiz seyahat etmesi demek, yakın bir gelecekte Birliğe alınacağı anlamı taşır. Oysa, Milattan sonra 3000 senesine daha 984 sene var. Fazla uzun değil, ama yine de biraz beklemek gerekecek.

    İkincisi, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın iki de bir Avrupa Birliği yetkililerine efelenmesi ve esip gürlemesi, Türk halkında olduğu gibi,  hoş karşılanmıyor.

     Tayyip Bey bağırıp çağırdıkça, Avrupalılar ve Birlik yetkilileri daha çok kızıyorlar.

     Üçüncüsüne gelince, Amerika her ne kadar müttefik gibi görünse de, Tayyip Beye artık eskisi kadar güvenmiyor. Daha açık bir ifadeyle, onu defterinden silmiş durumda.

     Oysa, Amerika istese ya da bastırsaydı, Türkiye en az 10 seneden beri Avrupa Birliğine girmişti bile.

     Bir hususu daha hatırlatalım. En küçük bir göz kırpmada, gündüz ortasında havai fişek patlatıp, “AB giriyoruz.” demekle, AB’ye girilmiyor.

     Ne var ki, kandırılmaya alıştırılmış olan Türk halkı, iktidarın bütün bu numaralarını ve yalanlarını yutuyor ve halkın en az yarısı bu yalanlara inanıyor.

                           ŞARTLARI YERİNE GELDİ Mİ?

     Avrupa Birliği, Türkiye’yi kendisine kabul etmek için 72 şart öne sürdü. Türkiye’nin bunların 67 sini kabul edip, yerine getirdiği 5’inin ise, beklemede olduğu belirtiliyor.

     Mesela, bunlardan biri de, “Terör Yasasının değiştirilmesi”

   Avrupa diyor ki, “Kızdığınız herkese, terörist muamelesi yapıyorsunuz. En masum insanları örgüt kurmakla ya da elebaşılığı ile suçluyor ve içeri atıyorsunuz. İnsan haklarını hiç gözetmiyorsunuz. Basının gerçekleri yazmasına izin vermiyorsunuz ve basın özgürlüğünü ayaklar altına alıyorsunuz. Böyle bir ülkenin, bizim aramızda yeri ve işi yok. Bunları düzeltin.” Diyor.

   Buna karşın Tayyip Bey ise, “Bizim işimize karışmayın. Bizim kanunlarımızdan ve uygulamamızdan size ne?” diyerek, koca Avrupa’ya kafa tutuyor ve bunu hep yapıyor.

                             PEKİ, BUNUN SONU NE OLACAK?

    Değerli okuyucularım, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde, bizdeki yanlışlar yapılmıyor. İnsan hakları, ayaklar altında. Masum insanlara gerçekten terörist muamelesi yapılıp, durduk yere içeri atılıyorlar.

   Çin’den sonra, gazetecisi hapiste olan ikinci ülke durumundayız. Yolsuzluklarda ve hırsızlıkta artık dünya birincisi olmaya çok yaklaştık.

    Kötü işlerde, hep önde gidiyoruz. Şimdi de, laikliği hedef aldılar ve Türkiye’nin sosyal düzenini tepeden tırnağa değiştirmek ve tam bir Ortadoğu Arap ülkesi konumuna getirmek istiyorlar.

    Şimdi söyler misiniz. Bizi hiç Avrupa Birliğine alırlar ya da bize vizesiz Avrupa’ya giriş izni verirler mi?

     Milattan Sonra 3000 senesini bekletseler de üzülmeyin. O zaman gelmeden, Avrupa’ya Vizesiz giriş için başka bir umut var.

     Tek umut, Tayyip Beyin artık gitmesi. Gider mi ? Tabii gider. Bu halk isterse, getirdiği gibi götürür de!