|
||
İmam-Hatip Okulları | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Siyasi iktidarın, din ticareti için bir numaralı arka bahçesiyken, artık ön bahçesi oldular. Bu okullarda, yıllarca öğretmenlik yaptım. Nasıl birer okul olduklarını, gelin bana sorun. Cumhuriyet’in ilk yıllarıydı. Din ve vicdan özgürlüğünün ön plana çıkması ve din istismarının önlenmesi, Anayasaya konulan “laiklik” ilkesiyle garanti altına alınmıştı. Kimi mollalar, bu duruma karşı çıktıysa da, sağlam temeller üzerine kurulan ve işleyen Cumhuriyet rejimi, zaman içinde bunun bir güvence olduğunu herkese anlattı ve kabul ettirdi. Camilerde İmamette bulunan görevliler, Medrese ya da Kur’an kurslarında yetişiyor ve dinsel sapmalarla hurafelerin önüne bir türlü geçilemiyordu. İşte, İmam Hatip Okulları bu ihtiyaçtan doğdu. Onlar da çağdaş eğitimden ayrı tutulmayıp, Tevhid-i Tedrisat (Öğretimin Birliği) Kanunu ile güvence altına alındılar. Açıldılar ve zamanla çoğaldılar. DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİNDE, ZİRVE YAPTILAR Tabii ki, sayıca çoğaldılar. Merhum Adnan Menderes, din ticaretine ilk bulaşanlardandı. Siyasi geleceği için, bu mefhumu çok iyi kullandı. O dönemin muhalif lideri merhum Osman Bölükbaşı da; “Bütün ticaret yollarını araştırdım. En karlı ticareti, Din Ticareti olarak gördüm.” demişti. Menderes, 1951 yılında açmaya başladığı İmam Hatip Okulları’nın sayısını, iktidarı boyunca giderek artırdı. Halk, bunu tasvip etti ve çocuklarını severek bu okullara gönderdi. Ben de, mesleğimin ilk yıllarında, bu okullarda görev yaptım. Filvaki, ilahiyatçı değildim, ama bu okullarda çalışırken hem öğrettim, hem de dinimi, diyanetimi bu okullarda daha güzel öğrendim. 1971 yılına gelindiğinde, İmam Hatip Okulu yerine “İmam- Hatip Lisesi” denilen bu okullar, siyasi iktidarların ve partilerin gözünden hiç kaçmadı. Şimdiki iktidarın mayasını üreten merhum Necmettin Erbakan, “Onlar, bizim arka bahçemiz.” diyerek, açık olarak bu okulları sahiplendi. Orta bölümü 4 yıl, Lise bölümü 3 yıl olan bu okullarda, Ortaokul ve Liselerde okutulan bütün derslerden başka, din eğitim ve öğretimi için Meslek Dersleri de vardı. Daha sonra orta bölümleri 3, Lise bölümleri 4 yıl olduysa da, ders programları değişmedi. Mezun olanları, Üniversiteye girmekle beraber, bir kısmı da İmam-Hatip olarak çalışmayı tercih ettiler ve atandılar. AMAÇ, TAMAMEN İMAM-HATİP YETİŞTİRMEKTİ Okulların esas kuruluş amacı, cami ve mescitlere eğitimli ve kadrolu İmam-Hatip yetiştirmekti. Adları da, o sebeple İmam Hatip Okulu ya da İmam Hatip Lisesiydi. Okullardan, hemen hiç kimsenin bir şikayeti yoktu. Üstelik, okullar ve mezunları takdir de görüyordu. Bu okullarda uzunca bir süre çalıştım. Halkın, İstanbul/Sultanbeyli ve Ümraniye’de yaptırdığı iki İmam Hatip Lisesi’ni, hiçbir Milli Eğitim Bakanı açamamıştı. İstanbul Milli Eğitim Müdürüyken, bütün riski üstüme alarak, bu iki okulu açtım. O yıllarda, İstanbul Belediye Başkanı olan Tayyip Beyi de açılışlara davet ederek, ona birer konuşma bile yaptırdım. İŞLER, TERSİNE DÖNDÜ AKP iktidar olmadan kısa bir süre önce, bu okulları bitirenlerin Üniversiteye girişlerinde zorluklar yaşanıyordu.. Yani, giriş katsayısı düşürülerek, mezunların sadece İlahiyat Fakülteleri’ne girmeleri istenyordu.. Karşı çıktım. Sabah Gazetesi’nde bir yazı yazarak, İstanbul’un Milli Eğitim Müdürü olarak, bu okulları savundum. Hem de çok şiddetle ve ısrarla savundum. YÖK’ün karşı çıkmasına rağmen, mezunların hakları geri verildi ve adalet yerini buldu. ŞİMDİ, İKTİDARIN ÖN BAHÇESİ OLDULAR AKP iktidarı, bu okulları artık “ön bahçesi” yapmıştı. Yeni imam Hatip Ortaokulları açılarak, sayıları giderek artırıldı. Adı üstünde, “İmam-Hatip” yetiştirmesi için açılan bu okullar, normal Ortaokul ya da Lise gibi olmuşlardı. Peki, O “İmam-Hatip” sözcükleri neden kullanılıyor ve adları neden hala değiştirilmiyordu? Çünkü, bu okullara İmam Hatip Ortaokulu ya da Lisesi demek, artık uygun düşmüyordu. O halde, ne yapılabilirdi? Çok kolaydı. Adları artık, “İlahiyat Ortaokulu” ya da “İlahiyat Lisesi” yapılabilirdi. Ya da, mesela “Din Bilimleri Lisesi” gibi veya benzeri birer isim bulunabilirdi. “İmam Hatip” adı var oldukça, öğrencilerin bu okullara yönlendirilmesi katiyen doğru değil. Kolay da değil. Bu okulları, her zamanki gibi destekliyorum, halkımız da destekliyor, ama bu adlarla değil. Ayrıca, bu okullara zorla öğrenci kaydetmek, yani öğrenci ve velileri bu okullar için zorlamak ve sayılarını artırmak da doğru değil. Yüce Yaradan da, “Dinde zorlama yoktur. (Bakara/256) diyordu. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.