|
||
Çakalın Krallığı | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Aslanı olmayan bir ormana çakal kral olmuş. Ee ne demişler? Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi, derler. Çakala da kral demişler. Gelin görün ki demekle kral olunmuyormuş. Çakal, masumları cezalandırmış, güçsüzlere zulmetmiş. Olur olmaz isteklerle hayvanları canından bezdirmiş. Orman halkı ?Allah böyle kralı düşmanımıza vermesin!? dermiş de başka şey demezmiş. Bakmışlar, bakmakla olmayacak. Lafla peynir gemisi yürümeyecek. Çakalın krallığında huzur bulamayacaklar. Kafa kafaya verip düşünmüşler, seçimle gelmedi ki bu seçimle gitsin. Çakalın saltanatına son vermek için bir plan yapmışlar. Planı tez zamanda uygulamaya koymuşlar. Ormanın hangi köşesinde iki hayvan yan yana gelse konu aynıymış: Tavşanı bol; kekliği, güvercini sebil; atı, eşeği semiz; keçisi, koyunu karınca sürüsü bir dağmış orası. Yediğin önünde yemediğin ardında. Av, kendi eliyle ayağıyla gelirmiş önüne. Bir bolluk ki Nuh Nebi'den beri böyle bolluk görülmemiş. Ola ola bu fakir ormana kral oldum. Yediğim, içtiğim ne ki! Tavşanları dişimin kovuğunu doldurmaz. Atlarına, eşeklerine sahipleri gözü gibi bakar. Sürüden bir kuzu kapsan kıyamet kopar. Çektiğim can korkusuna değmez, diye hayıflanırmış. Çakal daha fazla dayanamamış. Tası tarağı toplamış, tahtını vârisi oğluna teslim etmiş, bir sabah erkenden yola çıkmış. Dağın yolu yokuş, başı karlıymış. Meşakkatli bir yolculuktan sonra varmış dağa. Kaçışan tavşanları, uçuşan kuşları, akışan keçileri ve koyunları görünce sevinmiş. Değer, demiş, çekilen her zorluğa bu nimet denizi. Ayağının tozuyla iki tavşanı tutup mideye indirmiş. Tok bir mide ile yeni krallığın hayaline dalmış. Daldığı bu hayalden iki kurt tutup çıkarmış çakalı. "Ne oluyor" diyemeden kendini aslanın huzurunda bulmuş. Aslan kükremiş: Çakalda bet beniz atmış: "Sen gelmeden krallığının ünü geldi. Bizi bu zalimden kurtar diye, tilki ile baykuş ricacı oldu. Sen duymadın mı" Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur. Gururdan, kibirden burnu Kafdağı'nda gezen çakal, attan inmiş de eşeğe bile binememiş. Kırk yıl aslanın kapıcılığını yapmaya hüküm giymiş. Bir çakalın ömrü kaç yıl ki. "Etme bulma dünyası. Keser döner, sap döner. Gün gelir, hesap döner. Ne demişler" Ne ekersen onu biçersin. Çakal rüzgâr ekmiş, fırtına biçmiş. Kırk yıl hüküm giyince yanlışını anlamış. Cezasını çekmeye besmeleyle başlamış. EEŞEĞE YAZIK OLUR Nasreddin Hoca fıkralarıNasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar : |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.