|
||
Yalan ve hırsızlık hikayesi | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Değerli okuyucularım, büyüklerimizin bize bir öğüdü vardı; ‘Çocuklar sakın yalan söylemeyin’ derdi. ‘Yalan tüm kötülüklerin kaynağıdır’ diye nasihatta bulunurlardı. Birilerine ‘yalancının teki’ demesiyse, onun hakkında verilmiş en kötü hüküm olurdu. Bize yalancıdan uzak durmamızı hep söylerdi. Medine’de sokaklara musallat olmuş üç kafadar hırsız varmış.
Kimse kapının önüne bir şey bırakamaz olmuş. Dahası, açık kapı gördüklerinde dalıp gözüne kestirdiklerini aşırıyorlarmış. Birinin kuzusu, ötekinin tavuğu, diğerinin devesi... Kaşla göz arasında yok olurmuş. Fakat bir türlü ispat edemiyorlarmış. Herkes üç kafadarın hırsız olduğunu biliyor. Tüm ahali üç hırsızdan ilallah etmiş, ancak hırsızlar yemin billah edip, birbirlerini şahit gösterip, her defasında aklanıyorlarlamış! Bu arsız, yüzsüz, utanmaz kafadarların namı her tarafı kaplamış. Sonunda bir heyet toplanıp, baş edemedikleri hırsızları Peygambere şikayet etmeye karar vermişler. Gidip durumu anlatmışlar. Muhammed Peygamber heyeti dinlemiş. Sonra, şikayetçi olunan üç kafadar hırsız huzura çağırılmış. Peygamber hal hatır sorduktan sonra, Medine’de kendilerinden şikayetçi olmayan tek hanenin kalmadığını, herkesin kendilerinden yaka silktiğini, kimsenin malını güvende hissetmediğini, tüm bu çalma çırpma işlerini neden yaptıklarını, bunun suç olduğunu, günah olduğunu anlatmış. Hırsızlar sırasıyla söz almışlar. Dilleri pabuç gibi. Yalanda üzerlerine yok.Yemin billah etmişler. Peygamber, hırsızların bu işten vazgeçmeyeceklerini, hiçbir gücün onları hırsızlık yapmaktan alıkoyamayacağı kanaatine varmış ve hırsızlara bir öneride bulunmuş. ‘Yalan söylemeyin’ demiş. Hırsızlık üzerine söz söyleyip, onları ikna etmenin imkansızlığıyla uğraşmaktansa, onları yalan söylememeye ikna etmenin daha kestirme bir yol alacağını düşünmüş ve ‘yalan söylemeyin’ deyip, onların yanıtını beklemiş. Söz vermiş hırsızlar. Ve mesleklerine devam edebilecekleri hesabıyla ayrılmışlar. Ertesi gün komşulardan biri Peygambere üç kafadarı hırsızlıktan şikayete gelmiş. Peygamber üç kafadarı yeniden çağırtmış, huzura gelmişler. Bir kez daha yalan üzerine konuşmuş, yaptıkları anlaşmayı hatırlatmış ve yalan söylemeden durumu izah etmelerini istemiş. Üç kafadar sırasıyla çözülmüş. Konuştukça, nasıl çaldıklarını, neden çaldıklarını ve nasıl pay edip yediklerini anlatmışlar. Ancak bu günden sonra yalan söylemeden hırsızlık yapılamayacağını anlamışlar ve böylece, hırsızlık yapmaktan da vazgeçmişler. Büyüklerimiz bize şöyle bir öğütle, ‘Yalan söyleyen kişi her şeyi yapar. Yalan tüm kötülüklerin kaynağıdır’ derdi. İşte yalanın hayatımızın her tarafını sardığı bir dönemden geçiyoruz. Memleketi yönetenler yalanın kralını söylüyorlar! Çünkü onlar kendi çıkarları için yalan söylüyorlar. Biz ise, onların yalanlarına kanarak, onların daha da yalan söylemeye teşvik ediyoruz. Yani bizlerde farkında olmadan onların yalanlarına ortak oluyoruz. İşte böyle bir dönemden geçiyoruz. Hz. Ali ve Hırsız Hz. Ali (ra)bir gün mescide geldi. Mescidin kapısında bir adam duruyordu.Hz. Ali, bu adamdan, kendisi mescitten çıkana kadar bineğini beklemesini istedi. Hz. Ali mescide girdikten sonra,adam hayvanın yularını alıp kaçtı. Hayvanı orada başıboş bırakıverdi.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.