|
||
Emevi Camii nde Namaz Kılma Masalı | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bugünkü iktidarın hükümeti, Suriye’yi alıp, Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. Şimdi, Camiinin sadece resimlerine bakabiliyorlar. Besteci ne diyordu? “Evvel yârin sevgilisi ben idim, Şimdi uzaklardan bakan ben oldum.” Bu kafayla, işte böyle sadece uzaktan bakarsın. Değerli okuyucularım; Türkiye’yi bölünme noktasına getirirken, komşu bir devletin yönetiminde ve toprağında gözü olan bir iktidarın, bu ülkeyi içeride ve dışarıda ne hale getirdiğini gözümüzle görüp, kulağımızla işittik. Onlar, nihayet hatalarını gördüler, ama artık geri dönemiyorlar. Bu kişiler, işi o kadar ileriye götürdüler ki, eskiden dost oldukları Beşar Esad’ı devirecekler ve Suriye’ye girip, Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. Bırakın bu Camide namaz kılmayı, artık Caminin önünde dileneler kadar bile itibarımız kalmadı. O iddiacılar şimdi, Caminin sadece resimlerini seyrediyorlar. Bestecinin, o sevilen şarkısında dediği gibi; “Evvel yârin sevgilisi ben idim, şimdi uzaklardan bakan ben oldum.” Düşmanlarımızı sorarsanız, hiç dostumuz yok ki! KİM BU EMEVİLER ? Tarih bilgilerinizi yoklayın. İkinci İslam Halifesi olan Hz. Ömer, Muaviye denen bir zatı, Suriye’ye Vali olarak tayin etti. Üçüncü Halife olan Hz. Osman, Muaviye’nin amcasıydı ve bir gece ansızın öldürüldü. Yerine Hz. Ali halife oldu. Asıl adı, Muaviye Bin Ebu Süfyan olan Muaviye, amcasının katillerinden hesap sorulmadığı için, Hz. Ali’ye karşı gelip, Suriye’de baş kaldırdı. İslam Dini’ne büyük zararları olan ve Cuma Namazı’nda okunan “hutbe’ nin yerini değiştiren Muaviye, amcası Osman’ın dul kalan karısı ile evlenerek, onu bir ajan gibi kullanmak istemişti. Hz. Ali’ye başkaldıran Muaviye, Suriye’de daha sonra İmparatorluğa dönüşen ve ilk İslam Devleti olan Emevi devleti’ni kurdu. 7’nci asırda oluşan bu olaylar sonrasında Emeviler, Şam’da büyük bir Cami yaptırdılar. 14 asırdan beri ayakta duran bu Cami’e “Emevi Camii” deniyor. EMEVİ CAMİİ’NDE NAMAZ KILDIM. 2006 senesinde Suriye’ye gittim. Ülkeye, Kilis’in Öncüpınar Gümrük Kapısı’ndan girdim. Ancak, kimliğime bakıp, Pasaport filan sormadılar. Başkent Şam’a doğru ilerlerken, Suriye’nin, şimdi harap olan Hama, Humus ve Halep gibi şehirlerini de gezdim. Şam, eski ve yeni Şam diye ikiye ayrılmıştı. Yeni Şam’da geceledim, ama eski Şam’ı da gezdim. En merak ettiğim yeri, Emevi Camii’ydi. O, bir Cami olmaktan öte, halka açık bir sosyal tesis ve bir okul gibiydi. İnsanlar, guruplar halinde bölünüp, Caminin değişik bölümlerinde verilen konferansları dinliyor ve bazı bölümlerde de ibadet yapıp, kimileri de okul gibi ders alıyorlardı. Yemeğini getirip, Camiinin bir köşesinde yiyenler olduğu gibi, yorgun düştüğünde yatıp uyuyanlar da vardı. Yani, Cami aynı zamanda eski bir Kervansaray ya da bir Otel gibiydi. Hiç kimse, başkalarına karışmıyor ve konuşmalar kimseyi rahatsız etmiyordu. Cami kubbesi, sütun üstüne ikinci bir sütun konup, tavanı yüksek tutulmuştu. Bu sütunlarla, ihtişamlı bir görünüşü vardı. 14 asır önce, iyi bir mimari kullanılarak yapılmıştı ve Suriye’nin simgesi olmuştu. Çok kalabalık ziyaretçisi ve kullanıcısı olduğu için, fazla temiz değildi, ama temiz tutulmaya çalışılıyordu. Bir köşesine çekilip, Camide ben de önce tek başıma, daha sonra cemaate katılarak namaz kıldım. Ben, tamamen ziyaret için ve iddiasız biçimde Suriye’ye gidip, bu Camide namaz kıldım. İktidar yetkilileri ise, Suriye’yi alıp, hani bu Camide namaz kılacaklardı. Hem de kısa zamanda. Ancak, temiz bir hava aldılar. Eğer, namaz kılma gibi bir adetleri varsa, Sultanahmet ya da Selimiye Camii’ne buyursunlar. Her iki Camide Emevi Camii’ni aratmayacak kadar muhteşem. Kuru-sıkı atan tabancalar, vurmak bir yana, artık korku bile vermiyor. SURİYE’NİN SON DURUMU Beşar Esad’ı devirip, Emevi Camii’nde namaz kılacak olanlar sözlerinde duramayınca, artık ne söyleseler inandırıcı olamıyorlar. Ülkemiz, dünya ölçeğinde hep düşman sahibi olurken, Esad her geçen gün güç kazanıyor ve dostları artıyor. Dünyada 5 büyükten ikisi olan Rusya ve Çin’i arkasına alan ve İran’la da dostluğunu sürdüren Esat’ı devirmenin, artık mümkün olamayacağı anlaşılıyor. Suriye bölünüp, parçalandığı takdirde, PYD’nin burada bir Kürt Devleti kuracağı ve güneyimizde, bir değil birden fazla düşmanımız olacağı kesin. Hükmet, bu yanlış politikasını değiştirmediği ve sadece Amerika’ya güvendiği takdirde, bu ülke çok zor günlere gebe. Kralı öldüğünde ülke çapında yas ilan ettiğimiz Suudiler bile, bize sırtlarını çevirdiler. Dostumuz kalmadı, kalmadı, kalmadı. Ülkemizin ve halkımızın geleceği büyük bir tehlike altında. Tayyip Bey’in, hayal ettiği gibi ”Başkan” olması, bizi hiçbir zaman kurtaramayacaktır. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.