Durgun geçen günlerden birinde Şerif, kapının önüne çıkmış güneşleniyormuş. Yapacak bir işi yokmuş. Uzun zamandan beri kasabada kimse suç işlemediği için yaşam sorunsuz sürüyormuş. Şerif tam maaşla emekli olduğunu düşünüp, koşulların rahat olmasından mutluymuş. Birden sokağın köşesinden bir gürültü kopmuş. Fillerin sırtına binmiş gösteri kızları, ellerindeki tüyleri sallarken, bando ve mızıka müzik çalıyor, cambazlar ve akrobatlar taklalar atıyormuş. Kasabalı gürültünün nedenini öğrenmek için camlarını açmış, kapıların önünde birikmiş. Herkes merak içinde gelenlere bakıyor, gürültü kaynağının nedenini öğrenmeye çalışıyormuş. Megafonu ağzına götüren şişman adam, kasaba halkına seslenmiş: - Harikalar Sirki kasabanıza geldi. Günleriniz hareketlenecek. Yaşamınızın bir gerekçesi olacak... Kasabanın çocukları neşeyle sirkin peşine takılmış. Güle oynaya onları izlemişler. Sirk, kasaba bitiminde bir alana yerleşmiş. O gece herkes sirke gitmiş ve gösterileri izlemiş. Durgun geçen yaşamlarında bir yenilik ve değişiklik olması hepsinin hoşuna gitmiş. Şerif, odasında günlük şekerlemesini yaparken kapı vurulmuş. Şerifin yanıt vermesini beklemeden kapı açılmış ve kısa boylu, takım elbiseli bir adam kafasını içeriye uzatmış. Gülümseyerek: - Girebilir miyim? Dediğinde Şerif daha gözlerini yeni açıyormuş. Gelen adamı süzerken merakla sormuş: - Ne istiyorsun? - Bir gözlemim var. Sizinle konuşmak isterim. Şerif isteksizce: - Anlat seni dinliyorum. - Bu kasabada bir tutukevi var mı? - Suçlu yok ki tutukevi olsun. - Bunu tahmin etmiştim. Şimdi önerimi anlatayım. Biz bir tutukevi kurmak isteriz. - Ne için? - Tutuklular, tutsaklar için. - İzin verir misiniz? Şerif gülerek karşısındakine bakmış. Bu tuhaf adamın önerisi de kendisi gibiymiş. Hiç düşünmeden: - Olmaz demiş. Kısa boylu adam, boynunu büküp kapıdan çıkmış. Nedense o akşam kasabanın ana caddesine bir bomba patlamış. Halk korkuyla sokaklara dökülmüş. Herkes bombanım niçin patladığını merak ederken, `Neden? Niçin?` gibi sorular sormuşlar. Şerif, hemen sirkin bulunduğu yere gitmiş. Sirkte o anda birkaç kişi gösterileri izliyormuş. Herkes görevinin başındaymış. Umduğunu bulamayan Şerif, kasabaya dönmüş. Herkesi sorgulamış ama, suçluyu bulamamış... Bu olayı izleyen günlerde bir dükkanın vitrin camı kırılmış, bir evde yangın çıkmış. Şerif sonunda sirk yöneticisine gitmiş: - Sizinle konuştuktan sonra kasabada bir çok olay oldu. Suçlu bulunamadı. Sizden şüphe edebilirim ama, kanıtlamam olanaksız. Sanırım istediğiniz tutukevini kurarsanız olaylar olmayacak. Bu nedenle tutukevini kurmanıza izin veriyorum. Sirk yönetici, Şerife bakıp: - Verilen hizmetin masrafları olacak. Karşılamanız gerekir? - Nasıl? - Halktan `Koruma Vergisi` alırsınız. Birazını bize verirsiniz. Kalanını siz kullanırsınız. - Yardımcıların olur. - Doğru topladığınız parayla yardımcılar tutarsınız. - Arabam olmalı. - Hızlı hareket etmeniz için araba gerekecek. - Oldu. Vergiyi toplamaya başlarım. Ya halk vergi vermek istemezse? - Suçlu olur. - Tutuklarız... Şerif, sirk yöneticisinin yanından ayrılırken gülümsüyormuş. Kendisini arabayla kasaba içinde gezinirken düşünmüş. Kurduğu düşün etkisiyle kimseyi görmeden, kimseye selam vermeden hızla yürümüş... Sirk yöneticisi, boş olan aslan kafeslerinden, kullanmadığı çadır bezlerinden ve karavanlardan hemen bir tutukevi yaptırmış. Çevresi çitle çevrilen alanın girişine `Kasaba Tutukevi` levhası asmış. Aslan eğiticisini de tutukevinin başına getirmiş. O günden sonra, olayların ardı arkası kesilmemiş. Nedense her olayda Şerif, bulunan ip uçlarını izleyerek suçluları yakalıyor ve tutukluyormuş. Gel zaman, git zaman topladığı vergi gelirleriyle bütçesini büyüten Şerif, yardımcılarının sayısını çoğaltmış. Devriyeler oluşturmuş. Devriye araçları almış. Kendi aracını da yenilemiş. Masrafları çoğaldıkça vergileri çoğaltmış. Artık kasaba halkı; Dükkan açma vergisi, Mal taşıma vergisi, Korunma vergisi ve Ev kurma vergisi adıyla bir çok vergi ödüyormuş. Vergilere tepki gösterenler hemen tutuklanıyormuş. Kaynak: Masallar.com Kalın sağlıcakla.
|