Moved Permanently

      Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri ağzı ile kuş tutsa, iktidarın krikosu ya da stepnesi olmaktan kurtulamayacaktır.

      Yaptığı o kadar büyük hatalar var ki, şimdiye kadar bugünkü iktidarın ekmeğine hep yağ sürdü. Daha önce olanları bir bir yazmıştım.

      Devlet Bahçeli’nin başka hataları da var. Parti de, her kim bir adım öne çıksa, başını koparıyor ve kendisine rakip tanımıyor.

     Mesela, Sinan Oğan partinin ihyası ve geleceği için çok çalışan, fikir üreten ve düzgün siyaset yapan biri olduğu halde, Bahçeli onu Meclis dışında bıraktı.

     Keza, eski İçişleri Bakanı Meral Akşener’e de, aynı haksızlığı yaptı. Bu kişiler için üstelik, kamuoyunda küçültücü sözlerde de söyledi.

                             İMZALAR HAZIR, KONGRE NE ZAMAN?

         Sinan Ogan, Meral Akşener ve Koray Aydın işbirliği yapıp, 544 imza ile kongreyi toplamak istemelerine rağmen, Devlet Bahçeli “Hayır” diyor. Ve, 2018 Mart’ını gösteriyor. Çünkü, o da biliyor ki, kongre toplandığı takdirde kendisine yol verecekler ve onu gönderecekler.

      Değerli okuyucularım, ülkücülerin bel bağladığı bu parti, Bahçeli ile artık olmuyor. Yeni bir seçim olsa, parti muhtemelen barajın altında kalacaktır.

      Devlet Bahçeli’nin yapması gereken, kongreyi toplamak isteyenlere mahkemeyi göstermek değil, sağlığını düşünüp artık kenara çekilmektir.

       Yenilen Pehlivan, Güreşe Doymuyor!

   Yaptıkları Olağan Kurultayda, Kemal Kılıçdaroğlu yeniden Genel Başkan seçildi. Seçildi ve seçimi tekrar kazandı, ama partisi hiçbir şey

kazanamadı.

      Kemal Kılıçdaroğlu, bugüne kadar girdiği bütün genel ve yerel seçimleri kaybetti. Partinin ve kendisinin bu görevde ısrar etmesini anlamak mümkün değil. Tıpkı, yenilen pehlivanın güreşe doymaması gibi, Kılıçdaroğlu da, yenilmeye doymuyor.

      Cumhuriyet Halk Partisi’nin izlediği genel siyasetle, özellikle Doğu ve Güneydoğu politikası doğru ve tutarlı değil.

      Ayrılıkçı Kürtlerin avukatlığını yapan Sezgin Tanrıkulu ve diğerleri bu partide varken, AKP Doğu politikasında daha akılcı ve tutarlı davranıyor. O sebeple PKK, kendilerinden ve tutumlarından çok memnunmuş gibi görünüyor.

                 Terör, Turizm’i de Baltalıyor!

      Son, Sultanahmet olayından sonra, dünyanın gözü Türkiye üzerinde.

     Bir yılda, sadece Almanya’dan 5 milyon kişinin Türkiye’ye turist olarak geldiği söyleniyor. Ancak, Alman makamları yaptığı açıklamalarda, Türkiye’ye artık turist göndermeyeceklerini ifade ediyorlar.

      Öteki ülkeler de, aynı düşüncenin içindeler. Oysa, Türkiye’nin turizmden çok büyük geliri var. Bunun başka bir anlamı da, önümüzdeki yaz, otellerimiz boş kalacak demektir.

      Zaten bizim “Turist kazıklama” gibi bir hastalığımız da olunca, bu işi artık yürütmek çok zor olacak.

        Daha önce de yazdığım gibi, otel sahipleri fiyatları aşağı çekmeli ve yerli turistlere kapılarını açmalıdırlar.

        Bizim vatandaşlarımız da, böylece tatil yapma imkanını  belki bulurlar.

    Atatürk’ün Elbisesi ve Kadın Manken

     İstanbul/Şişlide bir Atatürk Müzesi var. Hani, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını başlatırken kaldığı o ev. O evi, defalarca ziyaret ettim.

     Bu iktidar döneminde, eve yeni bir biçim verildi. Verildi, ama büyük Ata’ya yeni bir hakaret daha yaşandı. Nasıl mı?

     Atatürk’ün bir takım elbisesi, bir kadın mankene giydirilmiş ve öyle teşhir edilmiş. Yani, Atatürk’e başka bir hakaret örneği daha.

     Eh, bunlardan daha başka ne beklenir ki

     Atatürk’ün Adı, Stat’lardan da Kaldırıldı!

     Atatürk’ün adını taşıyan Statlara, şimdi “Arena” adı verildi. Örnek mi? Afyon, Antalya ,Bursa, Eskişehir, Hatay, Konya, Samsun, Sivas ve Sakarya Statlarından Atatürk’ün adı kaldırıldı ve mesela “Afyon Arena Stadı” gibi isimler verildi. Bu arada, Beşiktaş İnönü, Kocaeli İsmet Paşa ve Malatya İnönü Statlarından da İsmet İnönü’nün adı kaldırılıp, aynı şekilde Arena adı verildi.

     Arena, eskiden gladyatörlerin çarpıştığı ve boğa güreşlerinin yapıldığı yerler anlamına geliyordu. Şimdi, Futbol maçı Sahası oldular.

      Buna karşın, CHP’den ya da MHP’den “tık” yok. Demek ki, bu değişiklikten onlar da memnun.

     Şu düşmanlığa ve kindarlığa bakar mısınız? Onlara sorarsanız, “İki ayyaşın adını kaldırdık.” derler. Eh, şimdilik öyle olsun bakalım. Bir gün elbet devran değişecektir.