Arslan tüm ormana hükmeder, kimse ona karşı çıkamaz çünkü o ormanların kralıdır. Hiçbir hayvan onun için tehlikeli olamaz. Onun asaletli yürüyüşü ve tartışılamaz gücü ormanların kralı olması için yeterlidir. Bir arslanın kükremesi sekiz kilometre uzaklıktan bile duyulabilir. Bir kez kükremesi bile çevresinde ona kendini rakip görenleri kaçırmaya yeterlidir. Ayrıca aslanlar kükremelerinden de ayırt edilebilirler. Bu sayede hangi türe veya topluluğa ait oldukları anlaşılabilir. Ancak, arslanlarda zaman zaman tuzağa düşebilirler. Ondan kurtulma isteyen hayvanlar bir şekilde pusu kurarak, arslandan kurtulmak isterler. İşte bu hikaye onu anlatıyor.
Değerli okuyucularım, bugünkü köşemde, "Kuyuya Düşen Arslan"'ın hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikaye şöyle: "Orman sakinleri korku içindeydi. Azgın bir arslan, onlara dünyayı dar etmişti. Bir gün orman sakinleri toplanarak, “Bu böyle olmaz, bir şeyler yapmalı” demişler. Konuşup karar vermişler ve arslanla konuşmak üzere bir sözcü seçmişler. Sözcü, “Ey ormanların şahı!” demiş. “Her gün içimizden birini yiyorsunuz. İtirazımız yok, hakkınızdır. Ancak sizin bizi yakalamak için yorulmanıza gönlümüz el vermiyor. Siz artık zahmet etmeyin, biz her gün yiyeceğinizi ayağınıza getiririz” demiş. Bu öneri arslanında hoşuna gitmiş ve kabul etmiş. Her sabah içlerinden biri arslanın yemesi için gönderiliyormuş. Günlerden bir gün sıra tavşana gelmiş. Tavşan gitmek istemiyormuş. Diğer hayvanlar “çoğumuzun huzuru için bu gerekli, içimizden birilerinin kendini feda etmesi gerekiyor” diyerek tavşanı ikna etmeye çalışmış. Tavşan işi ağırdan almış ancak sonunda ikna olmuş ve yola koyulmuş. Arslan açlıktan deliye dönmüş ve, “Nerde kaldın sen, neden geç kaldın!” diye kükremiş. Tavşan terini silerek “Efendim ormanda karşıma azılı bir arslan çıktı, elinden kurtulmak için neler çektim bir bilseniz!” Arslan iyice sinirlenmişti “Kim bu cüretkâr, burada sadece benim borum öter!” demiş. Tavşan bunun üstüne “Şahım görmeliydiniz heybetini, görünce ödüm koptu. Sizden söz edince de tehditler savurdu” demiş. Bunları duyan arslan “Düş önüme!” demiş. “Gidip o küstaha haddini bildireyim!” Tavşan önde arslan arkada ormanda yola koyulmuşlar. Tavşan bir kuyunun başına gelince durmuş. “İşte efendim” demiş. “ Bakın nasıl da yatmış pusuya!” Arslan, “Çekil şurdan!” diyerek tavşanı itmiş ve aşağıya bakmış. Tavşanın söz ettiği gibi tıpkı kendisine benzeyen bir arslan! Aslında kendisinin yansımasıydı kuyu suyundaki. Aslan kükremiş, o da kükremiş. Tavşan fırsatı bulmuş, “Gördünüz mü efendim, size nasıl karşılık veriyor” demiş. Arslan iyice çileden çıkmış ve ormanda yankılanan bir bağırtıyla kuyuya atlamış. Her şey bitmiş, tavşan ormanda neşeli bir şarkı söyleyerek arkadaşlarının yanına dönmüş. Tüm hayvanlar mutlu mesut yaşamışlar… " Kalın sağlıcakla. Kaynak: hikayeler.com |