|
||
Bir padişah ve bir eşek hikâyesi... | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Değerli okuyucularım, bazen bizi yönlendiriyorsunuz, özellikle sayfalarımıza taşıdığımız hikayeler, masallar, öyküler ve fıkralar hoşunuza gitmiş olacak ki, talebinizi belirtiyorsunuz. Ee, biz de okur için varız, çünkü patron onlar. Okur ne dese o… Yalnız, bu hikayeyi okuyun da, sakın ola ki eşekler alınmasın! Sonra üzülürüm! Hikaye şöyle: Ülkenin birinde padişah, her kimin devlete bir hizmeti, vatana bir yararı olmuş ise, ona madalya vermeye karar vermiş. Padişahın herkese nişan-madalya dağıttığını duyan inek, “Nişan asıl benim hakkım!” diyerek koşa koşa sarayın kapısına dayanmış; “Padişaha haber verin!” demiş. “Bir inek kendisini görmek istiyor!” Kapıcıbaşı, ineği başından savmak istemiş ama olayı duyan padişah; “Bırakın gelsin, nasıl bir inekmiş görelim!” diye huzuruna çağırmış. Ve; “Anlat bakalım inek, ne söyleyeceksin?” İnek; “Padişahım” demiş, “Duyduğuma göre nişanlar dağıtıyormuşsun, ben de isterim!” Padişah; “Hangi hakla?” diye gürlemiş. “Ne yaptın ki, memlekete nasıl bir yararın dokundu da sana madalya vereyim!” O vakit inek, “Efendimiz!” diye söze başlamış. “Bana nişan verilmesin de kimlere verilsin? Ben daha insanlara ne yapayım, etimi yersiniz, sütümü içersiniz, derimi giyersiniz, gübremi bile bırakmaz, kullanırsınız. Bir teneke nişan için daha ne yapmamı bekliyorsunuz?” Padişah, ineğin talebini haklı bulmuş ve ona ikinci dereceden bir nişan vermiş. Tabi inekte bir sevinç, bir sevinç. Saraydan çıkarken katırla karşılaşmış, katır, ineğin padişahtan nişan aldığını öğrenince coşmuş, dörtnala saraya varmış. “Padişah efendimizi göreceğim!” demiş. Muhafızlar olmaz dedilerse de, katır inadı bu, diretmiş. Sonunda durumu padişaha iletmişler, o da “Gelsin bakalım katır kulum da…” demiş. Çıkmış huzura, padişah sormuş; “Sen ne yaptın ki nişan istiyorsun?” Katır bilgiç bilgiç başlamış anlatmaya; “A hünkârım, daha ne yapayım, savaşta cephanenizi, yiyeceğinizi ve yaralı askerlerinizi sırtımda taşıyan ben değil miyim? Barışta çoluğunuzu çocuğunuzu sırtında götüren kim, ben! Ben olmasam, haliniz harap sizin!” Katırı haklı bulan padişah; “Katır kuluma da birinci dereceden bir nişan verile!” diye ferman eylemiş. Tabi katır da inek gibi sevinç içinde. Dörtnala saraydan dönerken, eşekle karşılaşmış. Durumu öğrenen eşek de heveslenmiş madalya için. “Huzura çıkar, padişahtan bir nişan de ben isterim!” diye geçirmiş aklından ve sarayın yolunu tutmuş. Kapıya gelmiş, muhafızlar; “Çüüüüüş!” demişler, durdurmak istemişler ama eşek sonunda padişahın huzuruna çıkmayı başarmış. Buyurmuş padişah; “Sen ne dilersin ey eşek kulum!” Eşek de madalya dileğini bildirmiş. Padişahın zaten canı burnunda, kükremiş; “Ulan eşek… İnek etiyle, derisiyle, gübresiyle bu memlekete, bu millete hizmet etti. Katır dersen savaşta, barışta yük taşıdı, bu vatana hizmet etti. A eşek, ya sen neyine güvendin de nişan için karşıma çıktın? Eşekliğine doymadan nişan istiyorsun, bu ne cesaret! Söyle bakalım ne halt ettin, kerametin-marifetin ne senin!” O zaman eşek keyifle sırıtmış, önce bir güzel anırmış, sonra başlamış anlatmaya; “Aman padişah efendimiz, size en büyük hizmeti eşek kullarınız yapmıştır. Eğer benim gibi binlerce eşek kulların olmasaydı, siz saltanat sürebilir miydiniz? Dua edin biz eşek kullarına ki, bizim gibi eşekler var da, siz de bu tahtta oturabiliyorsunuz!” Padişah sakalını sıvazlamış, eşeğin öyle her eşek gibi teneke bir nişanla gözünün doymayacağını anlamış; “Ey eşek kulum, haklısın!” demiş. “Senin sayesinde ben bu makamdayım. Senin bu çok yüksek hizmetini karşılayabilecek bir nişanım yok. Sana ölünceye kadar ahırımdan bol ot ve kış aylarında da sürekli bakım olacak. Ye ve saltanatım boyunca her gün anır, yeter!” Fıkra burada bitti. Dedim ya, eşekler üzerine alınmasın lütfen! Kalın sağlıcakla. Kaynak: hikayeler.com |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.