Kapalı kapıların arkasında, ülkemizdeki “Terör” ü destekleyen Avrupa, yaptığı hatayı ancak şimdi anlayabildi. Meraklanmasın, daha görecekleri var.
30 yılı aşan bir zamandan beri PKK terörü ile uğraşan Türkiye, bu mücadelesinde hep yalnız bırakıldı. Yitirilen nice canlara karşın, Avrupa ve dost bildiğimiz Amerika, terörü sadece kınamakla yetindiler.
O kadar ki, Amerika 11 Eylül’de uğradığı o muazzam saldırıya ve yitirdiği nice insanlara rağmen, bize arka çıkmadı ve PKK’ya hep destek verdi. Açıkça olmasa da, gizli kapaklı olarak bunu hep yaptı.
Son zamanlarda da, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’yi açıkça desteklediğini ve ona silah gönderdiğini itiraf etti.
İŞİD, GÖZLERİNİ KORKUTTU !
Şimdi, Ortadoğu’yu kasıp kavuran Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütü, Avrupa’nın da, Amerika’nın da ayaklarını yere bastırdı.
Dünyada 80 ülkeden 80 binden fazla militan devşiren ve İslamiyet’le hiçbir ilgisi olmayan bu “cani örgüt”, durmadan katliam yapıyor ve kafa kesiyor.
Kendisini “Sünni” Müslüman gibi gösterip,”Şii”lere karşı savaş açtığını söyleyen bu caniler, gittikçe güçleniyor. Çünkü, Sünni Müslümanlığı her vesileyle öne çıkaran AKP iktidarı, daha doğrusu onun kurucu lideri ve şimdiki yöneticilerinin bu örgütü desteklediği, öteden beri söyleniyor.
O kadar ki, Tırlar dolusu silahların MİT gözetiminde bu örgüte giderken yakalandığı ve o sebeple kıyametin koparıldığı bile öteden beri biliniyor.
SURİYE’YE KARŞI, KARA SAVAŞI
Şimdi de, durduk yere Suriye topraklarında “tarafsız bir bölge” oluşturmak için, Suriye üzerine Türk askeri gönderilecekmiş.
Olacak iş değil. İnsan, durduk yere böyle bir girişimi rüyasında görse inanamaz. Bizim, Suriye topraklarında ne işimiz var? Suriye, neden bizim düşmanımız oluyor? Suriye, bize ne yaptı ki? Ortadoğu batağına girip de, kaç kişi kirlenmeden çıkabilmiş? Daha sorulacak pek çok soru var.
Değerli okuyucularım, Almanya’da ortaya çıkan Hitlerin keyfi ve diktatör tutumu ve basiretsizliği yüzünden, ikinci Dünya harbi yaşandı. O zalim ki, bir ülkeyi mahvetti. Ülke ve halkı ikiye bölündüğü gibi, uzun yıllar kendine gelemedi.
İtalya Mussolini den, İspanya Franko’dan çok çektiler. Yakın geçmişte Libya, Kaddafi yüzünden neredeyse ikiye bölündü. Bugün çok zor durumda. Tunus, Binali adındaki bir hırsız lideri yüzünden, kendini toparlama derdinde. Mısır, Hüsnü Mübarek’in zulmünün acılarını, hala üzerinden atabilmiş değil. Nice insanlar, bu diktatörün despotluğu yüzünden hayatlarını kaybettiler. Irak, Saddam’ın şımarıklığı sebebiyle, milyonla ifade edilen vatandaşının kaybetti. Sudan, El-Beşir adlı bir zalimin yüzünden, 300 bin vatandaşını mezara koydu ve ikiye bölündü.
Bütün bu facialar, Ortadoğu’da ve bizim coğrafyamızda yaşandı. Türkiye, AKP iktidarına kadar Atatürk’ün “Yurtta ve Dünyada Barış” ilkesinden hiç ayrılmadı.
Bütün bu durumlar göz önüne alındığında, Türkiye’nin Ortadoğu’da bir kara savaşına girmesinin, hiçbir gereği yoktur. Türkiye’yi yönetenler, böyle bir çılgınlığa asla giremezler.
VE, FRANSA DA NASİBİNİ ALDI
En az 8 cenahtan terör saldırısına uğrayan Fransa da, terörden nasibini aldı. Gelen bilgilere göre, 150 den fazla vatandaşını kaybetti. Çok sayıda da yaralı var.
1 Kasım seçiminden önce, resmi rakamlara göre Ankara’da 102 vatandaşımız terörün kurbanı olurken, kimi ülkeler sadece kınamakla ve başsağlığı dilemekle yetindiler. Fransa da, bunlardan biriydi.
Ancak, aynı durum kendi başına gelince, ülkede derhal “Olağanüstü durum” ilan ettiler, Ordu’yu devreye sokup, ortalığı ayağa kaldırdılar.
Bizde yaşanan terörü kınamakla yetinen ülkelerse, Fransa’ya kol-kanat gerdiler.
Terörü herkes lanetliyor ve görünüşe bakılırsa hiç kimse desteklemiyor. Yani, kimi ülkeler en azından öyle görünüyorlar. Ancak, terörün ne demek olduğunu, sadece yaşayanlar biliyor. O nedenle, Fransa’nın durumu ve tutumu ibret vericidir.
Durum, işte böyle; Bela “Geliyorum” demez ve gelir, Fransa’yı da gelir, Amerika’ya da. Kendine güvenen herkese!
|