|
||
Çakalın Krallığı | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Hayat hatayı hiç kabul etmiyor. Bir bakmışın ki, zirve yapmışın, bir bakmışsın ki, hak etmediğin koltuğu işgal etmişsin. İnsan yaşamında bu böyledir. Siyasetten, ticarete, hizmet sektöründen herhangi bir sektörüne kadar. Güçlü her zaman, güçsüzü ezmiştir. Çünkü dünyanın kuralı böyledir. Çakal, ormanlarda gezerken, kendisinden daha güçlü ve kurnazların olmadığını görünce, çakal bunu fırsat bilerek, kendini aslan postuna bürünüp ormanların kralının kendisi olduğunu ilan eder. Gel zaman git zaman bu yalana kendini öyle kaptırır ki kendisi de buna inanır. Değerli okuyucularım. Bugün köşemde yine size bir, "Çakalın Krallığı" hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakmışlar, bakmakla olmayacak. Lafla peynir gemisi yürümeyecek. Çakalın krallığında huzur bulamayacaklar. Kafa kafaya verip düşünmüşler, seçimle gelmedi ki bu seçimle gitsin. Çakalın saltanatına son vermek için bir plan yapmışlar. Planı tez zamanda uygulamaya koymuşlar. Ormanın hangi köşesinde iki hayvan yan yana gelse konu aynıymış: Tavşanı bol; kekliği, güvercini sebil; atı, eşeği semiz; keçisi, koyunu karınca sürüsü bir dağmış orası. Yediğin önünde yemediğin ardında. Av, kendi eliyle ayağıyla gelirmiş önüne. Bir bolluk ki Nuh Nebi?den beri böyle bolluk görülmemiş. Ola ola bu fakir ormana kral oldum. Yediğim içtiğim ne ki! Tavşanları dişimin kovuğunu doldurmaz. Atlarına, eşeklerine sahipleri gözü gibi bakar. Sürüden bir kuzu kapsan kıyamet kopar. Çektiğim can korkusuna değmez, diye hayıflanırmış. Çakal daha fazla dayanamamış. Tası tarağı toplamış, tahtını vârisi oğluna teslim etmiş, bir sabah erkenden yola çıkmış. Dağın yolu yokuş, başı karlıymış. Meşakkatli bir yolculuktan sonra varmış dağa. Kaçışan tavşanları, uçuşan kuşları, akışan keçileri ve koyunları görünce sevinmiş. Değer, demiş, çekilen her zorluğa bu nimet denizi. Aslan kükremiş: Çakalda bet beniz atmış: Bilmiyordum kralım, demiş. Sizin ülkenizde sizden habersiz avlanmak bu fakirin haddine mi? Bağışlayın, sizin şanınıza bu yakışır. Kendi krallığını anlatmış yaptığı zulümleri atlayarak. Aslan, bıyık altından gülmüş:
Sen gelmeden krallığının ünü geldi. Bizi bu zalimden kurtar diye, tilki ile baykuş ricacı oldu. Sen duymadın mı? Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur. Gururdan, kibirden burnu Kafdağı'nda gezen çakal, attan inmiş de eşeğe bile binememiş. Kırk yıl aslanın kapıcılığını yapmaya hüküm giymiş. Bir çakalın ömrü kaç yıl ki? Etme bulma dünyası. Keser döner, sap döner. Gün gelir, hesap döner. Ne demişler? Ne ekersen onu biçersin. Çakal rüzgar ekmiş, fırtına biçmiş. Kırk yıl hüküm giyince yanlışını anlamış. Cezasını çekmeye besmeleyle başlamış. Kalın sağlıcakla.
|
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.