DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen TBMM’de yaptığı basın toplantısında öğretmenlerden ulaşan mesajları okudu ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in mülakat savunmasına değinerek “MEB, nitelikli öğretmenler için önce yüksek öğretim sistemi konusunda Hükümete baskı yapmalı, sonra da öğretmenler yerine ne olduğunu bilemediğimiz yapıların üyelerini okullara almayı bırakmalı” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, öğretmenlerin mesajlarından bazılarını okuduktan sonra hükümete ve bakanlığa seslendi:
“Bakan Yusuf Tekin, mülakat konusundaki tepkilere; “Veliler “NİTELİKSİZ” öğretmen istemiyor, mülakat ile daha nitelikli öğretmenleri seçeceğiz” minvalinde bir yanıt verdi.
Şimdi kendisine ve Türkiye’de eğitimi ve Yüksek Öğretimi katleden iktidara sormak istiyorum:
1- Neden her yere papatya tarlası gibi üniversite ve fakülte açtınız? Neden koca koca binalar yaptınız ama içini eğitimcilerle doldurmadınız? Neden tek fizik sorusu yapmadan fizik öğretmenliği kazanılmasına imkan sağladınız?
Öğretmenlik gelişmiş ülkelerde en saygın meslekken, en başarılı öğrenciler öğretmenlik eğitimine hak kazanırken siz üniversiteleri işlevsiz boş binalara çevirdiniz! Yetmiyor, nitelikli üniversiteleri de rahat bırakmıyorsunuz, adeta tepelerine çöktünüz, ne istiyorsunuz bu ülkenin eğitiminden Allah aşkına!
2- Deneyimli öğretmenler sayın bakanın bu açıklamasına gülüyor ve diyorlar ki ‘Madem okullarda nitelikli öğretmen arıyorlar, neden atama sayısını düşük tutup bilhassa vakıf, STK gibi sözde iş birlikleriyle okullara hiçbir formasyonu olmayan insanları sokuyorlar?’
Elbette kendisini eğitime adamış, eğitimcilerle çalışan STK’ları ve desteklerini yadırgamıyoruz, ancak onlar yerine tercih edilen tarikatvari “dernek” yapılanmalarıyla MEB arasındaki anlaşmaları kabul etmek mümkün değil.
Kısaca; 68 bin öğretmene ihtiyaç var açıklaması yapıp sadece 20 bin atama yapan MEB, nitelikli öğretmenler için önce yüksek öğretim sistemi konusunda Hükümete baskı yapmalı, sonra da öğretmenler yerine ne olduğunu bilemediğimiz yapıların üyelerini okullara almayı bırakmalı!
“7433 sayılı Kanuna tabi tüm öğretmen ve memurlar 3+1 sisteminden 1+1 sistemine geçirilmeli”
3+1 sistemi olarak da bilinen aile birliğini sıkıntıya sokan tayin konusu.
Hiçbir şekilde maddi bir kaynak gerektirmeyen, yalnızca sistem değişikliği yapılmasının yeterli olduğu 3+1 sisteminden 1+1 sistemine geçilmesi için feryat ediyor atanabilen öğretmenler.
7433 sayılı Kanun çalışanları ayıştırıyor. Sözleşmeli - kadrolu demeden 7433’e tabi herkese aile birliği sağlanmalı. Nedenini bize ‘Öğretmen Gazetesi’ hesabından gelen bir mesaj şahane biçimde özetliyor: “Aile birliğinin olmadığı toplumlarda, nüfus artış hızı da olmaz, güçlü aile birliği de olmaz. Sadece eşimize ve çocuğumuza kavuşmak istiyoruz. 3+1 zulmünden kurtulmak istiyoruz.
‘3 Çocuk yapın, nüfusu çoğaltın’ demekle olmuyor”
Tüm öğretmenler adına sesleniyorum:
Aile, Aile diye diye aileyi kendinize siyaset malzemesi yaptığınız, bu zamanın evlilik ihtiyaçlarına yetmeyecek üç kuruşluk fonlarla “hadi evlenin 3 çocuk yapın, nüfusu çoğaltın” dediğiniz insanlara önce iş, geçim imkanı sağlayın. Atama ve aile birliği hakkını verin!
AİLE kavramının hakkını verin, koruyun, gerçekten destekleyin, vaatte sözde bırakmayın.
Bir öğretmenimizin yakarışıyla sözlerimi sonlandırmak istiyorum, diyor ki:
“Yapamıyoruz deseler umutlanmazdık, ama bizi seçim malzemesi ettiler, yazıklar olsun oy için aileleri harcayanlara!
Esen’in basın toplantısında okuuduğu, öğretmenlerden ulaşan mesajlardan bazıları şöyle;
Kadroya geçen öğretmen bir anne olarak evladıma kavuşmak istiyorum, tükendik artık, çocuklarımız ya annede ya babada, biri annede diğeri babada buna can mı dayanır, 3 yıl…aramızda 1280 km mesafe var öyle istediğimiz zaman gidip göremiyoruz, duyun bizi…
Ben depremde evimden olup akrabamızın yanında çalışarak kazandığım KPSS puanıma dokunulmasını istemiyorum. O puanda benim ve ailemin yıllarca verdiğimiz emek var. 45 dk’lık yanlı bir sınavla puanımız hiçe sayılmasın.
Deprem bölgelerine atanan öğretmenler 3+1 yıl sistemle kaderine terk edilmemelidir.1 yıl süreyle nöbetleşe görev yapılmalıdır. Konteyner kentlerde aile birliği sağlamak çok zorlayıcı. Gerçekçi gözlemlerle görev sürelerine yönelik acil çözüm getirilmeli.
Mesele sadece torpil de değil, mülakat subjektif bir ölçme aracıdır ve bilimsel olarak kalabalık gruplara uygulanamaz!
Adaletli davranmayacaksanız, kişiliğiniz oturmamışsa, öfke kontrolünüz yoksa, etnik, dini, siyasi saplantılarınız varsa, öğrenmeye kapalıysanız, empati kuramıyorsanız, idari kadrolara gelip kul hakkı yemeyin. Başkalarının bu dünyasını kendinizin de ahireti mahvetmeyin.
KPSS sürecine başlarken kendi imkanlarımla bir masa yaptım ve çok zor şartlarda çalıştım, şebekesi olmayan bir köyde hiç kolay olmadı, yaşlı babama hiç yardım edemedim, 3 ineğimiz vardı sırf ben kazanayım diye 70 yaşındaki babam baktı, nihayetinde KPSS’den 88 aldım. Babam sevinç gözyaşları dökerken çok sürmedi bizim puanlar yarıya indirildi. Bugüne dek ücretli öğretmenlik de yapamadım, her başvurumda torpille başkaları alındı. Eylül’den beri inşaatta çalışarak atamayı bekliyorum, kürek tutmaktan ince motor kaslarım zayıfladı, kalemle yazarken ellerim titriyor. Şimdi de mülakatla hakkım yenilecek kim bilir. Söyleyecek çok şey var, ama boşuna…
Öğretmen diğer memurlardan farklıdır. Çünkü o sizin fabrikanızdır. Eğer fabrikanıza iyi bakmazsanız istediğiniz kalitede çıktıyı -yani modern çağın gereksinimlerini karşılayan bir nesil- bekleyemezsiniz.
|