"Atla katır tepişir, olan eşeğe olur. Öyle zaman gelir, güçlüler birbirine girer, arada öküz bile başkan olur."
Aziz Nesin
Ülkemizdeki bölünmeler, Kürt, Türk, islamcı ve Atatürkçü gibi bölünmeler aldı başını gidiyor. Ülkemiz farklı kutupların birbirlerine açtığı savaşın meydanı haline getirilmeye devam eden beslemeler ve istismarcılar için bulunmaz fırsat. Din istismarcıları, Atatürk istismarcıları, Kürt istismarcıları, Türk istismarcıları... Bu ülkenin %90'ı fakirlikle boğuşurken, ne anlamsız bir düzendir ki, düzensizlikten beslenenler kazanmaktadır. Ben de diyorum ki, ülkeyi iki kutup olarak bölünler. Düzen %10 ve maalesef düzülen %90... Böyle toplum var oldukça düzülmeye devam.
AK Parti ile Gülen Cemaati neden karşı karşıya geldi? AK Parti iktidarına doğrudan destek veren Gülen Cemaati son üç yıldan beri neden iktidarla ters düştü. Özellikle cemaat dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtı politika izlemeye başladı? AK Parti ile Cemaat çıkarları çatışınca savaş başladı. Görünen o ki, kimsenin memleket menfaatları değil, tamamıyla kendi menfaatları ve çıkarları için savaşıyorlar.
Bunları karşı karşıya getiren neydi?
17 - 25 Aralık operasyonlardan sonra AK Parti neden doğrudan Gülen Cemaati liderliğini ve devlet içindeki paralel yapılanmayı doğrudan ve açıktan hedef almaya başladı? Malum yorumlar, analizler farklı. Herkes baktığı yere, bulunduğu tarafa göre olayları değerlendiriyor.
Gülen Cemaati tabanı ile AK Parti tabanının önemli bir bölümü inanç, düşünce ve yaşam tarzları itibariyle aynı veya birbirlerine çok yakın. Hatta bazı il ve ilçelerde, “mütevelli heyet üyeleri” ile AK Parti yönetici veya üyelerinin aynı kişiler olduğu, son çatışma ortamında en fazla rahatsızlığı da bu kişilerin çektiği biliniyor.
Fethullah Gülen kimdir ve amacı nedir?
Tek başına iktidarı ele geçirme savaşı veren ve Recep Tayyip Erdoğan karşısında ciddi bir mücadele yürüten Gülen Cemaati’nin, 1965’lerden beri belirlediği stratejiyi büyük bir sabırla uygulayıp bugünkü düzeye gelmiş olmasının, sadece Fethullah Gülen’in özel yetenekleri ve çabasıyla açıklanamayacağına dair pek çok önemli veri bulunuyor.
En önemli kaygısını ‘otoriteye başkaldırmak’ olarak tanımlayan ve itaat etmenin, ilişkilerin temelini oluşturduğu Fethullah Gülen ve Gülen Cemaati, devlete boyun eğmeyi temel bir felsefe olarak benimsediği için hiçbir koşulda ezilenlerin ezenlere, haklıların haksızlara karşı çıkmasını istemedi.
Kişinin etnik-ulusal kimliği değil, ideolojik görüşleri, politik duruşu esas olsa da, gerçek kimliğini gizlemek için, anne ve baba tarafına ait secerenin kaybolduğunu söyleyen Fethulah Gülen‘in, ne anne tarafından, ne de baba tarafından “Türk boyları” ile hiçbir ilgisi yoktur.
Van Gölü’nün kuzeyinde bulunan ve Ermenilerle Kürtlerin birlikte yaşadığı Ahlât bölgesinde, Ailesinin karışmış olduğu bir namus meselesi nedeniyle sürgüne tabi tutularak Erzurum ili, Pasinler ilçesi, Korucuk köyüne yerleşen Fethullah Gülen‘in, doğum yeri Korucuk köyü olduğu için Erzurumlu olarak tanınır.
Edirne Şükrü Paşa sülalesinden gelme olduğunu söyleyen Fethullah Gülen‘in söylediği Edirne ilinde bulunan Şükrü Paşazadeler, İspanya’dan kovulup, Trakya’ya gelip yerleşen, Safarad Yahudi göçmenleri olduğu iddia edilir. Fethullah Gülen, annesinin İspanya göçmeni Yahudilerden olduğunu gizlemek için dedesi yani, annesinin babası Ahmet’in ve ninesi Hatice’nin Müslümanlığına özel bir vurgu yapar. Dedesini ‘bir Ermeni düşmanı’ olarak göstermesi de Fethullah Gülen‘in, gerçeği gizlemeye yönelik bir taktiği olabilir mi? Yahudilerin Fethullah Gülen‘e karşı hassasiyeti, Yahudiliğini gizlemek için Türk olduğunu söyleyen “Sabetaycı” kökenden gelmelerinden kaynaklanıyor.
Fethullah Gülen, Asker tarafından korunan ve Kontrgerilla eğitim kapmalarını kuran kişidir. Yaşamı karanlıklarla dolu olan Fethullah Gülen’in Nurcu Cemaatinin içine gönderilmesinin, kendi yaşamına dair anlattıklarının doğruladığına göre, MİT ve Kontrgerilla gibi devletin gizli örgütlerinin kararı olduğu anlaşılıyor.
ABD’nin çok özel olarak eğittiği ve Türkiye’de anti-komünizm stratejisini uygulamak için görevlendirdiği Yahudi kökenli Üsteğmen Esad Keşafoğlu, ABD’ye gönderilen ve CIA tarafından kontrgerilla eğitimi verilen grubun içerisindeydi ve döndükten sonra yakın dostu Fethullah Gülen ile birlikte dini toplantılara katılıyordu.
Görevi anti-komünist mücadeleyi örgütlemek olarak belirlenmiş biri olarak, hemen her alanda faaliyetlerini yürüten Fethullah Gülen‘e, 3 aylık hasta raporu verilerek Erzurum’a gönderilir ve CIA destekli Komünizmle Mücadele Derneği’ni kurar.(Yıl 1965) İslamcı görünen Fethullah Gülen’e ordunun laik subayları tarafından özel torpilli telsizci olarak istihbarat görevi verilen Fethullah Gülen, Mamak’ta acemi birliğindeyken, Tümen komutanlığında ilk namaz kıldıran imam olarak da tanınır ve mescit dahi kurar. Din konusunda çok hassas olduğu söylenen Ordu’nun, en önemli birliğinde namaz kıldırması, hutbe okutması, vaazlar vermesinin Fethullah Gülen’in etkinliğiyle değil, esas olarak ona biçilen görevle ilişkisi olduğu açıktır.
1965’lerden bu yana Genelkurmayda özel olarak koruyan generallerin olduğu, CİA ile çalıştığına dair ciddi iddialar bulunan Fethullah Gülen‘in yaşamı, tahmin edildiğinden çok daha karmaşık ve karanlıktır.
Kozmik odalarda gizlenen, çok sayıda son derece önemli olan bilgiler ve belgelerin olduğu, küresel güçlerin desteğiyle büyüyen Fethullah Gülen ve Gülen Cemaati‘ni AKP Hükümetinin de, MİT”in de deşifre etmesi oldukça zordur.
Özel Harp Dairesi ve Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Dairesi ile olan derin ilişkilerinin bütün belgeleri, CİA ile olan özel bağlantıları, Devlet adına yapılmış provokasyonların tamamı MİT’in dosyalarındadır ve katliamın birçoğunun izi Fethullah Gülen’in kapısına çıkar…
|