Irkçılık ve milliyetçiliğin ortaya çıktığı zemin ortaktır. Her iki ideoloji de, içinde türedikleri üretim ilişkisinin yerleşmesine, devam etmesine hizmet eder. Ama bu iki ideoloji, içinde türedikleri üretim ilişkilerinin farklı sorunlarına çare üretir, bu sorunların aşılmasını sağlar. Bunu daha açık ve vurgulu şekilde ifade edeyim: Irkçılık, en temelde kapitalist toplumda köle emeği kullanılmasını meşrulaştırmanın ideolojisidir. Çağımızda köle emeğinin yerine, değişik etnik kökene sahip toplumların konumu geçmiştir. Yani ırkçılık; egemen ulusun dışında kalan toplumlar ya da farklı etnik kökenden gelen insanlar , gördükleri muamelenin eşit olmaması, daha düşük olması ve yaptıkları işlerin daha düşük nitelikte olmasını meşrulaştırmayı sağlar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ırkçılığın ortak bir kökene sahip olmayan insanlara yöneldiğidir. Irkçılık ulusal sınırlar içinde işlev üstlenir.
Milliyetçilik ise aynı üretim ilişkisi içinde en temelde, emek gücünü satmak zorunda olan insanları sisteme bağlamanın ve teritoryal sınırlarda bir devlet oluşturmanın etkili ideolojisidir. Bu demektir ki milliyetçilik, onu kullananların ortak bir geçmişe ve kökene sahip oldukları insanlara yönelttiği ideolojidir. Milliyetçi ideolojinin temel işlevlerinden biri, ulusal sınırın dışındaki savaşları gerekçelendirmek ve geniş halk kitlelerini savaş için seferber etmektir.
7 Haziran 2015 yılı seçimleri belki de Türkiye cumhuriyeti açısından şimdiye kadar gerçekleşen en önemli ve kritik bir seçim süreci oldu diyebiliriz. Nedenleri çok, zorlukları çok, ama başarısı da bütün bu neden, niçin ve olmazlara rağmen önemli. Yine bir daha ki yapılacak seçimlere de özgürlük için mücadele etmenin zorluklarına rağmen başarının imkanlar dahilin de olduğunun göstergesi olmuştur.
Irkçılık ve Milliyetçilik ile ilgili yaptığımı bir takım araştırmalarda elde ettiğim verileri siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. “Irkçılık” (şovenizm) ve “Milliyetçilik” bu kavramlar zaman zaman bir birleriyle eşleştirilmeye çalışılıyor. Konuyu daha iyi anlamak adına öncelikle bu kavramları kökenleri ile ne anlama geldiklerini anlamak gerekir.
Irk: Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu. Kişinin renk, ırk ve milliyetini belirleme hakkı olmadığı gibi bunları tercih etme hakkı ve şansı da yoktur. Kişinin ırkı, rengi, milliyeti, soyu doğumla kazanılmış özellikleridir. Yani yaratılışının fıtratından kaynaklanır.
Irkçılık: İnsanların toplumsal özelliklerini biyolojik, ırksal özelliklerine indirgeyerek bir ırkın başka ırklara üstün olduğunu öne süren öğreti. Yeryüzünde hiçbir ırk’ın, milletin, kavmi olarak bir diğerinden üstünlüğü yoktur. Yaşadıkları coğrafya bakından fiziksel olarak, yaşam tarzları olarak, Dil, inanç ve Kültür bakımından sadece farklılıklar sergileyebilirler. Bu farklılıklar üstünlük veya aşağılık anlamı taşımaz.
Fiziksel, dil, inanç ve kültür birlikteliği olan bir toplumun diğer bir toplum üzerinde üstünlük iddia etmesi veya bu düşüncesini baskı ve şiddet yolu ile kabul ettirmeye çalışması öncelikle insanlığın yaratılış gayesi aykırı, ahlak ve insanlık dışı bir düşüncedir.
Millet: Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus. Milliyetçilik: Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk.
Ekonomik ve siyasal olguları gözetmeksizin ulusun çıkarların, bağımsızlığını ve vatan sevgisini ön plana çıkarmak. Milliyetçilik kavramı ayrıca dil, tarih ve kültür birliğine dayalı ulusun ve devletin mutlak ve temel bir değer olduğunu kabul eden anlayış olarak. Bireylerin devletin varlığını büyüklüğünü sağlayacak ve koruyacak şekilde, devletin ihtiyaçlarına uygun olarak davranmaları gerektiğini, davranışlarını bu amaca göre ayarlaması gerektiğini öne süren akım olarak milliyetçilik, ulus olgusunu, o ulusu meydana getiren bireylere, hukuki bir yapı olan devlete dönüştürme imkânı sağlamıştır.
Şovenizm: Özgün anlamda abartılı, saldırgan bir vatanseverlik ve ulusal üstünlük inancıdır. Bu kavramın isim babası bir Fransız askeri olan Nicolas Chauvin'dir. Şovenizm, herhangi bir şeye olan aşırı, nedenli veya nedensiz oluşan bağlılıktır. Özellikle de başka uluslara karşı hoşgörüsüzlük ve saldırganlık, aşırı ve bağnaz milliyetçilik anlamında kullanılsa da şovenizm milliyetçilik kavramının özüne aykırıdır. Çünkü şovenizm sıklıkla karşı gruba olan nefret ve kötü niyet duygularını da beraberinde getirir.
İnsanlık ve insan neslinin sağlıklı bir şekilde idamesi için en büyük tehdit hiç kuşkusuz bir ırkın başka bir ırktan kendisini üstün görmesi. Bu öngörüsünü baskı ve şiddet dönüştürmesi olan “ırkçılık”tır.
Yaşadığımız 21.yüzyılda hala bir ortaçağ zihniyeti olan ırkçılığı kendilerini dünyaya medeni olarak, süper güç olarak göstermeye çalışan ülkelerin yaptığına şahit olmaktayız. Gün geçmiyor ki Amerika’da bir “Siyah” tenli insan öldürülmesin. Avrupa’nın ortasında Almanya’da Alman ırkını arî ırk ve üstün gören “NEO-NAZİ” şovenistler yeniden hortladı, Afrika’da, Filistin’de, Mynmar’da, Irak, Suriye, Doğu Türkistan gibi dünyanın dört bir yanda birçok bölgede insanlar ırki ve inanç faklılıkları nedeniyle insanlar zulüm görüyorlar.
|