Daha doğrusu, Devlet Bahçeli’ye. Seçim meydanlarında böyle konuşmuyordu. İktidar olup, hırsızları yolsuzları hesaba çekeceklerini söylüyordu. Hani, ne oldu şimdi?
Seçimin üstünden, neredeyse 3 hafta geçti. Seçim meydanlarında, iktidar olduklarında hırsızları, yolsuzları hesaba çekeceklerini söyleyen ve iktidara hakarete varan suçlamalarda bulunan MHP lideri Bahçeli, şimdi ayrı telden çalıyor.
Daha seçim sonuçları açıklanmadan, hükümete girmeyeceğini açıklayan Devlet Bahçeli’nin tavrı, kendi partililerini bile şaşırttı.
Ey Bahçeli ! iktidar olmadan sen, kime nasıl hesap soracaksın? Bu millet, “Hesap soracağım.” dediğin için senin oyunu artırdı. 50 olan Milletvekili sayını, 80’e çıkardı. Daha dün söylediğin sözleri, yaptığın vaatleri nasıl unutabilirsin?
ANLAŞMA, ÇOKTAN SAĞLANMALIYDI
Muhalefet partisi olarak üçünüz de, iktidar için söylenmedik söz bırakmadınız. 13 yıldan beri canı yanan bu halk size inandı, size güvendi ve % 60 oranında oy verdi.
Bu güvene layık olup, seçimden hemen sonra anlaşmanız ve hükümet kurma çalışmalarına çoktan başlamanız gerekirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne, bu aşamada söylenecek bir söz yok. Hükümeti kurmak için çırpınıyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu, anlaşmak için her çareye razı.
“Hükümeti, Devlet Bahçeli de kurabilir, biz destekleriz.” diyor. Halkın Demokrasi Partisi ise, AKP’nin dışında kurulacak bir hükümete, her türlü desteği vermeye hazır olduğunu açıkladı.
Daha ne istiyorsunuz? Halk istiyor, iki muhalefet partisi istiyor, ama MHP daha doğrusu Devlet Bahçeli hiçbir teklife yanaşmıyor. “HDP’li ya da HDP destekli bir hükümet olamaz.” diyor, başka bir şey söylemiyor.
İyi de, HDP zaten hükümete girmek istemiyor, “Kurulacak hükümeti dışarıdan desteklerim.” diyor. Daha ne yapsın?
TAYYİP BEY, ELLERİNİ OVUŞTURUYOR
Anayasa hükmüne rağmen, AKP’den kendini koparamayan Tayyip Bey ise, “Anlamasalar da, seçimi yenilesem.” diye ellerini ovuşturarak bekliyor.
Çünkü, AKP’nin bir dönem daha tek başına iktidar olmasını ve vermek zorunda oldukları hesabı ertelemeye çalışıyorlar.
Bu arada, yaşanan iki olay dikkatimi çekti. Olay diyorum, çünkü ikisi de gerçekten “Olay” niteliğindeydi.
Birincisi, Tayyip Bey’in de katıldığı bir törende, büyük kaçakçı olarak bilinen ve girdiği hapisten iktidar sayesinde kurtulan Reza Zarrab’a, başarılarından ötürü iki Bakan tarafından birincilik ödülü verilmesiydi.
Bu tavır, bu milletle düpe-düz alay etmekti. Uluslararası bir suçluyu kayırıp, millete meydan okumaktı.
İkinci meydan okuma ise, Meclis’te yaşandı. Bir zamanlar, Meclise kasten başörtüsü ile giren ve “Bu kadın devlete meydan okuyor.” diyen merhum Bülent Ecevit’in tepki vermesi üzerine Meclisten çıkarılan Merve Kavakçı’nın yeğeni bu defa sahnedeydi.
Bu defa, aynı başörtüsünü takan yeğen Kavakçı, devlete meydan okuyordu. Gerçi, Mecliste başka başörtülüler de vardı, ama onun seçtirilmesinin ve bu kılıkla Meclise sokulmasının ayrı bir anlamı vardı.
ASIL KONUMUZA DÖNELİM
Değerli okuyucularım; MHP ve Bahçeli anlaşmak için yanaşmazlarsa, hükümetin kurulması zor olacak. MHP, AKP ile bir hükümet kurarsa, o başka. Siyasette, son dönemi olur.
Eğer, bir erken seçime gidilirse, AKP yine devletin bütün imkanlarını kullanacak, Cumhurbaşkanı yine meydanlara çıkacaktır.
Bu defa, “nasıl yapıp yapıp” AKP tek başına iktidarı alacaktır. Yalnız ben değil, görüştüğüm hemen bütün vatandaşlar böyle düşünüyor.
Bunun tek sorumlusu ise, Devlet Bahçeli olacaktır.
|