Moved Permanently

AKP'nin mensup ve yandaşları, partileri iktidara geldiğinden beri bu ülkeyi babalarının çiftliği gibi kullandılar. Giderayak bile, kullanmaya devam ediyorlar.

       Yüzlerine karşı, her şey söylendi. Özellikle muhalefet partilerinin liderleri ağızlarına geleni söyledi. Söylenenlerin hemen hepsi doğruydu. Çünkü, ortaya çıkan rezilliklerin hepsi belgeli ve kanıtlıydı.

       “Biz, bu dediklerinizi yapmadık.” diyemediler. Aksine, Bülent Arınç gibi özgül ağırlığı olanlar(!), bir çoğunu itiraf etmek zorunda kaldı. Çünkü, hepsi delilli ve belgeliydi. Hele bir 17-25 Aralık Olayı vardı ki, ortada tam bir “Suçüstü hali” vardı.

       Yandaş ve yalaka olmayan basın yayın organları bunları bir bir yazdı, açıkladı ve belgeledi. Ve, nihayet halkın sabrı taştı. 7 Haziran'da “Yeter artık, çekin gidin.” dedi.

      Onlarsa, gitmemek için hala direniyorlar. Çünkü, gittikleri takdirde “Gelin bakalım, hesap verin!” denilecek. Daha şimdiden, kendilerine hesap sorulmaması için çırpınıyorlar.

      Halkın % 60'ı muhalefete, “Bunlara hesap sorun” diyor. Bunun anlamı, “Sormazsanız, bir daha siyaset meydanına çıkmayın.” demektir.

ŞU SON REZİLLİĞE BAKINIZ

      Sınavlarda kopya dahil her türlü rezilliği yapan bu yönetim, son zamanlarda yandaşlarını sınavsız olarak devletin kadrolarına almaya başladı.

     Okuyabilmek için gecesini gündüzüne katan, okulu bitirdikten sonra bir iş bulabilmek için çalmadık kapı bırakmayan, katakulli sınavlarına rağmen sınav kazandığı halde bir işe atanamayan yüzbinlerce gencimiz devletin kapısında  beklerken, bir vekilin oğlu için bakın neler yapılıyor?

      AKP Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün oğlu Celil Akgün, lise mezunudur ve henüz 19 yaşındadır.

      Babası, Kars Valiliği'nin 1'nci derece kadrolu Özel Kalem Müdürlüğü'nün açık olduğunu duyunca Valiye rica eder.

     Mahdum, hiçbir sınava girmeden bizzat Vali tarafından İçişleri ve Çalışma Bakanlıklarından onay alınarak bu göreve atanır.

     Önce şunu belirtelim. Bu kişinin sınavsız atanmasındaki kanunsuzluk bir yana, devletin 1'nci derece kadrolu bir görevine atanabilmek için, yüksek tahsilli olmak gerekir. Yüksek tahsili olmayanlar, en çok 3'ncü dereceye atanabilirler.

      Ayrıca, 1'nci derece kadroya yükselebilmek için, devlette en az 25 yıl çalışmak lazımdır. Bunun için de, en az 45 yaşı devirmek gerekir.

     Bütün bunlara rağmen, devlete kapağı atan bu genç, iki ay bile geçmeden babasının devam eden torpili ile bu defa daha yüksek bir kadroyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na, naklen atanır.

     Yüksek torpilli bu genç de, babasının ve partisinin bu kıyağına ilgisiz kalmaz. 7 Haziran seçiminde AKP'ye oy verdiğine dair başka bir oy pusulasının üstüne “Evet” mührünü vurup, internet'te de bir güzel yayınlar.

Ben, haberi duyunca fazlaca şaşırmadım. Bu olay, bu iktidarın yolsuzluklarından, halkın tabiriyle rezilliklerinden sadece biriydi. Nelerini gördük, nelerini duyduk. Bu ne ki?

       Onlar, bu devleti “devlet” değil, “Babalarının Çiftliği” sandılar.

      Değerli okuyucularım;  Yeni kurulacak AKP'siz bir hükümetin işi gerçekten zor. Çünkü, zamanının büyük bir kısmını, sadece bu ve benzeri pislikleri temizlemek için kullanmak zorunda kalacak.

     Olsun, böyle bir temizlik için bu millet her şeye razı. Sanmayın ki halkın sadece % 60'ı bunu bekliyor. AKP'ye oy verenlerden bile bu pisliklerin artık temizlenmesini isteyen ve bekleyenler var. Hem de, çok sayıda var.