|
||
Benimle Evlenir misin? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Hemen yanlış anlamayın. Ben, evliyim. Bir televizyon kanalının her gün yayınladığı “Evlilik Programı”, bana bu soruyu sordurdu. Sulanmayan bir tek “Evlilik Kurumu” kalmıştı, onu da sulandırdılar. Değerli okuyucularım, Bu gün 5 Ocak 2015, yeni yılın beşinci günü. Her yeni yılın başlangıcında olduğu gibi bu yılda da, yüce Yaradan’dan cümlemize sağlık ve huzur vermesini diliyoruz. Bu huzuru bize çok görenlerden, ülkemizi bölmeye kalkanlardan, halkımızı ahmak yerine koyanlardan, yetim hakkını yiyerek, daha açık bir anlatımla hırsızlık ve yolsuzluk yaparak yoksulun ekmeğine el uzatanlardan, bu ülkeyi ve halkını kurtarmasını diliyoruz. Çünkü, çok kötü bir devlet yönetiminin sıkıntısı, daha doğrusu açık bir zulmü altında yaşamaya çalışıyoruz. Halkın tabiriyle, geleneklerimize ve değerlerimize bağlı olarak gül gibi geçinip giderken, haksızlık, adaletsizlik, güvensizlik ve hala işsizlik ve yoksullukla boğuşan bir toplum haline getirildik. Bu makus dönemde bir makus talihe saplanıp, geleneklerimiz bile art-üst edildi. İşte, yazımın konusu da, bu geleneklerimizden çok koruduğumuz ve saygı duyduğumuz evlilik kurumuyla ilgili. GAZETELERDE EVLİLİK KÖŞESİ Eskiden, kimi gazetelerde “Evlilik Köşeleri”ne rastlardık. İlgilenenler, adını gizleyerek, ya da bir rumuz belirleyerek köşeye başvururlardı. Bu başvuruya, evlenmek istediklerini, aradıklarının ve kendilerinin niteliklerini yazarlardı. Başvuranın düşüncesinde olanlar da, o başvurulara cevap verirlerdi. Böylece, buluşup anlaştıkları takdirde, evlilikleri (sözüm ona) mümkün olurdu. Gençlik yıllarımızda, (şimdi yayın yapmayan) Tercüman Gazetesi’nde de böyle bir köşe vardı. Bir gün gazetenin sahibi rahmetli Kemal Ilıcak’a sordum. “Günde ya da ayda kaç kişiyi evlendiriyorsunuz?” dedim. Güldü ve “Hiç kimseyi” dedi ve ekledi; “Biz, evlilik kurumuna hizmet ettiğimizi sanıyorduk. Meğer, kimi uyanıklara p.z.lik yapıyormuşuz, vazgeçtik” dedi. Çünkü, bu yolla evlilik olmayacağını, olsa bile o evliliğin yürümeyeceğini çok iyi anlamışlardı. ŞİMDİ DE, TELEVİZYON’DA EVLİLİK PROGRAMI Kimi televizyonlarda, artık gün boyu “Evlilik Programları” yapılıyor. Gönül eğlendirmek isteyen kimi bay ve bayanlar bu programlara çıkıyor, gelmişini geçmişini anlatıp, kirli-temiz ne kadar çamaşırları varsa, ortaya döküyorlar. İşin ilginç yanı, henüz 18-20 yaşında hayatının ilk baharının bile başında olan kimi gençler de, bu durumu geniş bir zamanda değerlendirmek, yani işi biraz da zamana bırakmak varken, bu programlara katılıyor ve evlenmek istediklerini söylüyorlar Katılanlardan, daha ilginç olanları da var. 3 ya da 4 kocadan ayrılmış, her kocadan 2-3 çocuk edinmiş, ah’ı gidip vah’ı bile kalmamış kimi bayanları da, ekranda sıkça görüyoruz. Daha da ilgincini sorarsanız, kadın erkeği beğeniyor, ama erkek oralı olmuyor. Yani istemiyor. Gelin görün ki, kadın erkeğin yakasını bırakmıyor. “Evlenelim de evlenelim” diye tutturuyor. Erkekler, ölçüyü muhafaza etmeye çalışırken, kadınlar erkeklerin üstüne adeta balıklama atlıyorlar. Hani, kadınlık gururu? Hani, kadının onuru? Hani, kadının anne olmasının ağırlığı? Sorulacak soru pek çok! Ama, daha ne sorayım ki? Edinilen bilgilere göre, bu programı yapan televizyonlar, katılan kişileri temin ettikleri bir otel ya da pansiyonda barındırıyor ve her türlü giderlerini karşılıyormuş. Yani, ekmek elden su gölden. Öyle olsa da, milletin karşısında bu şekilde görülmeye ve hatta rezillik boyutuna varan bu onur zedelenmesine değer mi hiç? Merak edip araştırdım. “Bu programlara katılıp da, evlenen var mı? “ diye sordum. İki çift, nasılsa evlenmiş. Bu çiftlerden biri, 4 ay sonra kavga etmişler ve erkek kadını bıçaklayarak öldürmüş. TELEVİZYON İZLENİNCE, REKLAMDAN KAZANIYOR Eh, ben de seyrettiğime göre, bu programları izleyenlerin sayısı pek çok. Beğendiklerinden mi? Asla! Vakit geçirmek ve insanların içine düştüğü bu sıra dışı durumu ibretle izlemek için bunu yapıyorlar. Televizyonlar da, çok izlendikleri için “Reyting” dedikleri izlenme oranı yükselince, fazla sayıda reklam alarak bol para kazanıyorlar. Yoksa, onca insanı bedava yedirip, içirip haftalarca barındırırlar mı? Evlilik Kurumu, toplumun en saygın ve en temel kurumlarından biridir. Bu kurumun, bir tiyatro haline getirilmemesi ve manevi değerinin hırpalanmaması için, bu tür programlardan korunması gerekir. Biliyorsunuz, bizim bir “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı”mız var. Hani, aylık kirası 800 bin lira olan bir binada oturan ve Özel Kalem’inin bir aylık çay-kahve parası 75-80 bin lira tutan ve de bu parayı devlete ödeten o Bakanlık. Bakanı da, bir Bayan. Onu da, kendisine soru sormak isteyenleri, korumalarına talimat verip, “Hırpalamadan dışarıya atın.” diyen Bakan olarak tanıyoruz. Kendisine soru sorulmasını istemeyen bu Bakanımız, belli ki kendisi de hiç kimseye soru sormuyor. Yani, bu programları yapanlara, “Bu programlar, Türk aile yapısına ve geleneklerimize uymuyor. Bunları neden yapıyorsunuz?” diye soramıyor. Eşim izin verse, ben de telefonla katılıp, çok meraklı bir bayanı sınamak için “Benimle evlenir misin?” diyesim geliyor. Lakin, temelinden sarstıkları bu kuruma, bir tekmenin de benden gelmesini istemiyorum. Tekrar Mutlu Yıllar… Dip Notu : Yeni yıl’ın İlk Bilmecesi ; Bir nar ağacı vardır, bir de dar ağacı Zalime nar düşerken, yiğide dar ağacı Sözünü, acaba hangi zalim söylemiş? |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.