|
||
Sadece Bardağı 1000 Lira ymış | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Malum KAÇ-AK SARAY’da, 1001 Gece Masalları yaşanıyor. Rüyamda görsem, inanmazdım. Bir su bardağının fiyatı, tam 1000 liraymış. O meşhur türküde, “Altın’dan Saray yaptırdım, Gümüş’ten merdivanı” dese de, bunun her tarafı altın. Ona AK-SARAY değil, ALTIN-SARAY demek lazım. Değerli okuyucularım, bu konuyu yazıma konu yapmayacaktım. Çünkü, daha önceki yazılarımda, dolaylı olarak dokunmuştum. Ne var ki, Cumhurbaşkanı eşinin iki gün önce malum Saray’da yaptığı “Kadınlar Günü”nde, masaya konulan bardaklardan birinin fiyatının 1000 lira olduğunu duyunca, bu memlekette donsuz gezenler aklıma geldi. Nasıl gelmez ki, bu göz kamaştıran şatafat, petrol Krallarının Saraylarında bile yok. Mesela, 62 yıldan beri tahtta bulunan İngiltere Kraliçesi’nin Backhingam Sarayı’nda böyle bir ihtişamın olmadığı biliniyor ve hep söyleniyor. Mesela, para içinde yüzen ve sonunda linç edilen Kaddafi, böyle bir Saray’da değil, o meşhur çadırında yaşardı. Altınları uçağına doldurup kaçan Tunus Başkanı Binali’nin Sarayı da, böyle değildi. Hüsnü Mübarek’in, Saddam’ın, Esad’ın, Ukraynalı Yanukoviç’in bile böyle bir Sarayının olmadığı söyleniyor. Görmedik, ama petrol içinde yüzen Suudi Krallarının da, bu kadar debdebeli Saraylarının olmadığı artık anlaşılıyor. Amerika Başkanlarının Beyaz Sarayını görmeyenler de, Beyaz Saray’ın bu kadar muhteşem olmadığını çok iyi biliyorlar. Unutmadan söyleyeyim, buranın gerçekten “kaçak” bir Saray olduğu, gün gibi ortada. Saray’a yer açmak için Atatürk Orman Çiftliği’nin ağaçları kesilirken, Danıştay’da dava açıldı. Danıştay burada yapılması tasarlanan inşaat hakkında önce durdurma, sonra da iptal kararı verdi. Buna rağmen Saray yapıldı ve Cumhurbaşkanı buraya taşındı. Saray’a kaçak denince, Ankara Belediye Başkanı derhal bir ruhsat düzenledi ve “Saray Kaçak değil” dedi. Dedi, ama inşaatı mahkeme kararıyla durdurulan ya da iptal edilen bir inşaata ruhsat verilemezdi. İşte o sebeple, bu saray “kaçaktır” ve hep kaçak kalacaktır. ŞU İSRAFA BAKINIZ Resmi açıklamaya göre, Saray 1 milyar 370 milyona yapılmış ve 1000 odalıymış. Gerçeğe bakılırsa, öteki masraflarıyla 5 milyarı geçiyormuş. 1000 değil, 2000 odalı olduğu söyleniyor. Çünkü, Saray’ı yapan Müteahhit, kaç odalı olduğunu bilmediğini söylüyor. Bir bardağının fiyatı bile asgari ücretle çalışan bir işçinin bir aylık kazancından fazla olan Saray’a, tam 4000 m2 halı döşenmiş ve daha yeni halılar gelecekmiş. Halılara, şimdiye kadar 1 milyon 200 bin lira ödenmiş. Saray’da, kimleri taşıyorsa halen çalışan ve 30 milyon liraya alınan 63 asansör varmış. 18 asansör daha takılacakmış. Her asansörde, her gün 24 saat süreyle ikişer kişi nöbet tutuyormuş. Bunlar, sadece küçük bir-kaç örnek. DEĞİRMENİN SUYU, VERGİLER Bu değirmenin suyu, elbette vergilerden geliyor. Eskiden, “Vergi kutsaldır. Ödediğiniz vergiler, yol, su elektrik olarak size dönecektir.” denilirdi. Artık, öyle değil. Vergilerimiz, artık Saray olarak dönüyor, ama bize değil. Ülkemizi, dürüst ve adil yönettiğini sananlara. Bu köşeyi izleyen okuyucularımın hatırlayacağı üzere, her yıl “Vergilerimizi düzenli ödeyelim.” mealinde yazılar yazıyorum. Bu sene, ve bundan sonra yazmayacağım ve hiç kimseye böyle bir telkinde bulunmayacağım. Geçen gün, bir dostuma bunu söylediğimde, “Ne olacak sanki, vergi olmazsa, nasıl olsa bedelli askerlik var. 700 bin kişiden, 10 milyardan fazla para toplanacak. Al sana para.” deyince, söyleyecek söz bulamadım. Değerli okuyucularım, eskilerin biraz kaba ama doğru bir sözü var. “Sen eşek olursan, sırtına binen çok olur.” Sizi bilemem ama, ben vergilerimi günü gelmeden ve düzenli olarak ödüyorum. Bu sözü, benim için söyleyen olursa hiç kızmam. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.