Güneydoğu Anadolu kökenli örgütler "tebliğ, cemaat, cihat" üçlü stratejisini temel alıyor. 1990'lı yılların başında Diyarbakır'da yakalanan Hizbullah militanları, hedeflerini ana hatlarıyla şöyle açıkladılar: "Amacımız bütün Türkiye'de şeriat hükümlerine dayalı bir devlet yapısı oluşturmaktır." Kürt-İslam sentezi 70'lerde, sol yükseldiğinde kitleleri kontrol altında tutacak muhafazakar bir yapıya ihtiyaç vardı. Onun adı Türk-İslam senteziydi. Yani İsrail'e partner olacak Kürdistan'ın ABD bölgede olmaksızın var olmasını sağlayacak bir ülkeye ihtiyaç vardı. Yabancı güçleri İsrail partneri olacak güçlerin yani Kürt-İslam sentezin barınacağı ve güçleneceği bölge araştırmasına girerken, en kolayı ve kullanabilecek toplum ve bölge Güneydoğu'ya yöneldi. Biliyorsunuz yabancı güçler bu gibi planları uygulmaya koyduğunda en zayıf bölge neresi ise, oraya yönelirler. Hele Türkiye gibi bir ülke onlar için kaçınılmaz bir fırsat. Yabancı güçler bu gibi ülkenin ulusal birlik gibi "takıntılarından" kurtulması düşüncesi ile hareket ederken, hedeflerindeki tek ortak düşman cumhuriyet. Cumhuriyeti düşman görenlerin ortak düşüncesi ise, yine aynı güçler. Yani Türkiye'deki bir takım yabancı güçlerle işbirliği yapan sözüm onlara islam sentezi adı altında Cumhuriyete ihanetlik yapmayı planlayan güçlerdir.
Kürtlüğün kodlarında milliyetçiliğin olmaması gibi tuhaf ve kendi içinde çelişkili bir ifadeyi kullanan şahıslarca, olmadığı iddia edilen şey. Şu ifadeyi kuran kişi azıcık iz'an sahibi bir insan olsa, "kürtlüğün kodları"nı yüceltir ve bir yandan da "Türkçülük ideolojisinde" barbarlık bulunduğunu iddia ederken ırkçılığın kralını yaptığını görür ama, nerede o iz'an? "hoşgörüye, kardeşliğe dayanan kürtlük kodları"
Öte yandan, kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki cehalet ve sefaletten beslenen, beslenirken de bu sefaleti maalesef artıran güçler her zaman tetikteler. 2013 yılında bir televizyon programında soruları yanıtlayan BDP Milletvekili Altan Tan, "Kürt-İslam sentezi zehirdir, ben şeriatçıyım" diyor. Solcu olmadığını, Müslüman olduğunu söyleyen Tan, Kürt mücadelesini desteklediğini ifade ederek, "İran ajanı da değilim" dedi ve devam eden Tan, "Kürt-İslam sentezine katılmıyorum" dedi. Vekil Altan Tan, 'Müslüman ve şeriatçı' olduğunu söyleyerek, Kemalist yapının artık tarihe kaldırılması gerektiğine inandığını da belirtti.
Vekil Tan, "Kürt-İslam sentezine ben katılmıyorum. Kürt-İslam sentezi, Türk Milliyetçilerinin, İslamı kullanmak üzere, İslamı kendi imparatorluk ve hegomanyalarına boya yapmak üzere kullandıkları bir terimdir..." dedi. Türk İslam sentezi, bir zehirdir diyen Tan, "İslamcı harekatın içinde Miliyetçiler doludur. Şu an Başbakan'ın etrafında da bu insanlar doludur. Milliyetçiliği, Türk İslamcılığı, Türk hegomanyasını, İslam boyası ile örtenlerdir. Dolayısıyla, Kürt İslamcılığı da, Türk İslamcılığı da yanlıştır" diyor. Tan şöyle devam ediyor, "Kemalistler bütün diğer milletleri yok saydılar. Hakkını istemek milliyetçilik olarak kabul görüyorsa, Bütün Kürtler Milliyetçidir" diyor.
TAN, "BEN ŞERİATÇIYIM" Altan Tan: "Kürt-İslam sentezi zehirdir, ben ise şeriatçıyım" Solcu olmadığını, Müslüman olduğunu söyleyen Tan, Kürt mücadelesini desteklediğini ifade ederken, "Ben İran ajanı da değilim" dedi. Müslüman olduğunu söyleyen Tan, "Türkiye Cumhuriyeti'ndeki Kemalist yapının artık tarihe kaldırılması gerektiğine inanıyorum. Bundan sonra yerine ne geleceğine de halk karar versin istiyorum. Benim kendi görüşüm. Ben şeriatçıyım. Her Müslüman şeriatçıdır. Ben Müslümanım ve İslam Şeriatına inanıyorum" diyor.
TAN, TAM BİR KÜRT-İSLAM SENTEZİ TARAFTARIDIR 1970'li yıllardan başlayan son olarak 90'lı yıllarında daha da artan Kürt-İslam Sentezi Güneydoğu'da tam bir hakimiyetini sürdürmektedir. Bir dönem, "Kürt Ulusu Devleti" istiyoruz diyenler şimdi, ise, çözüm sürecine ilişkin çalışmalar başlayınca, Kürtlerin bir kesimi Kürt-İslam Sentezindan tam bir çark ederek yönünü Türkiye'ye çevirmeye başladılar.
Yani, Kürtler, "Türkiye bizim ortağımızdır" diyerek yönünü Türkiye'ye çevirdiler. Kürtlerin ani çarketmesi akıllara başka şeyler gelmeye başladı. Nedir akla gelen bu diye sorarsanız. İşte Kürtler şu mesajı veriyorlar: "Biz Kürt vatandaşı olarak ulus devlet istemiyoruz" diyorlar. Sorduğunda, korktuğundan dolayı mı? Hayır, "40 bin gencini feda eden bir halk, topluluğu korkak olur mu? Korkmuş olsaydı 40 bin gencini feda etmezdi" diyorlar. Tan, "Ulus Devleti istemiyoruz. Birincisi, bugün dünya bu modeli geçti. Ortadoğu'ya yeni bir sistem lazım. Türkler'in, Kürtler'in, Süryaniler'in, Ermeniler'in... birlikte yaşayabilecekleri, entegrasyonun olacağı, gümrüklerin, sınırların kalkacağı belki bir eyaletler birliği gibi bir Ortadoğu lazım. Türkiye'de demokratik bir devlet olursa, inanın sadece Kürtler değil, Halep'teki, Şam'daki Araplar da bu federasyona bağlanmak isteyecektir" diyor. İşte Kürt-İslam sentezi Güneydoğu Anadolu bölgesine hakim...
|