Moved Permanently

Değerli okuyucularım;hemen bütün dünyada devleti yönetenlerin, ülkelerini soyma, yani “çalıp çırpma”, yani “hırsızlık yapma” hastalığına yakalandıkları görülüyor.

        Bunların bir kısmı, biraz ölçülü çalıp ülkesinde kalarak çaldıklarını yerken, bir kısmı ölçüyü kaçırıp, çaldıklarıyla ülkesinden kaçmak zorunda kalıyor.

      İki yıl önce Tunus Cumhurbaşkanı, uçak dolusu para ve altınla kaçtı, gitti. Mısır Cumhurbaşkanı çaldı, ama kaçamadı. Yakalandı, çaldıklarını yiyemeden hapsi boyladı. Yargılanması sürüyor.

Libya Cumhurbaşkanı, o kadar çok çaldı ki, götüremeyeceğini anlayınca kaçmadı ya da kaçamadı. Ancak, linç edilerek hayatını kaybetti.

Irak Cumhurbaşkanı ise, hırsızlığı bizim Bakanlar gibi çocukları eliyle yaptı. Oğulları UdayveKusay, - ihtimal o ki, para kasaları ve para sayma makineleriyle- aniden basılınca, çaldıklarını saklayamadılar. Önce bu çocuklar, sonra da babaları bunun bedelini hayatlarıyla ödediler.

     Başka örnek mi istiyorsunuz? Daha çok örnek var.

    Son olarak Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç, çuvalları doldurup kaçtı.

    O Ukrayna ki, komünist rejimden yeni kurtulmuş, halk kendisini yeni toparlamaya başlamıştı.

    Kadınlarının çoğu, eşlerini, çocuklarını dolayısıyla ülkelerini terk edip, başta Türkiye olmak üzere çeşitli ülkelere giderek, hizmetçilik yapıyordu. Hem de, ayda 200-300 dolar alarak geçinmeye çalışıyordu.

      Ülkenin Başbakanı  BayanTimoşenko da, çaldıklarını kaçıramadan 2011 yılında yakalanmış ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

KORKMADAN ÇALIYORLAR !

Ülkesinin Başbakanı’nın hırsızlıktan hapsedilmesine rağmen Cumhurbaşkanı Yanukoviç, ondan daha büyük hırsızlıklar yapmış ve önce  kendisine muhteşem bir Yazlık Saray yaptırmıştı.

    Saray’ının kapalı Otoparkını, son model ve pahalı çok sayıda araçla dolduran Cumhurbaşkanı, onun için ne yazık ki hiç birini götüremeden kaçtı.

    Üç gün önce, İstanbul’da bir Ukraynalı ile konuştum.Yanında iki arkadaşı daha vardı. Üçü de, burunlarından soluyordu.

    Biri, elini masaya vurup, “Biz,  ülkemizi terk edip  burada 300 dolara iş bulamazken, bu herif bizim paralarımızı çalıp kaçtı. Yakalanırsa, kazığa oturtulmasını isteriz. İsterim ki, o işi de banayaptırsınlar.” dedi.

 TÜRKİYEDE DURUM, DAHA DA VAHİM !

     Ülkemiz de, yolsuzluk sıralamasında dünyada önde gelen ülkelerden. Daha önce orta sıralardayken, AKP iktidarından sonra ön sıralara yerleşti.

     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın en zengin Başbakanlarından biri olarak gösteriliyor.

     Bu ülkede, her iktidar döneminde yolsuzluk yapıldığı biliniyordu. Daha önceki yazılarımda, bu konuda ayrıntılı bilgiler vermeye çalışmıştım.

    Özetlersek, 1950 yılından önceki tek partili dönemde kimi yolsuzluklar su yüzüne çıkmış, Gümrük Bakanı Suat Hayri Ürgüplü, buğday ithalatı yolsuzluğundan yargılanmıştı.

    1950-60 yılları arasındaki Demokrat Parti döneminde Adnan Menderes ve kimi Bakanları hakkında yolsuzluk söylentileri çıkmış, Cumhurbaşkanı Celal Bayar kendisine hediye edilen bir köpeği, Atatürk Orman Çiftliği’ne sattığı iddiasıyla Yassıada’da yargılanmıştı.

İki Bakan da, yolsuzluk suçlamasıyla idam edilmişlerdi.

 Daha sonraki Adalet Partisi iktidarında Süleyman Demirel, ailesini ve yandaşlarını zengin etmekle suçlanmış, Turgut Özal ise, iktidarı döneminde yolsuzluk rekoru kırmıştı.

     Başbakan Tansu Çiller giderayak, Örtülü Ödenek’ten 500 milyar lira götürürken yakalansa da paçayı kurtarmış, Mesut Yılmaz ise, Yüce Divan’da yargılanmıştı.

TAYYİP ERDOĞAN, HEPSİNİN ÜSTÜNE TÜYDİKTİ !

    Yaklaşık 12 yıldır iktidarda olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cümle yolsuzlukların üstüne tüy dikti.

    Eski Çalışma Bakanı YaşarOkuyan’ın tabiriyle, Belediye Başkanı olmadan önce ekmek arasında sucuk satan Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olunca zenginler sınıfına girmiş, Başbakan olunca da, dünyanın en zengin Başbakanlarından biri oluvermiş.

    Tabii, onunla birlikte iktidarın mensupları, yandaşları ve yalakaları da, bu zenginlikten nasiplerini almışlar.

     17 Aralık 2013 de yapılan “Büyük Yolsuzluk Operasyonu” gösterdi ki, bu iktidar döneminde Türkiye iliklerine kadar soyulmuş. Ve bu büyük soygun, insanlar hep “Allah’la aldatılarak” yapılmış.

     Başbakan Erdoğan’la oğlu Bilal arasındaki son telefon kayıtları, dünyada bizim Başbakan kadar “büyük götüren” bir devlet adamının olmadığını gösteriyor. Villasında istiflediği paraları, çocukları ve akrabalarıyla bir günde zor tahliye etmişler.

     Kendisini ne kadar savunsa ya da yandaşlarına savundursa da, o bu kara lekeden ve bu ağır yükten artık kurtulamaz. CHP lideri, ona çıkış yolunu gösterdi. “Ya helikopterine binip kaçacaksın ya da hapsi boylayacaksın.” dedi.

ÜLKESİNİ SOYANLAR, ÇUVALLARI DOLDURUPKAÇIYOR !

     İstanbul’da Ukraynalılarla konuşurken, yanımızda Türk arkadaşlarımız da vardı.Bir arkadaş, “Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın özel uçakları var.” dedi. Bir diğeri hemen atılıp, “Çuvallar, acaba hazır mı?” deyince diğeri; “Biliyorsunuz, Amerikalılar WikileaksBelgeleri’yle açıkladı. İkisinin de İsviçre’de gizli Banka hesapları varmış. Çuvallara gerek yok.” dedi ve hepimiz gülüştük.

Bilinen bir gerçek var ki, çalıp da ülkesini terk edenlerin hiç biri mutlu olmuyor ve çaldıklarını gönül huzuruyla yiyemiyor.

       Afgan Kralı Zahir Şah, o fakir ülkenin paralarını çalarak İtalya’ya kaçtı, ama paraları yiyemeden, acılar içinde kıvranarak öldü.

       İran Şahı Rıza Pehlevide, çaldıklarıyla Mısır’a kaçtı. Kısa süre sonra kanser oldu ve hayatını kaybetti. Cenazesi, yurt dışında kaldı.

 TÜRK HALKI, ŞAŞIRTIYOR !

Değerli okuyucularım, son yapılan ve bazıları önlenen “YolsuzlukOperasyonları”, ne yazık ki halkımızın gözünü hala açmamış gibi görünüyor.

     “Türk halkı, bu defa affetmeyecek ve yolsuzluk yapanlara sandıkta mutlaka dersini verecektir.” diye düşünürken, seçim anketleri öyle söylemiyor. Anketlere göre, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere AKP, bir çok yerde yine önde gidiyor.

      Görünen o ki, seçimin galibi yine AKP olacak. İşin daha da ilginç yanı, Başbakan bağırıp çağırdıkça ve önüne gelene hakaret ettikçe, taraftarı ve oy potansiyeli artıyor.

     İlerisini görebilen bazı dostlarla oturup, bunu da konuştuk.

     Ülkemizin durumunu ve geleceğini iyi tahlil eden basiretli vatandaşlarla orta sınıf, AKP’ye katiyen oy vermiyor.

     İktidarın rant ekonomisinden ve yolsuzluklardan yararlanıp palazlanan yandaşlar ve  zenginlerle, bugün için karnını doyurup gününü kurtaran yoksul halk ise, oylarını AKP’ye veriyor.

      Bir haftalık erzakla, bir-iki aylık yakacak kömüre tav olup, oylarını adeta satan bu vatandaşlar, hem kendilerinin, hem de ülkenin geleceğini karartıyorlar.

      Merhum Sakıp Sabancı ile Kabataş Lisesi’nde buluştuğumuzda, bir sorum üzerine Sakıp Bey bana aynen şöyle demişti. “Yardıma muhtaç insanlara yardım ederim. Sabancı Vakfı’nı, onun için kurdum. Aklını kullanamayıpyoksul düşenlerinse, yüzüne bile bakmam ve onlara yardım etmem. Çünkü, Allah’ın verdiği aklı kullanamayanlara, Allah bile yardım etmiyor.”

Kur’an-ı Kerim’deyüce Yaradan da zaten; “Aklını kullanamayanların üstüne, Allah pislik yağdırır.” diyor.