|
||
Alavere Dalavere, Parası Olmayan Askere! | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Gençleri, askerlikten de soğuttular. Artık, parası olanlar diskoda eğlenirken, parasızlar yurdu koruyacak. Acaba onlar eskisi gibi askere yine davul zurnayla mı, yoksa kerhen mi uğurlanacaklar? Benim gibi, siz de hiç merak ediyor musunuz? Bütün dünya ülkelerinin, yurt savunmasının temel dayanağı ve silahlı gücü olan askerlik hizmeti, en mükemmel biçimde bizim ülkemizde yapılırken, ne yazık ki onu da sulandırdılar. Ve, tarih boyunca Türk Orduları; düşmanlarının korkulu rüyası olurken, Türklerin ise, en büyük yaşam güvencesi olmuştu. Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar büyük bir cihan hakimiyeti bu ordular tarafından sağlanmış, Cumhuriyet döneminde de Ordumuzun gücünde hiçbir gerileme görülmemiştir. Aksine, Türk Ordusu, NATO ittifakı içinde Fransa’dan sonra sayıca en büyük Ordu iken, şimdi Fransa’yı da geçmiş durumdadır. Ordumuzun bu durumu, başta Avrupa ülkeleri dolayısıyla Avrupa Birliği olmak üzere, yakın komşularımızı haklı olarak endişelendiriyordu. Avrupa Birliği’ne üyeliğimiz söz konusu olduktan sonra Birliğin ilk isteği, Ordumuzun küçültülmesi, yani gücünün azaltılması oldu. Bu yetmedi, darbelerden sabıkalı görülen Türk Ordusu’nun, siyasetin dışına çekilmesi istendi. Filvaki, zorunlu darbeler döneminin dışında, Türk ordusu siyasetin zaten dışındaydı. Ama, bu da yetmedi, başına gelenleri gördük ve görmeye devam ediyoruz. ÖNCE, “PROFESYONEL ORDU” DENDİ, AMA … Ordunun küçültülmesi için önce “Profesyonel Ordu”dan söz edildi. İlk etapta kurulacak bu Ordu için nitelikleri önceden belirlenmiş maaşlı 50 bin kişi alınacaktı. Ve giderek bu sayı artırılıp, Ordu tamamen profesyonel hale getirilecekti. Buna, hiç kimsenin itirazı olmadı. Çünkü, profesyonel ordu paralı askerlerden oluşacağı için, görev alan herkes kazancının karşılığını vermek zorundaydı. O askerler çok iyi eğitilecek ve bu işi kendileri seçtiği için meydana gelecek tehlikelere katlanmak zorunda kalacaklardı. Buna karşılık da, ayrıca bu görevden ayrıldıklarında ödenecek önemli bir tazminat da, onları bekliyordu. Ama, o işe şimdi mola verildi.
HÜKÜMET, “ÖNCE PARA LAZIM” DİYOR Hükümet, profesyonel ordunun para gerektirdiğini öne sürüp, askerliği şimdi paralı hale getiriyor. Yani, zorunlu askerlik hizmetini, para ile satma yoluna gidiyor. İlk bakışta, bu tasarı doğru gibi görünse de, adaletle bağdaşmıyor. Çünkü parası olanlar parayı bastırıp askerlikten kurtulurken, parası olmayanlar askerliklerini aynen yapmak zorunda bırakıldılar. Karar henüz kesinleşmemekle birlikte, bundan sonra bir yolunu bulup 30 yaşını geçirip de askerliğini yapmayanlar, 25 bin lirayı 4 eşit taksitte ödeyip, askerlikten kurtulmuş olacaklar. Muhtemeldir ki, bu yaş sınırı zaman içinde daha aşağılara çekilecek, daha küçük yaş gurubunda olan zengin çocukları askerlik yapmayıp, onlar da parayı bastırıp, bu yükten kurtulacaklar. Askerlik yükü, böylece tamamen fakir fukara çocuklarının ve garibanların omuzlarına yüklenmiş olacak. Ve onlar, karda kışta, soğukta üstelik terörü enselerinde hissederek bu görevi yerine getirirken, zengin çocukları diskolarda içkilerini yudumlamaya ve keyiflerini sürmeye devam edecekler. Ayrıca, toplanacak bu paranın, başka işlerde kullanılmayacağını da hiç kimse garanti edemiyor. HAYRET! MUHALEFET DE “PARALI ASKERLİK”TEN YANA! İlginçtir, Ana Muhalefet Partisi CHP de, askerliğin paralı olmasından ve parayı bastıran zenginlerin askerlik yapmamasından yana. Partiden yapılan açıklamaya göre, hükümetin 30 olarak düşündüğü yaş sınırının, bu parti 28’e çekilmesini ve asker kaçaklarının biraz daha artmasından yana görünüyor. Nedenine gelince, onların da çocukları var. Onların da paraları var. Ve parasızları askere göndermek varken, onlar da niye gitsinler ki? Dikkat ederseniz, muhalefet partilerinin kişisel çıkarları iktidarın çıkarları ile uyuşunca, muhalefet etmek ortadan kalkıveriyor. Halkın çıkarı, hiç kimsenin umurunda bile olmuyor. İşin ilginç yanı, askerlik yapmayı kabul etmeyen ve adlarına “Vicdani Retçiler” denilenlerin tavırları da, bu durumda haklılık kazanıyor. Öyle ya, parayı verinin kaytardığı askerlik hizmetini, onlar neden yapsınlar? OYSA, BUNLARIN HEPSİ YANLIŞ Yazımın başında da ifade ettiğim gibi, bizim dosta ve düşmana karşı en büyük kozumuz ve güvencemiz Ordumuzdur. Türk Ordusunun her neferi, Atasından tevarüs ettiği azmi ve cesareti ile bu güzel yurdu bugüne kadar savunmuş ve düşmanlarına karşı hep caydırıcı olmuştur. Askerlik çağına gelen her Türk evladı, bu günü sabırsızlıkla beklemiş, evlilik dahil hayata dair bir çok projesini ertelemiş ve önce askerliğini yapmıştır. Askerlik yaşantısı ise, o gencin ölümüne kadar hayatını süsleyen en önemli anılar olarak anlatılmış ve saklanmıştır. Peygamber ocağı olarak kabul edilen Ordunun bir mensubu olmak, her Türk gencine onur ve gurur vermiştir. Bu hizmeti yaparken hayatını kaybedenler çok yüce bir mertebeye erdiklerine inanarak, bu uğurda canını severek vermiştir. Hal böyle iken, şimdi nerede kaldı vatan aşkı? Nerede kaldı şehitlik aşkı? Bu güne kadar hiçbir zengin çocuğu “şehit” olmazken, bu kişiler ortaya çıkıp da “Bırakın, biraz da bizim çocuklarımız şehit olsun!” neden demiyorlar? Çünkü, onlar askerliklerini ya paralı yapıyorlar ya da cepheye sürülmüyorlar ki! GENÇLERİ ASKERLİKTEN SOĞUTMAK, SUÇ Yasalarımıza göre, askerlikten kaçmak ve gençleri askerlikten soğutmak suç olarak kabul ediliyor. Oysa, parası olanların askerlikten af edilip, parası olmayanların cepheye sürülmesi, parasızları askerlikten soğutmaya yetip artıyor. Muhalefet partileri de iktidarla bir olduğuna göre, bu kararın iptalini Anayasa Mahkemesi’ne götürmek mümkün olmuyor. Bunu yapsa yapsa, bir mahkeme yapabilir. Ancak, bu HSYK varken, o kararı verip de Anayasa Mahkemesi’ne götürecek cesarette bir hakimin çıkacağını, hiç sanmıyorum. İktidar, bütün bunları zaten, yasalar ve Anayasadaki esneklikten yararlanarak yapıyor. *** Askerliğimi, 32 yaşında yaptım. 22-32 yaş arasında, Liselerde Matematik Öğretmenliği yapıyordum. Bu branştaki öğretmen sayısı yeterli olmadığı için, o yaşa kadar beni askere almadılar. Yedek Subay olmama rağmen, bu görevi erlerden daha çetin ve zor şartlarda, hiçbir durumdan şikayetçi olmadan, şerefle yaptım. Çünkü, o zaman “Paralı Askerlik” diye bir uygulama yoktu. Ve, herkes bu ulvi görevi eşit şartlarda ve de severek yapıyordu. Görünen o ki, bundan sonra öyle olmayacak. Şimdi, benim esas merakım, gençlerin askere uğurlanmasında, eskisi gibi yine davul zurnalı uğurlama törenleri yapılacak mı acaba? Yani, parası olanlar diskolarda eğlenirken ya da yan gelip yatarken, parasızlar yine davul zurnayla mı kandırılacak? Başka bir söylemle, “Alavere Dalavere, Parası Olmayanlar Askere!” mi? denilecek? Müslim Hoca’yı Kutluyorum Müslim Erdoğan Hoca, İlçemiz Yeni Mahalle Camii’nin başarılı İmam Hatibi iken, kendi isteğiyle Merkez Ayaspaşa Camii’ne “Müezzin” olmuş. Buraya kadar olanlar normal de benim tebrikim ve takdirim, onun vurguları dikkatli yaparak ezanı makam, usul ve armoni kurallarına uygun ve hatasız okumasına. 12 yaşında Kur’an’ı ezberleyen ve güzel bir sese sahip olan Müslim Hoca, melodiyi damardan teganni edip, cami müdavimi olmayanlara da ezanı dinletiyor. Bu görevi bundan sonra, Ayaspaşa Camii’nin emektar ve başarılı İmam Hatibi Yaşar Arabacı Hocayla birlikte sürdürecek olan Müslim Erdoğan Hocayı kutlarken, başarısının sürekli olmasını diliyorum. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.