|
||
Neden Milletvekili Adayı Olmadım? | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Kimi değerli hemşerilerim, geçen seçimde de bu soruyu bana hep sordular. Cevabı, çok kısa. “Kendim istemedim ve olmadım.” Ama, Neden? Milletvekilliği, bir “meslek” değil, ama bizim ülkemizde çok cazip işlerden biri. Eskiden, 30 yaşını dolduran ve İlkokulu bitirmiş olup da, yasada sayılan şartları taşıyan herkes önce aday adayı, listeye konduğu takdirde aday, seçildiği takdirde de Milletvekili olabiliyordu. Şimdi, yaş sınırı 25’e indirildi. Başkaca değişen bir şey yok. Okuyucularım ve değerli hemşerilerim, geçen seçimde de, 2,5 ay sonra yapılacak olan bu seçim için de, neden aday olmadığımı hep sordular. Hatta, kimileri “Bir engel mi var?” dediler. Çünkü, İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken, Doğan Medya Gurubu (Hürriyet Gazetesi) ile, büyük bir kavga yapmış, onların kanunsuz bazı isteklerini yerine getirmemiştim.Bunun üzerine, aleyhime bir kampanya yürütmüşler ve hakkımda tam 41 defa “yalan haber” yapmışlardı. Onların yalancılığını Mahkeme kararlarıyla kanıtlayınca, üzerime daha çok saldırmışlar ve hiç, ama “hiçbir suçum olmadığı halde” yargıya baskı yaparak, bana bir ceza verdirmişlerdi. İşte merak edenler, “Naci Akay, acaba bu sebeple mi aday olamıyor?” demişlerdi. “Hayır” değerli okuyucularım. Katiyen, öyle bir engel ve hiçbir engel yok. Çünkü, daha sonra açtığım bütün karşı davaları kazanarak, bu cezanın bütün sonuçları mahkeme kararlarıyla ortadan kaldırıldı. Yani, “Memnu haklarım iade edildi. Karar, Resmi Gazetede yayınlandı. Adli Sicil’deki Sabıka Kaydı silindi. Gazete aleyhine açtığım davaların tamamında haklı bulundum ve Gazete bana tazminat ödemeye mahkum edildi. Y.Seçim Kurulu da, adaylığa en gel bir durumun olmadığını kabul ve tescil etti.” Peki, bütün bunlara rağmen neden aday olmadım? Yukarıda da belirttiğim gibi, Milletvekilliği bizim ülkemizde “cazip” işlerden biri. O cazibenin yanında, bu muhteremlerin çevirdiği “katakulli”ler ve kendileri için yasa çıkarıp hak ettikleriyle(!), hak etmedikleri halde bu güçlerini kullanarak havadan kazandıkları, daha çocukluk yıllarımda beni bu işe karşı soğutmuştu. Soğutmakla kalmadı – tabir uygunsa - midemi bulandırdı. “Salt kendi çıkarları için aday olup da seçilen Milletvekillerinin, bu ülkeye ve millete yararlı başka işleri yok mu?” derseniz, var tabii. Öncelikle, ait oldukları partilerin liderlerine sım sıkı bağlı olmak. Siz ona, “Körü körüne” de diyebilirsiniz. Çünkü, adaylık listesine girmek, tamamen liderin arzusuna ve kararına bağlı. Lider istemezse, torbadan tavşan çıkarsanız bile aday olamazsınız. Daha sonra da, TBMM de, yine liderin istediği biçimde oy kullanmak. Liderin fikirlerine aykırı konuşmamak. Mümkünse, hiç konuşmamak. Öyle ya, bazen gaza gelip partiyi zora sokan bir laf söylerseniz, kapı dışarı da edilebilirsiniz. Toplantılara, çok defa katılmasanız da olur. 550 üyeli Meclisimizde, nasıl olsa kanunlar 184 kişinin katılımıyla çıkarılabiliyor. Meclis oturumlarına katılmayanlar hakkında, bugüne kadar herhangi bir işlem yapıldığını ben hiç duymadım. O sebeple, maaşınızı tıkır tıkır alıp, dışarıda kendi işlerinizi takip edebilirsiniz. Hem de, Milletvekili havası ve ayrıcalığıyla. Hepsinden önemlisi, geçmişte işlediğiniz bir suç sebebiyle dosyanız bekletilir ve size hiç kimse hesap soramaz. Çünkü, Anayasanın hükmüyle “Dokunulmaz” bir kişisiniz. Kafanız kızarsa, yolunuza çıkan Polise tokat bile atabilirsiniz. Değerli dostum Gazeteci Mehmet Türker ise, Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde, konuya şöyle yaklaşıyor. “Binlerce kişi, neden koşuyor Milletvekilliğine? Memleket sevdasıyla mı? Hizmet aşkıyla mı? Vatandaşın dertlerini çözmek, işçinin, işsizin, emeklinin derdine derman olmak için mi? Bu ülkenin refah ve saadeti için mi? Asla !.. Belki küçük bir bölümü hariç, çoğu itibar kazanmak, paytak paytak dolaşıp hava atmak, dokunulmaz olmak, kıyak emeklilik, 10 milyar maaş, hayat boyu kendisi ve ailesine avantadan sağlık hizmeti sağlamak, iş bitirmek, devlet kesesinden nemalanmak velhasıl, Milletvekili olmanın her türlü kaymağını yemek için koşuyorlar.” Türker, sözünü şöyle bağlıyor. “Kim bunlar, tanır mısınız? Ama, fark etmez. Zaten, sizi hesaba katan mı var ?” İşte bu söz, insanın içini burkuyor. Gerçekten, onları listeye koyarken size soran mı var? Sen oyunu ver, gerisine karışma. Değerli okurlarım, bizde Milletvekilliği işte böyle. İçlerinden çok az bir kısmı böyle olmayabilir. Gönlümüz, çoğunluğunun böyle olmamasını isterdi. Aday olup seçilmiş olsam, uzun yılların birikimiyle mutlaka büyük hizmetlerim olurdu. Ancak, testiyi dolduranla, kıranın bir tutulduğu bir memlekette, en iyisi bu işlerden uzak durmak. İşte, o sebeple aday olmuyorum. Saray Belediyesi’ni Tebrik Ediyorum. Saray Belediyesi geçen yıl, İlçemizde yaşayan engelli vatandaşlarımızı bir araya getirip, onları meslek sahibi yapmak için kurslar açtı. İş-Kur da, onlara maddi destek sağladı. Bu iş, ne Tekirdağ merkezinde, ne de başka bir ilçesinde yapılmadı. Sadece Saray’da gerçekleştirildi. Kursiyerlerin geçen hafta açtıkları sergiyi, büyük bir keyif ve takdirle gezdim. Dün, ikinci hizmet yılını başarıyla geride bırakan Başkan Nazmi Çoban’a ve katkıda bulunan değerli hemşerilerimize, buradan tebrik ve takdirlerimi sunuyorum. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.