CHP lideri Kılıçdaroğlu, eğer şaka yapmıyorsa bu genel af isteğinden vazgeçmelidir. Ve kendisini, af edilmek istenen suçlulardan zarar gören o insanların yerine koymalıdır.
Ana Muhalefet Partisi’nin lideri, son bir haftadan beri gittiği her yerde bir “Genel Af”tan bahsediyor. Hükümetin çıkaracağı bir genel affı destekleyeceklerini, bunun iç barışı sağlamada önemli bir etken olacağını, tamamen silah bırakması halinde PKK için bile geçerli olacağını ancak, terörist başı Aptullah Öcalan’ın, bundan yararlanamayacağını söylüyor. Başbakan ise bu talebe karşılık olarak, böyle bir şeyi düşünmediklerini, af çıkarma yetkisinin muhalefete değil kendilerine ait olduğunu, bu tavrı ile ana muhalefet liderinin “Bize oy verirseniz, seçimden sonra bu affı çıkarırız.” demeye getirdiğini ve bunun imkansız olduğunu söylüyor. ASLINDA, AKP AFTAN YANA Aslına bakılırsa, Adalet ve Kalkınma Partisi, çoktan beri aftan yana. Ancak, sonuçlarını düşünüp, bunu dile getiremiyor. Aftan yana çünkü AKP, Kürt Sorunu’nun çıkarılacak bir genel afla çözüleceğini, Avrupa Birliği de istediği için, terörist başı’nın bile affedilmesinden yana görünüyor. AKP, yaklaşan seçimler sebebiyle affın muhalefet partilerinin değil, kendi iradesiyle çıkarılmasından yana. Çıkarılacak bir genel af yasasıyla, Mecliste dosyaları bekleyen AKP li çok sayıda Milletvekili ile bir çok yandaşının da af edileceğini, böylece yandaşlarını bir kere daha mutlu edeceğini biliyor. ŞİMDİYE KADAR ÇIKARILAN AFLAR, HİÇBİR İŞE YARAMADI Geriye baktığımızda, şimdiye kadar çok sayıda af çıkarıldığını, ancak bunlardan hiçbirinin işe yaramadığını görüyoruz. O kadar ki, aftan yararlanıp Cezaevlerinden salınanların, kısa süre sonra aynı ya da benzeri suçlardan tekrar içeri girdikleri anlaşılıyor. Hele, 2000 yılında durduk yere çıkarılan ve adına “Rahşan Affı” denilen genel af, hemen bütün vicdanları kanattı. Masum insanları mağdur eden on binlerce suçlu, haksız yere affedildi. Af çıkarılırken, mağdurlarına sorulmadı. Affa uğrayanların çoğu yeni suçlar işleyip, yeniden Cezaevlerini boyladılar. Ancak, vicdanlarda açılan yaralar bir türlü kapanmadı. DEVLET, ÇOK GEREKLİ İSE, SADECE KENDİSİNE KARŞI SUÇ İŞLEYENİ AF ETMELİDİR. Daha önce, 28 Nisan 2010 tarihli yazımda da belirttiğim gibi bu ülkede af gereksizdir ve çok gerektiğinde devlet, sadece kendisine karşı suç işleyeni af etmelidir. Aslında, onu bile yapmamalıdır. Vatandaşın malına, canına, namusuna göz dikenleri af etmeye yetkisi olsa da, mağdurları ağlaşırken devletin buna hakkı yoktur. Geçen ay “Polise taş atan çocuklar için çıkarılan af” tan sonra, taş atanların sayısında azalma değil, aksine artış oldu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iyi niyet içeren düşüncesi, af edilenlerin dışında hiç kimseye fayda getirmeyecektir. O nedenle gerek iktidarın, gerekse muhalefet partilerinin bu konuyu çok iyi düşünmeleri, kendilerini, işlenen suçlardan mağdur olanların yerine koymaları gerekir.
Kalpazanların, Para Söğüşleme Sınavı (KPSS) Esas adı Kamu Personeli Seçme Sınavı, yeni adı ise “Kopyayla Personel Seçme Sınavı” olan sınava son olarak, “Kalpazanların, Para Söğüşleme Sınavı” dendiğini öğrendik. Olay şöyle. Devlet, talebin fazla olması üzerine, kamuda çalışmak isteyen herkesi bu sınavdan geçiriyor. Koyduğu barajı aşanları bazen doğrudan, bazen de işin durumuna göre ayrı bir mülakattan sonra göreve başlatıyor. Sınavı, Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK’e) bağlı olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) yapıyor. Bugüne kadar sınava girip de kaybedenler, olayı kişisel başarısızlıkları sayıyor, doğru ve adil sınav yaptığına dair, devlete daima güveniyorlardı. Son yapılan KPSS Sınavı’nda böyle olmadığı, “katakulli”nin buraya da girdiği anlaşıldı. Zaten, AKP iktidarında “katakulli”nin girmediği yer kaldı mı ki? Bu sınavda, geniş bir aile ile yakınlarının tam puan alması üzerine “katakulli” ortaya çıkıverdi. YÖK Başkanı’nın yaptığı açıklamaya göre sorular, tam 3227 kişiye önceden servis edilmiş ya da satılmıştı. Bu, açık bir itiraftı. “Çalındı” diyemeyiz, çünkü hırsızlığa karşı bir sürü tedbir vardı. Bu, başka türlü bir hırsızlıktı ve haktan yana görünenlerin yaptığı büyük bir haksızlıktı. Aynı kurum, yıllardan beri Üniversiteye giriş Sınavları’nı da yapıyordu. Şimdi anlıyoruz ki, yazık olmuş o kazandığı halde, kazanamadığı söylenen gençlere. Bu Allah’tan korkmayanlar, artık kuldan da utanmıyorlardı. Bir AKP Milletvekili, “Sınavı yenileyeceğiz.” diyor ama sınavı değil, bunu yapan vicdansızlar önce kafalarını, vicdanlarını ve ahlak anlayışlarını yenilemelidirler.
|