|
||
Ermeniler, Bize Ne Yapsa Haktır !.. | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
Bu iktidarın verdiği tavizler, Ermenileri iyice azdırdı. Kendi halkını ezen, dış güçlere ise sözünü geçiremeyen bir iktidarla, bu ülke ve halkı hep zarar görecektir. 75 milyonluk Türkiye’yi, kolay yutulur bir lokma gibi gören 3 milyonluk Ermenilerin, her yıl oynadıkları bu oyundan bıktık artık ! 1877-78 de yapılan ve bir adı da 93 Harbi olan Osmanlı-Rus Savaşı’ndan beri başımıza dert olan Ermenilerin tarihine bakıldığında, çok eski geçmişlerine rağmen onlarda önce millet, sonra da devlet olamamanın ezikliğini görüyoruz.İsa’dan önceki 6 ncı asırda batı Anadolu’da hüküm süren Frigyalıların bir kolu olan Ermeniler, daha sonra Anadolu’nun kuzey doğusuna geçerek, Kafkas kökenli halkla kaynaşmışlar. İ.Ö. 330 yılında Büyük İskender’in Asya seferi sırasında Perslerin egemenliğindeki bu millet, Büyük İskender’in zaferi üzerine ona tabi oluyorlar. Büyük İskender’in ölümü üzerine önce Seleskiler’in, daha sonra da Romalıların egemenliğine giriyorlar. İ.S. 4 ncü asırda Hıristiyan olan Ermeniler, Roma’nın bölünmesinden sonra, Doğu Roma’nın (Bizans’ın) topraklarında yaşamaya başlıyorlar. Bir ara Arap egemenliğine girdikten sonra, Bizans’ın Araplara saldırması üzerine, tekrar Anadolu topraklarında mekan buluyorlar. Uzun yıllar Anadolu Beyliklerinin egemenliğinde kaldıktan sonra da, İstanbul’un fethi üzerine İstanbul’da kümelenmeye başlıyorlar. Fatih Sultan Mehmet’in azınlık dinlerine gösterdiği saygı üzerine, İstanbul’da bir Patrikhane açan Ermeniler,daha çok Samatya, Topkapı, Kumkapı ve Edirnekapı semtlerine yerleşiyorlar. Sultan 2.Beyazıt ve Kanuni Süleyman dönemlerinde Anadolu’ya yayılan ve özellikle doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde mesken edinen Ermeni halkı, Türklerden büyük ilgi ve himaye görüyorlar. ERMENİ AZGINLIĞI, 93 HARBİ İLE BAŞLIYOR Ermeniler, 2.Abdülhamit’in tahta çıktığı gün kucağında bulduğu ve halk arasında 93 Harbi denilen savaş sırasında, Türkleri sırtından vurmaya kalkınca, ilk ciddi Ermeni düşmanlığı başlamış oluyor. Bu savaşta Türklerin yenik düşmesi üzerine, gerek Yeşilköy, gerekse daha sonra yapılan Berlin Anlaşmaları ile Ermeniler yeni haklar elde ediyor. İyice şımaran Ermeni halkı, bir daha hiç rahat durmuyor. Bu savaştan sonra sık sık ayaklanan Ermeniler, Ruslardan da destek görünce, Türklerin başına ciddi bela oluyorlar. Hatta bir ara, Sultan Abdülhamit’i bile öldürmeye kalkıyorlar. Osmanlının 1.Dünya Harbine girmesini fırsat bilerek, içeride ve dışarıda yıkıcı faaliyetlerini artırıyorlar. Rusların, doğu sınırından içeri girmesi üzerine, hemen onların safında yer alıyorlar. Bu sırada Osmanlı Meclisi’ndeki üç Ermeni Mebus da kaçarak, Türklere karşı savaşan Ermeni çetelerinin başına geçiyorlar. Böylece Osmanlı Ermenileri, kendi devletleri ile savaşa girmiş oluyorlar. İşte, Osmanlı hükümeti bu sebeple o meşhur “tehcir” kararını alıp, onları dağıtmak zorunda kalıyor. SOYKIRIM İDDİALARI, TAMAMEN YALAN Resmi kayıtlara göre, tehcir sırasında 702900 Ermeni, her türlü tedbir alınarak Diyarbakır’ın güneyi, Fırat Vadisi, Urfa yöresi ve Suriye’nin kuzeyine iskan ediliyor. Tehcir sırasında salgın hastalık, iklim koşulları, uzun süren yolculuğun meşakkati ve savaş koşulları sebebiyle bazı Ermenilerin öldüğü doğrudur. Bazı karşı koymalarda hem Türklerden, hem de Ermenilerden ölenler de olmuştur. Ancak, bir Ermeni katliamı ya da öteki adıyla bir “Ermeni soykırımı” asla yapılmamıştır. Yolculuk sırasında kötü muamele yapan görevliler derhal görevlerinden alınmış ve bu sebeple 379 kişi yargılanarak cezalandırılmıştır. Bunlardan ölüm cezasına çarptırılanlar bile vardır. Nobel ödüllü yazarımız, vatansever (!) Orhan Pamuk’un iddia ettiği gibi, tehcir sırasında bir milyon Ermeni öldürülmemiştir.Tehcire uğrayan Ermenilerin tamamı, zaten bu kadar değildir. Ermenilerin özgeçmişi, kısaca işte böyledir. 20 nci asrın başına kadar doğru dürüst millet ve devlet olamayan Ermeni halkının asıl amacı, bu hayali soykırımın hesabını sormak değil, Türkiye’den maddi ve manevi çıkar sağlamaktır. Önce toprak, olmazsa maddi tazminat koparabilmektir. Ermenistan dışında yaşayan ve adına “diaspora” denilen Ermeni cemaatinin yürüttüğü soykırım propagandasına karşı, Türklerin doğruları anlatması ve savunması yeterli olamayınca, Türkler bugüne kadar bu davada hep bir adım geride kalmıştır. BAŞKA ÜLKELER, ARAMIZA NEDEN GİRİYOR? Kimi Avrupa ülkelerinden sonra ABD nin, hatta kimi güney Amerika ülkelerinin parlamentolarından bu konuda aleyhimize karar alınması, doğrusu insanı şaşırtıyor. Onlara sormak lazım. Ermenistan ve Türkiye arasındaki anlaşmazlık sizi, Meclisinizden karar çıkartacak kadar neden ilgilendiriyor? Ülkeler arasındaki bu tür anlaşmazlıklar için, Birleşmiş Milletler denilen bir kuruluş yok mudur? Türklerin “soykırım” yaptığına dair, elinizde herhangi somut kanıt var mıdır? ŞİMDİ, GELELİM KENDİ HATALARIMIZA, HEM DE, MADDE MADDE * Bu “soykırım” yalanı ortaya atıldığından beri, konuyu hiç önemsemedik ve doğruları anlatmak için uluslararası hiçbir girişimde bulunmadık. * Bir dönem dış temsilcilerimiz ASALA adlı Ermeni terör örgütü tarafından öldürülürken, uğradığımız haksızlığı yine anlatamadık. * Ülkemizde daimi meskun ya da geçici yaşayan ve yaşamlarından son derece memnun olan toplam140 bin Ermeni aracılığı ile,haklılığımızı yine duyuramadık * Parlamentolarından aleyhimize karar çıkaran ülkelere karşı da hiçbir tedbir alamadık. Onlara doğruları anlatamadık, hep çaresizmiş gibi davrandık. * Sözde soykırım dayatması sebebiyle değil, Ermeniler Azerbaycan topraklarını işgal etti diye sınırı kapattık. Ancak, sınırı açmak için onlarla yaptığımız protokola, bu toprakların boşaltılması şartını bile koyamadık. * “Soykırım olmadı” diyenleri mahkum eden Ermeni yanlısı İsviçre’yi, ne hikmetse bu protokolun imzalanması sırasında arabulucu ülke yaptık. Bu ülke, “Soykırım olmadı” diyen Doğu Perinçek’i yargılayıp mahkum ederken, bizse bu vatanseveri içeri attık. Bir yılı aşkın bir süreden beri de içeride tutuyoruz. * Bu protokola rağmen Ermeniler, bu sözde soykırım iddialarından vazgeçmeyeceklerini, Anayasa Mahkemelerinin kararlarıyla dünyaya bir kere daha duyurdular. Dost bildiğimiz ABD yine onlara inandı ve geçen hafta yaptığı oylamada “Soykırım masalı”nı kabul etti. * “Türklerin damarlarındaki zehirli kan ...” aşağılaması yapan bir Ermeni gazeteci öldürülünce, pek tabii ki üzüldük. Ancak, onlar bizim dış temsilcilerimizi öldürdüklerinde gülüp oynarken, biz “çık”ımızı yırtarcasına “Hepimiz Ermeniyiz.” afişleriyle sokaklara döküldük. Görülüyor ki bu kafayla gidersek, Ermeniler bize ne yapsa haktır. “ERMENİ AÇILIMI” HA !... Artık kesin olan şu ki, hükümetin Ermenilerin yararına olarak başlattığı “Ermeni Açılımı” adlı proje, gereksizdir ve Ermeniler tarafından asla hak edilmemektedir. Onun içindir ki, İsviçre’de imzalanan protokol, TBMM den geri çekilmeli ve uygulamaya konmamalıdır. Protokol geçersiz sayılmalı ve anlaşma sağlanıp da, yeni bir protokol yapılması gerektiği takdirde, Karabağ sorunu protokolda yer almalı ve Azeri kardeşlerimizin gönlü mutlaka alınmalıdır. ABD nin dostluğu korunmalı, ancak sadece ABD nin çıkarı değil, karşılıklı çıkarlar gözetilmelidir. Taviz veren taraf, hep Türkiye olmamalıdır. AKP iktidarının “Ver kurtul, Sat kurtul” politikaları, yalnız Ermenistan’la değil, Rumlarla olan ihtilafta da başımızı ağrıtacaktır. Hükümetin bu yanlış politikası yüzünden, Kıbrıs’ın da ayağımızın altından kaymakta olduğunu iyi görelim. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.