Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır. Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar: Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.´ Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. tokadı yiyen, yıkanırken batağa saplanır boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır: Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.´ Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der: senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya kazıyorsun, neden? ´ Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir: Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgâr yok etmesin. ´ İncinmelerinizi kuma, gördüğünüz iyilikleri kayalara kazımayı öğrenin.
MEŞHUR BİR FİLOZOFA - "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda: - "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş. Bir toplantıda, bir genç mehmet akif'i küçük düşürmek ister: - "Affedersiniz, siz veteriner misiniz?" mehmet akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?" Yavuz sultan selim, birçok osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, yavuz ona: - "Sen sır saklamayı bilir misin?"diye sormuş. vezir: - "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde,yavuz cevabı yapıştırmış: - "İyi, ben de bilirim." Bir filozofa sormuşlar: -"şansa inanır mısınız?" Filozof: -"Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim." Kaynak: Ders Alınacak Hikayeler Kalın Sağlıcakla.
SÖYLEDİĞİNE, SÖYLEYECEĞİNE...
Köylünün biri, diğerinin kuzusunu çalmış, kesip yemiş. O da onun keçisini aşırmış, kesip yemiş. Nasreddin Hoca olayı incelediğinde kimin ne yaptığını fark etmiş. Olayın kahramanları bir gün çayhanede oturuyorlarken, keçinin sahibi keçisini övmeye başlamış: - "İki arşın tüyü vardı, gerdanı üç karıştı, başı şöyleydi, gözleri böyleydi vs" diye hayvanını methediyormuş. Keçiyi kesip yiyen bu abartmalar karşısında çok sıkılmış. Amma ne yapsın, adam susmak zorunda. Nasreddin Hoca, keçiyi çalıp kesen adama dönmüş : - "Yahu, bu adam ne kadar atıp tutuyor. Şimdi git evine. Şu uyuz keçinin postunu getir de, bu adam söylediğine, söyleyeceğine pişman olsun."
|