Moved Permanently

    Adalet ve Kalkınma Partisi, 2001 Ağustos ayında, büyük umutlarla kuruldu. Ve, bir yıl sonra da, tek başına iktidar oldu. Bu ilk seçim de, oyumu ben de ona vermiştim.

      Zaman ilerledikçe, partinin icraatından kötü kokular gelmeye başladı. Partinin oluşturduğu iktidar ve yandaşları, kısa sürede yağma boyutunda yolsuz işler yapmaya başladılar. Buna karşın halk, kimi icraatını hoş gördüyse de, kimi halk da “Çalıyorlar, ama çalışıyorlar” diyerek, “Çalmayı” meşru göstermeye kalktı.

        Talan edilen devlet imkanları tatlı gelince, partinin yandaşları çoğaldıkça çoğaldı. Partinin sağladığı imkanlarla yetinmeyen bu yandaşlar, “yalaka” sıfatını da alarak, bir dini cemaatin kanatları altına girmeye başladılar.

        Cemaat, her istediğini alınca da, şımaran bu yağmacılar iktidara  rakip olmaya başladılar. İlk kuvvet denemesini, 17 ve 25 Aralık 2013 tarihinde yapan Cemaat, gücünden kaybetmek yerine daha da güçlendi. Hele, şimdiki Cumhurbaşkanı’nın Başbakanlık dönemini kast ederek, “Ne istediler de vermedik.” deyişinden anladık ki, onlar her istediklerini almışlar ve her istediklerini de yapmışlar. Ta, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar.

                                 AYIKLAMA BAŞLIYOR!

      AKP’nin içine girip de bu örgüte yandaş olanlardan,  kendisini AKP’li gibi gösterenlerin, partiye zararlı oldukları anlaşılınca, uyanan iktidar partisi şimdi bir “Ayıklama” operasyonuna başlıyor.

      Parti Genel Başkanlığı, dün yayınladığı bir Genelge ile, teşkilatın yetkili ve sorumlularına, “İçinizdeki FETÖ’cüleri, ayıklayın, yani  temizleyin.” diyor. Oysa, geç bile kaldılar.

      Çünkü, AKP’nin içinde, tahmin edilemeyecek kadar çok FETÖ’cü olduğu biliniyor ve söyleniyor. Özellikle, şimdi bu örgütü eleştirenlerin bir çoğunun kendini aklamak ve kurtarmak için, çok sıkı birer AKP’li gibi göründükleri ve her lafın başında FETÖ’yü lanetledikleri görülüyor.

      Aslında onları, yani sahte AKP’li gerçek FETÖ’cüleri bulmak çok kolay. Sıkı bir araştırma ve incelemeden sonra hepsini bir bir ortaya çıkarmak mümkün.

       AKP bunu yapabilir mi? derseniz, elbette yapar. Yine kayırmacılık olmazsa…

    Türkiye ile Amerika, Bundan Sonra…

         Katiyen dost olamaz. Çünkü, 15 Temmuz darbesinde, ABD’nin parmağının, yani desteğinin olduğu alenen meydana çıktı.

     Bu tıpkı, her gün bir altın karşılığı sütle beslenen yılanın, besleyicinin oğlunu sokmasından sonra onlar nasıl ki dost olamazsa, bizimle Amerika’nın dostluğu da bundan sonra olmaz.

    Tayyip Beyin, Amerika’ya meydan okumasıyla da olmaz. Daha önce de bu köşede belirtmiştim. Amerika FETÖ liderini katiyen bize vermez.

      Duyuyoruz ki, devlet katında FETÖ’nün yerini, başka cemaatler almak istiyormuş. Şayet bu olursa, “Kandırıldık” diyen AKP iktidarının, bir daha “Kandırıldık” demeye yüzü olmaz.

             Deniz Baykal’ın Uçkuru…

    Uçkur, alt giysileri vücudun üstünde tutar. Çözülürse, bu giysiler yere düşer. Tıpkı, bazılarının gibi.

     Duyduk ki,  bir zamanlar uçkuru düşen CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’a  yapılan kaset komplosunun, failleri bir bir ortaya çıkarılıyormuş. Çünkü, bunu da FETÖ yapmış. Ancak, Baykal bunu FETÖ’nün yapmadığını söylemişti.

      Komployu yapanlar suçlu! Peki, Deniz Baykal’ın hiç mi suçu ya da kusuru yok?

      Nesrin Baytok adındaki, evli ve çocuk sahibi  Sekreterini önce Milletvekili seçtiriyor. Sonra da uçkuruna davranıyor. Hasımları da, onun bu halini filme alıp, İnternet’te yayınlıyorlar.  Kimi olayı öğrenenler buna “Özel hayat” deyince, Başbakan Erdoğansa, “Özel değil, genel, genel” diyor.

     Kabul ediyoruz. Özel hayatın gizliliğine dokunulamaz, ama evli, çoluk çocuk sahibi Deniz Baykal’ın da bu yaptığı doğru mu acaba?

         İstanbul Eski Valisi, Hapiste!

      İstanbul’da uzun süren görevim sırasında, tam 8 Vali ile çalıştım. Hiç birinin, bir örgüt bağlantısını duymadım, görmedim.

      İktidar, önce Diyarbakır Valisi yaptığı Hüseyin Avni Mutlu’yu, 2010 yılında Diyarbakır’dan alıp, İstanbul Valisi yaptı.

      Mutlu, Diyarbakır Valisi iken, Kalkınma Bakanlığı’nın yoksulara dağıtılmak üzere gönderdiği 425 bin lirayı, FETÖ örgütüne yatırmış. Demek ki Vali de, daha o günlerde ve öncesinde bu cemaate bağlı imiş.

        Öyle olmasaydı, adamı “Pat” diye İstanbul Valisi yaparlar mıydı?

        Böyle haksız ve hızlı yükselenler, çabuk düşerler. Bir zamanlar İstanbul semalarında uçan Vali,  şimdi Silivri’ye konmuş vaziyette.