Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. "Bakın" diyor. "Bu, kişiliktir. hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..." Ssonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor: "Bu, başarıdır. başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar". Bir (0) daha... "Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz". Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... disiplin... sevgi... Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve hoca yorumu patlatıyor: "Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir".
PROBLEM KİMDE?
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış: doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla" o akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş; -Hayatım bu akşam yemekte ne var? -Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış; -Hayatım bu akşam yemekte ne var? -Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış; -Hayatım bu akşam yemekte ne var? -Gene cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş; -Hayatım bu akşam yemekte ne var? -Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk" Hikayenin ana fikri: belki de genelde düşündüğümüz gibi problem daima karşımızdaki kişilerde olmayabilir. Problemlerin sebebini biraz da kendimizde aramalıyız. Kaynak: Hikayeler.com Kalın sağlıcakla.
BELKİ AĞAÇTAN ÖTEYE BİR YOL DÜŞER
Mahallenin çocukları Nasreddin Hoca'ya muzip bir şaka yapmak istemişler. Plânlarını kurmuşlar. "Hoca'yı ağaca çıkaralım. Pabuçlarını alıp uzaklaşarak biraz şaka yapalım" diye düşünmüşler. Hoca'nın yoldan geçeceği saatlerde, uçurtmalarını büyükçe bir ağaca taktırmışlar. Hoca'yı beklemeye başlamışlar. Hoca oradan geçerken de hemen etrafını sarmışlar : - "Hocam uçurtmamız ağaca takıldı. Biz çıkıp kutraramadık. Bize yardımcı olur musunuz?" demişler. - "Hay hay" demiş Hoca. Ayakkabılarını çıkarıp sırt çantasına yerleştirmeye başlamış. Çocuklar : - "Hoca efendi onları niye yanına alıyorsun? Ağaçta pabuçları ne yapacaksın ?" demişler. - "Belli olmaz ki evlâtlarım" demiş Hoca; "Bu iyiliğime karşı Rabbim, belki bana ağaçtan öteye bir yol ikram eder."
|