|
||
Deniz Feneri ve Reza’nın Feneri | ||
Köşe Yazıları Haberi | ||
İktidarın himayesinde, soygun üstüne soygun var. Halk soyuluyor, devlet soyuluyor. Oylar arttıkça soygunlar, çalmalar artıyor. Siz de, çok oluyorsunuz ama. “Çalıyorlarsa, benim paramı çalıyorlar. Size ne?” Bir “Temel Fıkrası”yla görevine başlayan yeni Başbakanımız, bu işi başarıyla yürüteceğine dair ilk işaretini verdi ve ayağının tozuyla, ilk olarak “Yolsuzlukla Mücadele Kurulu”nu, ortadan kaldırdı. Bunun anlamı, bu güne kadar gizlenmeye çalışılan yolsuzluklar, artık serbest! Hükümet böylece, vatana ve millete hayırlara vesile olacak ilk icraatını yapmış oldu. Çünkü, memlekette yolsuzluk filan yoktu ki, böyle bir Kurula neden ihtiyaç olsun? Öyle ki, 14 yıldan beri iktidarda olan bu partinin kurduğu hükümetler, hayırlara vesile olan icraatlarını yaparken, ayağımızdaki donları henüz almadılar. “Sağlam kafa sağlam vücutta, bidon kafa bidon vücutta bulunur.” diyen büyüklerimiz, “Bidon elden gitse de, don’u kaptırmayın.” diye boşuna dememişler. Büyük sözü dinleyen halkımız, don’unu henüz kaptırmadı. Oysa, kafaları bidona benzeyen Kuzey Koreliler, ülkenin liderine donlarını kaptırsa da, “Bidon kafalı” olmak, onlara çok yakışıyor. Değişik bir kafa yapısına sahip olan bu insanlar, liderleri üzüldüğü zaman, hemen ağlamaya başlıyorlar. Bu maksatla, gözlerine soğan süren bu ülkenin değerli vatandaşları da liderleri için; “Soyuyorsa bizi soyuyor, size ne?” demeyi öğrendikleri için, kafalarının “bidon” biçiminde olması, onlara çok yakışıyor. Dünyadaki bütün gelişmeleri yakından izleyen yeni hükümetimiz, hayırlara vesile olması için, şimdilik don’lara dokunmuyor. Bunları neden yazdınız? derseniz, Hükümetin, Yolsuzlukla Mücadele Kurulu’nu kaldırdığını duyunca, “Soyula soyula, elimizde bir donumuz kaldı. Bari ona dokunmayın.” demek içimden geldi de. HAYIRLARA VESİLE OLAN, DENİZ FENERİ Devleti yönetenler sadece soysa, razıyız. Soyduruyorlar da. Alın “Deniz Feneri Olayı”nı ve ötekilerini. İktidara yakın bir TV Kanalının sahibi, yine iktidara çok yakın olup RTÜK Başkanı yaptığı bir kişiyle beraber “Deniz Feneri” adlı, bir Yardım Toplama Komitesi kuruyorlar. Dernek görünümündeki bu Komite, halka göstermelik olarak yaptıkları kimi yardımları televizyonlarında gösterince, yardım yarışına giren halk, onları abat ediyor. Topladıkları paraları, muhtaçlara dağıtmak yerine gemcikler satın alan bu ikili ve adamları, Almanya’da yakalanıyor, yargılanıyor ve kimileri mahkum oluyor. Alman yargısının; “Esas suçlular Türkiye’de” demesine rağmen, Türkiye’deki elebaşları kısa bir tutukluluktan sonra serbest bırakılıyor ve çarptıkları paraları yemeye devam ediyorlar. ŞİMDİ DE, REZA’NIN FENERİ Bütün bu yolsuzluklar, hep “Hayırlara vesile olması” için yapılıyor. Reza Zarrab olayını biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı’nın yani devletin başı’nın “Hayırsever İşadamı” dediği Reza Zarrab, şimdi Amerika’da hapiste. Sonu,“Hayırlara mı, yoksa şerlere mi vesile olacak? Herkes merakla bekliyor. Bildiğiniz gibi, Reza da, Deniz Feneri gibi öyle bir Fener kurmuş ki, devletin başını tutan kimi büyüklerimize, onun tarafından büyük yardımlar(!) yapılmış, Deniz Feneri’nin kutular içinde yardım taşıdığını(!) görüp, o da yardımlarını çukulata kutuları içinde göndermiş ve yardımları(!) daha sonra büyük kutulara yerleştirilmiş. Kanunları, tamamen kendisinin ve yandaşlarının çıkarları için değiştiren iktidar, Yolsuzlukla Mücadele Kurulu’nu da kaldırınca, işte bütün bunlar aklıma geliverdi. Halkımızın yarısı, “Çalıyorsa, benim paramı çalıyor. Size ne?” mantığıyla hareket etse de biz, Kuzey Koreliler gibi “Bidon kafalı” değiliz. Donumuzu kaybettiğimiz gün, bizim de elbet aklımız başımıza gelecek. Kaybolan don olsun, yeter ki kafalar bidon olmasın. |
||
|
||
Etiketler: |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.