1970’li yıllardı. İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısıydım. Cağaloğlu’nda bulunan Milli Eğitim Müdürlüğü binası, İstanbul Erkek Lisesi ile karşı karşıyaydı.

     Okula, sık sık giderdim. O yıllarda Okulun, Sami Ertek adında benim gibi Matematikçi olan bir Müdürü vardı. Başbakan Ahmet Davutoğlu da, bu okulda öğrenciydi.

      Müdür Sami Bey, okulda başarılı öğrenciler olduğunu, adlarını sayarak bana söylerdi, ama Ahmet Davutoğlu adında başarılı bir öğrenciden hiç söz etmezdi.

       Ahmet Davutoğlu okulu bitirdi. Arkadaşları Türkiye’deki Üniversitelerin sınavını kazanıp, yüksek tahsil yaparken, Davutoğlu buradaki sınavları başaramayıp, Malezya’ya gitti ve orada okudu. Orada, hem de Profesör bile oldu.

                                    HOCALIK YERİNE, SİYASET

     Genç yaştaydı. Mademki Profesör yani Üniversite hocası olmuştu, hocalık yapar ve öğrencilere pekala yararlı olabilirdi.

     O, öyle yapmadı. Yurda dönüp, Başbakan Tayyip Erdoğan’a danışman oldu.

     Anlatılanlara ve yazılanlara bakılırsa, Başbakana dış politika danışmanlığı yapan Ahmet Davutoğlu, yanlış yorumlarda bulunarak. Türkiye dış siyasetini çıkmaza sokmuştu.

     Kusur, yalnız onda değil, biraz Başbakanda da vardı.  İngilizce ve Almanca bilen Davutoğlu’na çok güvenen Başbakan, yanıltıldığını nereden bilsin ki?

     Başbakan, seçim dönemini bile beklemeden, onu Meclis dışından Dışişleri Bakanı yapınca, parti içinden gizliden gizliye tepki aldıysa da, yapacak bir şey yoktu.

                                        DAVUTOĞLU, BAŞBAKAN

     Tayyip Bey’le uyumlu çalışan Davutoğlu, göze girmiş ve artık Milletvekili bile olabilecekti. Nitekim, ilk seçimde Milletvekili de yapıldı.

      2014 yılının Ağustos ayında Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Bey’in tek düşüncesi, Başbakanlığı sağlam ve onun için güvenilir ellere bırakmaktı.

      Bu koltuğa en uygun olanı ise, Ahmet Davutoğlu’ydu ve onu önce Partinin Genel Başkanı, sonra da Başbakan yaptılar.

                                       TÜRKİYENİN DERDİ BİR DEĞİL Kİ!

     Ahmet Davutoğlu Başbakan oldu, ama kendini bir “dertler yumağı” nın içinde buldu. Avrupa Birliği ile ilişkiler, PKK terör belası, yükselmesinden korkulan enflasyon, adaletsiz gelir dağılımı, giderek düşüş gösteren sağlık hizmetleri, İşsizlik ve sonradan zuhur eden Rusya krizi ile mülteci sorunu, onu iyice korkuttu ve ürküttü.

    Davutoğlu, boğuştuğu bütün bu dertlere rağmen Tayyip Bey’e toz kondurmuyor, Başbakanlığının gitmesi pahasına onun Başkan olması için, onu sürekli destekliyordu.

     Muhalefet partilerine ve özellikle ana muhalefet liderine ağır hakaretler savuran Davutoğlu, tek kelimeyle “Kraldan Kralcı” olarak davranıyordu.

                                             ARTIK, İSTENMİYORMUŞ!

    Yine gelen haberlere bakılırsa, Başbakan olarak Tayyip Beyi tatmin edemeyen ve gözüne giremeyen Davutoğlu’nun artık üstü çizilmiş.

     Yukarıda sıraladığım sorunların çözümünde başarılı olamadığı, bunların sürecini iyi yönetemediği, mesela Ensar Vakfı olayında gereksiz açıklamalar yaptığı, hülasa  İsa’ya da Musa’ya da yaranamadığı daha doğrusu Tayyip Bey’e yaranamadığı anlaşıldığından, üstünün çizildiği ifade ediliyor.

      İktidara yakın kaynakların bu durumu açıklamaktan çekinmedikleri, kimi TV yayınlarından kolayca anlaşılıyor.

       Söylenen o ki, 2019 seçimlerine Davutoğlu ile gitmenin mümkün olamayacağı, Başkanlık ve yeni Anayasa konusunda Davutoğlu’nun isteksiz davrandığı, o sebeple Davutoğlu ile yolların ayrılacağı belirtiliyor.

                                          PEKİ, SONRASI NE OLUR?

    Cumhurbaşkanı’nın sağ kolu olan ve gemiciklerinden kazandığı paraların bir kısmını Singapur’da kumara harcayan armatörün babası olan Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım’ın Davutoğlu’nun yerine Başbakan olabileceği söyleniyor.

      Başka isimler de var. Mesela, damat Berat Albayrak’ın bir hazırlık olarak Bakan yapıldığı, daha sonra Başbakan olacağını söyleyenler de var. Abdülhamit Gül ile Mehmet Ali Şahin de sırada bekleyenlerden.

       Tayyip Bey, ne yapsa haklıdır. Ona ve partisine “kıl” olanların sayısı arttıkça, Davutoğlu’na geçmiş olsun.

      Zaten o Başbakanlığı henüz öğrenci iken tatmış, Öğretmeni onu, bir 23 Nisan kutlamasında sınıfta Başbakan yaptığını kendisi söylemişti.

     Bitirmek isteseler de, 23 Nisan Bayramları hala devam ediyor.