Moved Permanently

  Petrol Ofisi’nde, örgütlü biçimde akaryakıt kaçakçılığı yaptığı söylenen Aydın Doğan için, “Yine gazetesinin arkasına sığındı.” diyorlar, ama bu defa işi zor. Ancak,  o da kolayını bulmuş. Tayyip Erdoğan hayranı(!) ve İktidar yalakası olmuş bile. 

-------------------------------------------------------------------------

     1948 yılında, kalemini kıran fakat satmayan gerçek gazeteci Sedat Simavi tarafından kurulan Hürriyet Gazetesi,  Simavi’nin 1953 yılında ölümünden sonra oğullarına geçtiyse de, oğlu Erol Simavi de  bu işi bırakıp, 1993 yılında Gazeteyi Aydın Doğan’a sattı.

        Aydın Doğan, Gazeteci filan değildi. Sirkeci’deki bir galeride, TOFAŞ’ın ürettiği yerli otomobilleri satıyordu.

       Biraz palazlanınca da, önce Karacan Ailesi’nin sahipliğindeki Milliyet Gazetesi’ni satın aldı.

     55 sene, Simavi ailesinde gerçek bir Halk Gazetesi olan Hürriyet Gazetesi, Aydın Doğan’a geçmekle birlikte, huy değiştirdi ve hedef seçtiği kimi kişi ve kurumlara karşı bir silah gibi kullanılmaya başlandı.

        Tabii, iktidara karşı da yayın gücünü kullanıp, istediğini yaptırmaya muvaffak oldu. Bu gücün işe yaradığını gören Gazetenin yeni sahibi Aydın Doğan, bu gücü daha sonra ticari işlerini geliştirmek ve daha fazla kazanmak için sıkça kullandı ve bunda başarılı da oldu.  

       Aydın Doğan, Hürriyet Gazetesi’ni, Ertuğrul Özkök’ün Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı sırada aldı ve onu değiştirmedi. Böylece, ilk hatasını yapmış oldu.

      Ertuğrul Özkök, yaptığı yanlış icraatı ve Aydın Doğan’ı yanıltmasıyla, onun başını sürekli derde soktu. Çünkü, Özkök’ ün gerçek amacı, kişisel heveslerini tatmin etmek ve gazetenin gücünü kendi kaprisleri için kullanmaktan başka bir şey değildi. 

                           GERÇEĞİ ANLADI, AMA İŞ İŞTEN GEÇMİŞTİ

      Aydın Doğan, bir süre sonra Özkök’ü yaptığı bu görevden uzaklaştırdı.  Uzaklaştırdı, ama bir vefa borcu olarak, gazetede köşe yazmasına izin verdi. 

       Özkök’ün huyu değişmemiş, gazetenin sahibinin başını derde sokmaya devam ediyordu. Çünkü, yazıları kimi odakları rahatsız ediyor ve ifadelerinin çoğu yalan ve iftira içerikli bulunuyordu.

        Yazılarının öncelikle iktidarı kızdırması üzerine, Aydın Doğan’ın yürüttüğü ticari faaliyetleri iktidarın gözleminden uzak tutulmadı. 

      Ne var ki, gazetenin yayın gücüne güvenen Aydın Doğan da, serbest hareket ediyor, kanun filan fazlaca tanımıyordu. “Bana bir şey yapamazlar.” düşüncesi ve mantığıyla hareket eden Aydın Doğan’ın şirketleri sık sık incelemeye alınıp, cezalar gelmeye başlayınca, ayağı yere bastı.

      Cezalar, pek büyüktü ve milyarlarla ifade ediliyordu. Yargı, kimilerinde kendisini haklı görüyor, kimilerinde ise Maliye ile uzlaşmaya gidip, paçayı ucuz kurtarıyordu.

                                                  SON OLAYA GELİNCE …

   Aydın Doğan son olarak, “Sahte Belgelerle, Büyük Akaryakıt Vurgunu” yapmakla suçlanıyordu.

    Örgütlü suç işlediği öne sürülen Aydın Doğan’ın bu işi İş Bankası’nın Genel Müdürü Ersin Özince ile birlikte yaptığı, çünkü, İş Bankası’nın da, Aydın Doğan’ın gibi görünen Petrol Ofisi’ne ortak olduğu, ortakların 2001-2007 yılları arasında Maliye’ye eksik beyanda bulunmak suretiyle haksız kazanç elde ettikleri  iddia ve ifade  ediliyordu.

                                İDDİANAME HAZIR VE KABUL EDİLMİŞ

    Kendini, kurduğu Doğan Holding’e Onursal Başkan yapan Aydın Doğan’ın aralarında bulunduğu 47 kişi, kısa adı POAŞ olan Petrol Ofisi’nde akaryakıt kaçakçılığı yaptıkları yolunda Savcılığın hazırladığı iddianame, İstanbul 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nce, artık kabul edilmişti.

    İddianameye bakıldığında, Aydın Doğan’ın kızı, Hanzade Doğan da suçlanıyor. Yani, aile boyu kaçakçılık söz konusuydu. Yine  İddianameye göre,  bu kişilerin “resmi belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve ona üye olma” suçlamaları nedeniyle, 24,5 yıla kadar hapisleri isteniyordu.  

      Şimdilik tutuksuz yargılanacak olan sanıkların, duruşmalara katılmaları için adlarına tebligat çıkarılmasına da karar veriliyordu.

                          KAÇAKÇILIĞIN NASIL YAPILDIĞINA GELİNCE…

    İddianameye göre, kaçakçılığın POAŞ bünyesinde yapıldığı, Rusya ve Ukrayna’dan yola çıkan akaryakıt gemisinin, denizdeyken içindeki mamule ilişkin evrakların değiştirildiği, petrolün İngiltere’den alınıyormuş gibi evrak düzenlediği belirtiliyor.

       POAŞ’ın bu sayede, milyonlarca dolar vergi ödemekten kurtulduğu, yani vergi kaçırdığı ortaya çıkmış oluyordu.

       İddianamede ayrıca, şirketin petrol ithalatı için Bahama merkezli LYSA adlı bir şirketi satın aldığı, bu şirketin faaliyetlerinin İngiltere’de olduğu, adının da Petrol Ofisi’ni çağrıştırdığı için POİNT olarak değiştirildiği belirtilirken, olayın Emniyet Müdürlüğü’ne gelen bir ihbarla ortaya çıktığı anlatılıyordu.

                                        BUNDAN SONRA NE OLUR?

    Hiçbir şey olmaz. Dolaşan söylentilere göre iktidar, yeni bir “Yalaka” kazanır, bu da Aydın Doğan olur.

     Öteden beri, yalaka olmayı içine sindiremeyen Aydın Doğan, bu kere “Yalakanın Hası” olur.

       Ve, ahir ömründe de olsa, bunu pekala içine sindirebilir. İktidarın, kerhen de yandaşı olsa bile, işleri düzelir ve o tekrar hasım gördüğü kişi, kurum ve kuruluşları karalamaya devam eder.