Siyaset yazmanın da tadı kaçtı. Çünkü, siyasetin tadı kaçtı. Bir ülke düşünün ki, bölünmeye ramak. Bir halk düşünün ki, sürünmeye ramak. Ama, seçim zamanı geldiğinde, oylar ülkeyi bu hale getirenlere veriliyor. Şaşılacak şey. O sebeple, bu yazım, “Her Telden…”
Seçimin beklenmeyen sonuçları, siyasetin de tadını kaçırdı. Bugüne kadar yazdığım yazılarda, tahminlerim hep isabetli olmuştu. “Kahin ya da Falcı” olduğumu sanmayın. Görünen köy, kılavuz istemiyordu. O sebeple, tahminlerim hiç boşa çıkmadı.
1 Kasım seçimi ise, herkes gibi beni de yanılttı. Çünkü, seçimi kazananları bile yanılttı. Çünkü, onlar da böyle bir sonuç beklemiyordu.
En doğru tanımlamayı, halkın nabzını çok iyi tutan bir dostum yaptı ve kestirip, attı. “Böyle başa, böyle tarak” deyip, işin içinden sıyrıldı.
O sebeple, siyaset yazmak şu sıralarda içimden gelmiyor. Ancak, göze batan bir-iki çarpık duruma dokunmadan, yine de edemiyorum.
MHP, yine Çuvalladı!
Neden çuvalladığını, artık bebeler bile biliyor. Herkes, partiyi bu duruma getiren Devlet Bahçeli’nin, ne zaman çekip gideceğini merak ediyor ve bekliyorlar.
Sinan Ogan, partinin Iğdır Milletvekiliydi. Partiyi ve davasını çok iyi savunuyordu ve iktidara karşı en iyi muhalefet yapanlardan biriydi.
Devlet Bahçeli, kendisine rakip olur diye, bu değerli insanı geçen seçimde listeye koymadı. Ve, sudan sebeple de partiden ihraç ettirdi.
Sinan Ogan yılmadı ve davasından vazgeçmedi. Partisine olan sadakatini de korudu. Partisine toz kondurmadı.
Mahkemeye başvurdu. Mahkeme, ihracı haksız buldu ve iptal etti. Ogan, kararı alıp partisine gitti, ama kapıdan geri çevrildi. “Karar, Yargıtay’dan geçmedi.” dediler ve Sinan Ogan’ı içeri almadılar. Kim aldırmadı? Devlet Bahçeli.
Devlet Bahçeli, benzeri bir haksızlığı değerli siyasetçi, eski Bakanlardan Meral Akşener’e de yaptı. Öteki hatalarını da sayarsak, yazımın sütunlarına sığmaz.
Bu kişiler, bu partide hak ettikleri yeri elbette bulacaklar. Ancak, Devlet Bahçeli kaybedeceği koltuğu bir daha asla bulamayacak.
Asgari Ücret, 1300 Lira Olacak mı?
Şimdi, herkes bunu soruyor. Başbakan ve AKP lideri Ahmet Davutoğlu, seçim meydanlarında bas-bas bağırdı. “Tekrar seçilirsek, asgari ücreti 2016 yılı başından itibaren net 1300 lira yapacağız.” Dedi.
Kazandılar ve şimdi halk soruyor. “Asgari ücret 1300 lira olacak mı?”
Ekonomiden sorumlu Bakanları Ali Babacan; kestirip attı. Biz, vereceğiz demedik. Komisyona tavsiyede bulunacağız dedik.” Diye kıvırıverdi.
Ali Babacan gibi sözüne güvenilir bir kişi bunu dediğine göre, asgari ücretliler sakın sevinmeyin. Yine hava aldınız. Ama, oylarınızı AKP’ye vermeye devam edin.
Değerli okuyucularım; Yalnız asgari ücreti değil, AKP iktidarı bu seçim öncesinde verdiği hiçbir sözü yerine getirmeyecek.
Haklılar. Daha önce verdikleri sözleri de yerine getirmediler, buna rağmen bu milletin oylarını hep aldılar.
Toplu katliamlar oldukça da, oyları artıyormuş. Başbakan, seçimden önce böyle diyordu. Asgari ücreti filan bırakın, yeter ki yeni katliamlar olmasın.
Bravo Durmuş Yıldırım’a,
Merkez Bankası Başkanı’ydı. Çok başarılı olarak bu görevi yürüttü. İktidarla anlaşamayınca ayrıldı ve MHP’den aday olup, 7 Haziran seçiminde Meclise girdi.
1 Kasım seçiminde ise, partisinin daha doğrusu liderinin herkesi şaşırtan hataları sebebiyle seçilemedi.
7 Haziran Meclisi, toplam 40 saat görev yaptı. Ancak, seçilen vekillere 6 aylık maaşları peşin ödendi. 40 saat mesaiye karşılık, tam 6 aylık maaş.
Bu para “helal” olamaz. Kanuna uysa bile, hukuka ve vicdana uymaz.
550 vekil paraları aldılar ve ceplerine attılar. Durmuş Yılmaz, öyle yapmadı. “Ben, bu 42.000 lirayı hak etmedim.” Diyerek, parayı şimdi geri veriyor.
Durmuş Yıldırım’ı tebrik ediyorum. Allah yolunu ve bahtını açık etsin.
Hak etmedikleri bu paraları iade etmeyenlere ise, kuruşuna kadar “Haram, zehir ve zıkkım olsun.”
|